Hava Kuvvetleri ve sivil tabipler tarafından yürütülen yeni bir araştırmaya göre, ABD’li askeri pilotlar uçuş statülerini kaybedebilecekleri korkusuyla sivil pilotlara kıyasla daha yüksek oranda sağlık hizmetlerinden kaçınıyor ya da uçuş tabiplerine yanlış beyanda bulunuyor ve sağlık bilgilerini saklıyor.
Araştırmaya katılan 264 askeri pilotun popülasyonu nispeten küçük olsa da çalışma, askeri pilotların belirli tıbbi durumların uçuş statülerini ellerinden alacağı korkusuyla sağlık hizmetlerinden kaçındıklarına dair yaygın inanışı bilimsel olarak analiz etmeye yönelik ilk girişimlerden biridir.
Hava Kuvvetleri’nden ve sivil doktorlardan oluşan çalışmanın yazarları, “Bildiğimiz kadarıyla bu çalışma, uçuş statüsünü kaybetme korkusu nedeniyle ABD askeri pilotlarının sağlık hizmetlerinden kaçınma davranışlarını inceleyen en büyük çalışmalardan biri” diye yazdı. Hava Kuvvetleri tarafından finanse edilen çalışma ilk olarak Ekim ayında yayımlandı ve Military Medicine dergisinin Mart-Nisan 2023 sayısında yer aldı.
Çalışma, 264 askeri pilottan 190’ının (yüzde 72) sağlık hizmetlerinden kaçınma geçmişi olduğunu, 111’inin (yüzde 42,5) yazılı bir sağlık anketinde yanlış beyanda bulunduğunu veya bilgi sakladığını, 89’unun (yüzde 33,7) muhtemelen bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerektiğini düşündükleri yeni bir fiziksel veya psikolojik belirti yaşamalarına rağmen uçtuğunu ve 30’unun (yüzde 11,4) açıklanmayan reçeteli ilaç kullanım geçmişi olduğunu ortaya koydu.
Çalışmanın yazarları, ilgili tıbbi semptomları bildirmeden uçmaya devam etmenin “havacılık güvenliği endişeleri ve pilot için artan sağlık riskleri nedeniyle ABD askeri pilotları için açıkça yönetmeliklere aykırı olduğunu” belirtmiştir. “Bu veriler, bazı askeri pilotların uçuş statülerini kaybetme korkusu nedeniyle sağlık hizmetlerinden kaçınmak için isteyerek tolere edebilecekleri riskleri (hem havacılık güvenliği hem de bireysel sağlıkla ilgili) ortaya koymaktadır.” Özellikle askeri pilotların uçuş statülerini kaybetmekten sivil meslektaşlarına göre daha fazla korktukları görülmektedir. Çalışma kapsamında 4.000’den fazla sivil pilotla da anket yapılmıştır – ücretli sivil pilotların yüzde 66’sı en az bir tür sağlık hizmetinden kaçınma davranışı bildirirken, bu rakam sadece eğlence amaçlı uçan ücretli olmayan sivil pilotlar için sadece yüzde 44’e düşmektedir.
Sivil pilotların yaklaşık yüzde 15’i, bir doktor tarafından değerlendirilmesi gerektiğini düşündükleri yeni bir fiziksel veya psikolojik belirti yaşamalarına rağmen uçtuklarını bildirmiştir; bu oran askeri pilotların bu tür bir davranış bildirme oranının yaklaşık yarısıdır. Çalışmanın yazarları, askeri ve sivil pilotlar arasında bildirilen davranışlar arasındaki farkın, askeri aeromedikal sisteme veya askeri havacılığa özgü faktörlerden ya da kariyerlerine yeni başlayan genç pilotların orduda daha yüksek oranda temsil edilmesinden kaynaklanabileceğini öne sürdü. Çalışma, pilotların sağlık hizmetlerinden kaçındığını öne süren önceki akademik çalışmalara dayanıyor. 2019 yılında 613 ABD’li sivil ve askeri pilot üzerinde yapılan bir çalışmada katılımcıların yüzde 78,6’sının uçma kabiliyetlerini etkileyeceği nedeniyle tıbbi bakım istemekten endişe duyduklarını belirtti. Aynı yıl 173 Aktif Görevli ve Yedek Hava Kuvvetleri pilotu üzerinde yapılan bir başka çalışmada pilotların yalnızca yüzde 44,1’inin önemli bir tıbbi sorunu uçuş tabibiyle tartışırken kendilerini rahat hissettiğini ancak yüzde 74’ünün ise uçuş tabiplerinin uçuşlarını kesilebileceği düşüncesiyle tıbbi bilgilerini saklama ihtiyacı hissettiğini ortaya koymuştur.
Tıbbi bilgilerin saklanması sadece askeri ya da sivil pilotlara özgü bir durum değildir. 2019 yılında 843 yetişkin üzerinde yapılan bir çalışmada, katılımcıların “güçlü bir kitlenin (bir işveren veya sigorta şirketi) bir sağlık riski testinden elde ettikleri sonuçları öğrenebileceğine inandıklarında, güçlü olmayan bir kitlenin (sağlık araştırmacıları) sonuçlarını öğrenebileceğine inandıklarına kıyasla” kişisel sağlık riski bilgilerini açıklamaktan önemli ölçüde daha fazla kaçındıkları tespit edilmiştir. Araştırmalara göre, genel olarak hizmet mensupları da kariyerlerini etkileyebileceği korkusuyla sağlık hizmeti almaktan kaçınabiliyor. Bu son çalışmaya cevaben, orduda sağlık hizmeti veren Albert Lee, askeri pilotlar ve uçuş tabipleri arasında daha fazla güven tesis edilmesi çağrısında bulunan bir makale kaleme aldı.
Lee, “Cezalı olmak kişinin kariyer ilerlemesini, birim ve kişisel moralini ve muhtemelen mali durumunu etkiler” diye yazdı. “Bu gibi nedenlerle, yıllık muayenelerle ilgili kaygılar bir ölçüde anlaşılabilir.” Lee, bu boşluğu doldurmak için uçuş tabiplerinin pilotlarla daha fazla uçmalarını ya da güvene dayalı ilişkiler kurmak için genel olarak onlarla daha fazla zaman geçirmelerini önerdi.
“Pilotlarla düzenli olarak uçtuğunuzda, sizi onları tıbbi olarak yere indirmek isteyen bir düşman olarak değil, uçan ekibin bir parçası olarak görmeye başlayacaklardır” dedi. “Onlarla ortak bir mesleki kimliğe sahip olabilirsiniz, bu da güven ilişkisini geliştirebilir.”
Lee’ye göre, uçuş tabipleri pilotları vücutlarına bir uçağa davrandıkları gibi davranmaya teşvik edebilir: Hayatları riske atabilecek veya görevi sona erdirebilecek ciddi bir sorun varsa, bununla uçmayın. Tıbbi sürecin gerekliliği ve olası bir tıbbi durumun niteliği ve tedavi takvimi hakkında daha fazla bilgi verilmesi de pilotların stres ve kaygılarını azaltmaya yardımcı olabilir.
Konuya farklı bir açıdan baktığımızda sadece uçuş tabiplerinin değil aynı zamanda havacılık uzmanı fizyoterapistlerinde filo içinde bulunmasının büyük önem arz ettiğini söyleyebiliriz. Pilotlar fizyoterapistlere daha fazla güven duyarlar çünkü onların uçuş kesme yetkisi yoktur. Bütün sorunlarını saklamadan anlatabilirler. Fizyoterapistler manuel uygulamalar ile onlara dokunup sorunu değerlendirme ve tedavi etme sürecinde aktif rol alırlar. Bu süreç güven duygusunu güçlendirir. NATO’nun özellikle filo içinde havacılık uzmanı fizyoterapist bulunmasını isteme sebeplerinden biride budur. Spor kulüplerine baktığımızda örneğin futbolcular ile dirsek temasında olan spor fizyoterapistleri sorunu sahanın içinde ilk gözlemleyen ve bunu sporcunun ona olan güveni sayesinde öğrenen ilk sağlık profesyonelidir. Sporcunun fizyoterapiste güven duyma sebebine baktığımızda takım doktoru sporcunun maça çıkmasına engel teşkil edebilecek sorunların varlığını araştırmaya odaklanırken fizyoterapist ise o sorunu fizik tedavi ve rehabilitasyon sürecinde sporcuyla birlikte mücadele ederek tedavi etmeye odaklandığı için sporcunun kahramanı konumundadır. Örneğin bazı kulüplerden sporcular transfer olurken fizyoterapistinide yanına aldığı şeklinde haberler duyarsınız. Bunun nedeni tamamen bu güven duygusundandır. Havacılıktada Uçuş Tabipleri gibi filolara gömülü Uçuş Fizyoterapistlerinin kesinlikle var olması gerektiğinin farkına varılmalıdır.
Bu çalışma, konuyu anlamaya yönelik şimdiye kadarki en geniş çabalardan biri olsa da, yazarlar daha fazla verinin soruna ilişkin daha ayrıntılı analizlere yol açabileceğini belirtmişlerdir. Yazarlar ayrıca anket yanıtlarının anonim olarak çevrimiçi toplandığını ve bu nedenle doğrulanamaz olduğunu ve anketin katılımcılardan hizmet dallarını veya askeri sağlık sistemi dışında gayri resmi tıbbi bakım arayıp aramadıklarını açıklamalarını istemediğini belirtti.
Yaş, cinsiyet ya da hava aracı türüne göre sağlık hizmetlerinden kaçınma oranında farklılıklar olabileceğini, ancak örneklem büyüklüğünün bu farklılıkları incelemek için çok küçük olabileceğini belirten yazarlar, çalışmanın ayrıca insansız hava aracı pilotlarını ya da navigatörler gibi diğer uçuş ekibini içermediğini kaydetti.
Uçuş Fizyoterapisti Cumali ALTUNDAĞ