Değerli Okurlar,
Emeğin ve alın terinin meydanlardan sesini kısıkta olsa duyurabildiği tüm engellere ve baskılara rağmen her kesimden işçi sınıfının sorunlarını dile getirdiği 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Yine iş kazaları ve ölümlerin ve yine taşeron sistemi ile haksız işten çıkarılmaların isyanları vardı meydanlarda. Öte yandan halen bu yüksek gelir vergisi ve ağır çalışma koşulları karşısındaki sosyal hakların ve ücretlerin yetersizliği konuşuldu. Mevcut kanun ve yönetmeliklerin çalışma hayatında beklentileri karşılamadığı, çalışanların mevcut yasalarla iş güvencesinin çaresizliği haykırıldı. Grevde olan işyerlerinde düşük ücretlerle çalışanların isyanları ve çaresizlikleri hakimdi her alanda. Açıkçası bu 1 MAYIS seçimlerle, yüksek enflasyon ve fahiş fiyat artışlarıyla işçi kesiminin belki en çok kavrulduğu bir Mayıs oldu.
Ülkedeki mevcut ekonomik sistemin halen düşük gelirliyi koruyamadığı, yüksek gelir ve kazanç sahiplerini koruduğu acı gerçek ile yüz yüzeyiz. Artık emeklilerin ya da asgari ücret seviyesindeki ücretlilerin gerçekten yaşama direnci kırılmış vaziyette. Böyle bir ortamda daha fazla dayanma veya hayata tutunma imkânı kalmadı. Umarım hükûmet ve muhalefet artık bu gerilim siyasetinden ve kutuplaştırıcı dilden uzaklaşarak gerçek sorunları ve sıkıntıları konuşmaya ve bunlar için gerekli önlem ve politikaları belirleyerek hayata geçirmeye başlar. En son seçimlerde artık klasik sloganlar ve söylemlerle siyasetin karşılık görmediğini yorgun hafızalarla herkesin fırsat eşitsizliğine tepki koyduğu, kimi seçmenin partisini sandıkta oy vermeyerek yalnız bıraktığı, kimisinin de en karşıt görüşlere bile emanet oylarla tepki koyduğu görüldü.
Bu kadar yüksek iş gücü ve nitelikli gençleri olan bir memlekette bu halde olmamızın haklı bir kader olmadığını düşünüyorum. Afgan ve Suriyeli niteliksiz ve tutarsız işçiliklerle ayakta kalmaya çalışan sektörlere bakınca halimize daha çok acıyorum. Sanayi sitelerinde ya da artık gıda ve hizmet sektöründe neredeyse göçmen işçi sayısı yerliden fazla hale gelmiş. Köylerdeki koyunlarımızı, Konya’daki buğdayımızı bile onlarla biçer güder olmuşuz. Hayvancılıktan tarıma ve tüm teknolojik alt yapı işlerine kadar hemen hemen her sektörde hızla bir yabancılaşma hâkim. İnşaatlarda düzgün iş yapacak ustanın, tersanelerde tecrübeli bir kaynakçının dahi bulunmadığı bir memlekete döndük. Cebine iPhone koyup bir avm tezgahında asgari ücrete çalışan her gencin kendi plaza patronları gibi hissettirildiği halüsinatif bir dönemdeyiz!!!
Hepimizin özel üniversitelerde eli kumpas dahi görmemiş işsiz mühendisler yahut marketlerde kasiyerlik bile yapamayan işletme mezunları ordusuna katılmasına gerek yoktu. Daha yüksek ücret kazanan torna ve CNC tezgahlarında dev kalıplar üreten yahut dev tekstil makinalarına bakım yapan meslek liseli yahut tekniker ustalara da ihtiyaç vardı. Mavi yaka işçiyi küçümser, hak ettiği değeri ve ücreti vermez bir de onları yetiştirecek düzgün bir mesleki eğitim sistemi kuramazsanız, bugün sanayiinizde, bağınız ve bahçeniz bile köyden gelmiş Suriyeli ve Afganlara kalır…
Göçmen işçilerin bile okumuş ve niteliklisini Avrupa’ya ölüm botlarıyla mülteci borsasına ihraç eden, en sapkın ve işe yaramazlarının sokaklarda çıkardıkları şiddet ve kaosla ayakta durmaya çalışan bir memlekete döndük. Bunu sorgulayan bir hükümet ve muhalefete ihtiyaç var. Bugün havacılık sektörü hızla büyüyor ve nitelikli iş gücü ihtiyacı da artıyorsa bunun için düzgün bir planlamaya ve yeterli iş ve insan yetiştirecek sistemlere yönelmemiz lazım.
Bugün sona eden IFTE 2024 fuarındaki gençleri görünce geleceğe dair biraz umutlanmak istiyorum. Bari bu alanda büyüyen ve gelişen bir ülke olalım. Gençlerin stantlarda havacılığa olan ilgilerini görmek, ön kayıt pazarlıklarındaki çırpınışları izlemek bile belki büyük bir kıvılcım olabilir. Neden dünyaya kaliteli kaptan pilot ve bakım teknisyenleri ihraç eden bir ülke olmayalım ki… orta doğuda bu boşluğu doldurabilecek hem bakım ve yer hizmetleri alanında hem de kargo ve taşımacılık alanında yüzbinlerce insan yetiştirebilirsiniz. Ama biz hali hazırdaki tecrübeli elamanı da elinde tutamayan, onlara ara kademelerdeki zavallılarla işkence eden bir sistem kurduk. Ne kanun ne kural tanımayan, istediği kadar zam istediği kadar fazla mesai baskısı kuran, yetmezse savunmalarla tehditlerle mobbing yapan, zavallı yöneticik’ lerle yönetilmeye çalışılan bir sektöre çevirdik. Havacılık bu ülkenin parlak geleceği olabilir. Bu alanda çok büyük bir boşluk ve nitelikli iş gücü ihtiyacı var. Prestijli ve dünyada yüksek ücretli meslekler arasında görüldüğü için her ne kadar itibarsızlaştırmak amaçlı birbiri ile yarışan insanlarla yönetilse de dünyadaki karşılığı halen çok değerli ve havalı.
Umarım sektörün kıymetini bilen profesyonel bakış açıları ve deneyimli anlayışlarla bir şeyler değişir ve iyileşir. 1 mayısta teknisyeni fazla mesaiye gelemediği için savunma isteyen çakma müdürler, sizin de yaptıklarınızı artık ifşa zamanı geldi. Yasaları çiğneyip 12 saat üstü çalışmaları kanun nizam tanımadan zorla dayattığınız ve kurumunuzu zor durumda bıraktığınızın farkında mısınız? Birilerine yaranmak için sürekli baskı yapan herkesi yıldıran gözden uzaklarda kendine krallık kurduğunu sanan zavallılar… ESENBOĞA’daki isyanlar bizim bile kapımıza dayandı… neler oluyor oralarda… artık birileri bunların hesabını ne zaman soracak… Çalışanına eziyet eden kendi egosunu kural diye herkese dayatanlara kim hesap soracak. Sizleri de çok yakından takip ediyorum. Haberiniz ola…
Son olarak 2024 IFTE fuarında içeriğinde diğer uluslararası dergilere kıyasla haber içeriklerinin yanısıra akademik ve sektörel yazarların makalelerinin bulunduğu uluslararası düzeyde bir MRO dergisinin yayınlanarak ülkemizin bakım ve onarım teknolojileri ile başarılarını tüm dünyaya tanıtan bir derginin bizlere sunulması beni heyecanlandırdı. Rahmetli babam Sefa İnan’ın da hayali olan böyle nitelikli bir dergiyi UTED yönetiminin gerçekleştirmesinden dolayı kendilerini canı gönülden kutluyorum. Geçtiğimiz ay Amerika’daki MRO Fuarında uluslararası düzeyde ön tanıtımı yapılan, ülkemizde de IFTE 2024’te yerli yabancı tüm havacılık sektörüne büyük bir lansman ile sunulan UTED International isimli yayın için kendilerini kutluyorum. Sektörün yabancı dillerde tüm dünyaya sesini duyuran yayınlara ihtiyacı vardı. Bunun uçak teknisyenlerinin dilinden ve kaleminden olması bizim için çok büyük bir gurur. Umarım daha başarılı projelerle sektöre renk katmaya devam ederler.
Fuar organizasyonu ve katılımcıların yoğun ilgisi çok memnuniyet verse de uluslararası firmaların stantlarda eksikliğini hissettim. Bu fuara dünyadan daha çok ilgi ve talebin olmasını beklerdim. Umarım daha geniş davet ve organizasyonlarla onların da ilgisini çekmeyi başarıp havacılığın dünyada ses getiren daha dev fuarlara şahit oluruz.
Hepinize sağlık ve huzur dolu haftalar diliyorum…
Esenboğadaki kanayan yaraya parmak bastığınız için teşekkür ederiz,babanızın izinden gitmeniz mutluluk verici.
Bu yazılanlar bu dağının sadece görünen yüzü.önceki müdürümüzde esb şampiyonlar ligindeyken şimdi bölgesel amatör lige düştü,şefler de çanak tuttular…
Wc’ler hariç her yere kamera koyup akşama kadar milleti izleyip resim çekip şeflere atmalar,her dediklerine evet demediği için keyfi olarak hat bakıma gönderilen 4 arkadaşımız…
Kimsenin derdiyle dertlenmez,sadece işinin bittiğine bakar,işten anlamaz her işe karışır,14 yıldır saat gibi işleyen sisteme çomak sokar,müdürlükten çok planlamacı gibi davranır vs vs vs
Kendine müdür diyen kişiler 7/24 kameralardan bizim sigara içmemizin kaç dakika sürdüğünü izleyip şeften bunlar burada napıyor diye hesap soruyorlar. Yetmezmiş gibi bir de nasıl bir işletme zekasıysa tuvalette elimizi kurulamak için kullandığımız kağıt havludan kısarak en ufak parçası bile binlerce dolar olan uçaklarla tüm gün uğraşan teknisyenlerden tasarruf etmeye çalışıyor. Çalıştığımız koşulları yabancı meslektaşlarımızla konuşunca şaka yaptığımızı sanıyolar. Tuvaletten tutun resmi tatilde işe gitmeye zorlanmaya kadar her şey fiyasko.
Bundan birkaç yıl önce havacılara baktığınızda pırıl pırıl insanlar olduklarını görürdünüz. şimdi amcalarının dayılarının bi telefonuyla işe alınan tipleri görseniz ülke geleceğinden birazcık umutlaysanız o da çöp olur. Artık dürüst şeffaf işe alımdan eser kalmadığını biliyorduk ama bu kadarı da pes dedirtiyor.
Kendini kalifiye sanıp saçma sapan hesaplarını bir marifetmiş gibi gösteren “müdür”ler, ülkenin en önemli markalarından belki ilki olan Türk Hava Yolları’nı soktuğunuz bu durumun hesabını vereceğiniz günler elbet gelecek. Onlar gidecek biz kalacağız!
1 mayısta teknisyeni fazla mesaiye gelemediği için savunma isteyen çakma müdürler, sizin de yaptıklarınızı artık ifşa zamanı geldi. Yasaları çiğneyip 12 saat üstü çalışmaları kanun nizam tanımadan zorla dayattığınız ve kurumunuzu zor durumda bıraktığınızın farkında mısınız? Birilerine yaranmak için sürekli baskı yapan herkesi yıldıran gözden uzaklarda kendine krallık kurduğunu sanan zavallılar… ESENBOĞA’daki isyanlar bizim bile kapımıza dayandı… neler oluyor oralarda… artık birileri bunların hesabını ne zaman soracak… Çalışanına eziyet eden kendi egosunu kural diye herkese dayatanlara kim hesap soracak. Sizleri de çok yakından takip ediyorum. Haberiniz ola…
mudur ve sefin keyfi ile savunma alinnaz hemde resmi tatil idari tatil gunu.bunun hesabini vereceksiniz.