featured

Dayın var mı, Dayın?

Sivil havacılığımızın gündemi o kadar hızlı değişiyor ki, her gün bir köşe yazısı yazılabilir…
Hızlı değişen gündeme yetişebilmek, konu seçmek, değerlendirmek ve yorumlayabilmek oldukça fazla zaman alıyor. Bu koşullarda; kişisel görüşlerimden öte konuları, tam anlamıyla kavramadan, araştırmadan yazı yazmadığımın bilinmesini isterim. 
Bu gerçekler doğrultusunda yazdığım köşe yazılarımdaki konulara yönelik görüşlerini lehte veya aleyhte rekor sayılarda yorumlayan okurlarıma teşekkür ediyorum.
Geçen hafta 3 mart günü Kayseri Erciyes Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu öğrencilerinin davetlisi olarak “Havacılıkta A’dan Z’ye” başlıklı bir söyleşi yapmak için Kayseri’ye davet edildiğimde; ummadığım bir karşılama ile karşılaştım. Söyleşinin yapılacağı salonda; yüzlerce öğrenci ve öğretim üyelerinin hazır beklediğini gördüğümde, şaşkınlığa uğramadım dersem yalan olur. Öncelikle bu söyleşiyi düzenleyen ve bizleri ağırlayan; başta okul yönetici ve öğrencilerine, daha sonrada www.siwep.net isimli havacılık haberlerini ve Siwep.net isimli havacılık dergisini yayın hayatına sokan üniversiteli gençlerin yönetimine teşekkür ediyor ve bu tür sosyal aktivitelerin Eskişehir ve Kocaeli SHYO larda da gerçekleşmesini diliyorum.
Geçen haftalarda hatırlayacağınız üzere yabancı pilot sorununa eğilmiş ve yabancı pilotların ülkemizde çoğalmasını, havacılığımıza ipotek koyma olarak yorumlamıştım. Bu yazımın yayınlanmasının ardından AirportTV’deki Kara-Kutu programıma Ayjet’in yöneticilerini davet etmiş ve kamuoyunun önünde telefon ve SMS bağlantıları alacağımı belirterek bir program yapmıştım. Bu programa, pilot okullarında öğrenci olanların veya mezunların katılımını beklememe rağmen, beklenen katılım gerçekleşmedi. Ancak program sonunda evime gittiğimde, mail box’ım pilot okullarında okuyan ve mezun olanların mesajlarıyla dolmuştu. Ne yazık ki, gençlerimiz parasını vererek okudukları okulların yönetiminden bile çekinir olmuş. Bilgisayarımın başına geçtim ve kendilerine bana anlattıkları olumsuzlukların ortaya çıkabilmesi ve kamuoyu desteği sağlayabilmek, SHGM’nin dikkatini çekebilmek için mutlaka TV’de bir program yapalım önerisini götürdüm, çoğunlukla Tamam dediler.
Ancak program  günü yaklaştıkça “Tamam” diyenler; tek, tek çekilmeye ve özür dilemeye başladıklarında, ben de bu programı yapamayacağım diyerek yeni konuk arayışlarına başlamıştım ki, 3 yeni pilot olmuş arkadaşın; “biz geliyoruz “  diye gönderdikleri mesaj ve telefon beni yine ümitlendirdi. Ancak, bu gençler TV’ye geldiklerinde, kendilerine program boyunca maske takarak ve seslerini değiştirerek yayın yapacağımızı söylememe rağmen, kendilerine arkadaşlarından ve eşlerinden gelen telefonlardan sonra, tek kişiye kadar düştüler. Sonuçta isminin deşifre edilmemesi şartıyla bu yeni pilotumuz telefonla katılım sağladı. 
Sonuç olarak; peş peşe iki hafta bu yabancı pilot sorunu ve pilot okullarımızın yeterliliğini sorgulayan iki program yaptım ve sonunda biri birinden çok farklı sonuçlar çıktı. Okul yönetimi; “biz çok iyi pilot yetiştiriyoruz” derken, Diğeri;  “mezun olduk ama çok yetersiziz” diyor.
Bu aşamada, Ayjet bir ilan vererek, DLR eğitimi vereceğini duyuruyor. Ben bu DLR testlerinin aslında pilot okullarına girişte yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Ayjet bu DLR konusunda samimi ise, öncelikle kendi okuluna girişte bu testi uygulamalı ve bu testten başarılı çıkamayanları okula kabul etmeyerek konuya verdiği önemi ispat etmelidir. Ve bu kursun sadece Ayjet te değil tüm pilot okullarında layığı ile yapılması sağlanmalıdır. İşte o zaman havayollarımız gerek lisan yeterliliği(level-4) ve gerekse DLR kurslarını layığıyla bitiren yeni pilotlarımıza kapılarını daha rahat açacaklardır. 
SHYO Teknik Okullarından mezun olanlar, canlı yayında “bu okulu tercih ettiğimden dolayı pişmanım(!)” diyor. Pilot okulu mezunları da, bir çok sorunlar anlatarak yeteri kadar eğitilemediklerinden ve sonucunda tercih edilmediklerini dile getirmekte ve sistemi sorgulayıp bu işin sonunun böyle olacağını bilseydik bu okullara girmezdik diyerek pişmanlığını dile getiriyor. Peki; okul mezunlarından bir çok kişinin sektörde uçtuğunu söylediğimde ise bunu torpille bağdaştırıyor.
Ertesi gün bu konunun bir de Havayolu bacağına gidip, onları dinlemek istedim ve en büyük özel havayolu şirketlerimizden birinin genel müdürüne konuk oldum. Aynı soruyu ona da sordum: Neden yabancı pilot, neden Türk gençlerini tercih etmiyorsunuz? 
Anlatıyor. Evet, maalesef o da kendine göre haklı. Ve kendi kriterleri doğrultusunda yaptıkları mülakat ve imtihanlardaki başarı oranlarını önüme koyuyor ve neden tercih etmediklerini anlatıyor. Maalesef susuyorum.
Oradan büyük MRO’larımızdan birini arıyor ve bu pişmanım diyerek 5 senelik yüksek okul öğrenimi sonunda hala lisans alamayan uçak teknisyenleri sorununa değiniyorum. Sizin lisanslı teknisyene ihtiyacınız yok mu? diyorum.
Cevap veriyor: Şu anda yeteri kadar lisanslı teknisyene sahibim. Tüm teknisyenlerimin lisanslı olması EASA kriterlerine göre şart değil. 
Peki diyorum;  SHYO’larının mezunları ve Teknik liseler arasında lisans alabilmek için fazla fark yok. İkisi de sonucunda alıyor. Bu öğrenciler neden 5 sene fazladan okuyorlar? O benim sorunum değil diyerek sohbeti başka yere çekiyor. Buyurun buradan yakın.
Erciyes Üniversitesi’ndeki söyleşimde, soru-cevap bölümünde bana sorulan ve Teknik Lise ve Yüksek Okul farklılığının olmadığını savunarak sistemi eleştiren bir öğrenciye; Erciyes SHYO öğretim üyelerinden bir akademisyen cevap veriyor: Dayın varsa bu okulda okumana gerek yok.Teknik lise mezunu da olsan, SHYO mezunu da olsan, fark etmez.
Dayısı olmayan devam etsin diğerleri kendi başının çaresine zaten bakıyorlar. Bağırışındaki samimi ve birazda sistemi eleştiren itirafı alkışlamamak için kendimi zor tutuyorum. 
Sonuç: Dayın var mı, Dayın(!).
Pilot okulu mezunları iş bulabilmeyi, dayılarının olup olmadığına bağlıyor. Teknisyen adayları,yüksek okul ve ya liseyi mi bitirip mesleğe başlayayım sorusuna; Dayın varsa okumana gerek yok yanıtını alıyor. Yakında yeni bir iş dalı olarak brokerlik gibi “Yeğen aranıyor” diye bir ilan çıkarsa, şaşırmayalım.
Sektörümüzün otoritesi SHGM; Maşallah gestapo gibi. İki aylık ceza bilançosu müthiş. Hazineye büyük katkı sağlıyorlar.  Cezalar gerçekten önemli sebeplere dayanıyorsa alkışlamak lazım.Ancak,her nedense şirketlerin ceza almasına yol açan sebepler ve ceza rakamları kamu oyuna açıklanmamış. Sanırım  cezalara nelerin sebep olduğunu ve ceza miktarlarını açıklayarak bizim yorum yapmamızı istemiyorlar. “Ben ne dersem o” mantığı hakim. Şeffaflık bu olsa gerek.
Kamu oyuna ceza yiyen şirketler aksettiriliyor ama bu cezalara nelerin sebep olduğu ve ceza miktarları açıklanmayarak “mevzuat ihlali olarak değerlendirilen bulgular” denilerek . Kusurlar ve cezalar, şirketlerle benim aramda size bilgi vermek zorunda değilim tarzında sadece yüzeysel bilgi var. İnşallah, Pegasus’a verilen bilimsellikten uzak ceza gibi değildir diğerleri de.
Tamamda sevgili SHGM, madem bulguları ve bu bulguların karşılığındaki ceza rakamlarını açıklamayacaksın, özel olarak Takvim gazetesine de detaylı açıklama yaptırtma lütfen. Sonuç olarak; Listeyi ben okuduğumda kimin ne yanlış yaptığını,gerçekten eften,püften sebeplerle mi yoksa uçuş emniyet ve güvenirliliğinin riske edilmesi gibi önemli bulgularla mı ve hangi maddi cezalar ve hangi mevzuata göre cezalandırıldığını anlayamadım. Siz anladınız mı?
Bunun yanı sıra,sektörün Özel havayollarında örgütlenmiş bir derneği var (TOSHİD). Bu dernek de diğer dernekler gibi tüzüğünde öncelikle üyelerinin hak ve menfaatlerini gözetir yazan bir dernek.Bu derneğin işlevini ben henüz anlayabilmiş değilim. Tam olarak nerede duracaklarına karar vermemiş olsalar gerek ki bazen SHGM Genel müdürü derneğin toplantılarına başkanlık yapıyor.(ne alaka ise) Yani Hava-İş sendikasının yönetim kurulu toplantılarında Hamdi Topçu veya Temel Kotil in başkanlık yapması gibi bir şey. Bizde olsa üyeler, satılık sendika diye baş bas bağırırdı. Üyeleri haksız yere cezalar yiyor,üyeler en ufak yanlışlarında deşifre edilip halka şikayet ediliyor. Yeni açılan hatlarda önce THY ye uçarmışsın diye soruluyor onlar kabul etmezse buyurun yeni hat verelim size deniyor. Kısaca TÖSHİD te görüntü var ama ses yok. 
Dolayısıyla………
SHGM de köpeksiz köyde değneksiz gezmenin tadını bol,bol çıkarıyor.   

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir