Aslında her şey daha önceden belliydi.
Türk Hava Yolları’nın 500’e çıkan uçak sayısını 2033 yılında 813 uçağa çıkaracağını, yıllık 171 milyon yolcu taşıyacağını ve ilk beş büyük havayolu arasında yer alacağını yöneticileri her fırsatta dile getirip duyuruyordu.
Alınacak uçakların Boeing olacağını anlamak hiç de zor değildi. Çünkü, diğer üretici Airbus’a gereken sayıda sipariş verilmişti. Sıra Boeing’teydi.
Zaten üçüncü bir alternatif de yoktu.
Elbette böylesine yüksek sayıda uçak alımının nihai karar vericisinin bütün dünyada olduğu gibi bizde de siyasi iktidarın olması olağan bir durumdur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı için ABD’ye gidecek olması nedeniyle, Boeing Uçak Alım Anlaşması’nın bu tarihte imzalanması da kararlaştırıldı ve hayata geçirildi. Daha önce de bu gibi anlaşmalarda aynı yol izlenmişti.
Büyüme stratejisi doğrultusunda kaç uçağın ne zaman, nereden ve kimden alınacağı konusu bir anda verilen bir karar olmayıp, uzun değerlendirme ve araştırmalar sonucu belirleniyor.
Her iki ülkenin devlet başkanlarının da onayıyla gerçekleşen bu önemli uçak siparişinin imza aşamasında THY’nin dört önemli üst yöneticisini görüyoruz.
Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat, Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı (CFO) ve Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Üyesi Doç. Dr. Murat Şeker, Yatırım ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Levent Konukçu ve THY’nin Washington D.C’deki Genel Müdürü İsmail Öztürk. Emek, gayret ve başarıları için onları kutluyorum. Anlaşmanın ayrıntılarını ekibin lideri THY Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat sosyal medyadan şöyle özetledi.
“Boeing ile yapılan anlaşmayla, 75 adet geniş gövde B787-9 ve B787-10 Boeing uçağı 50’si kesin, 25’i opsiyonlu olmak üzere 2029-2034 yılları arasında filomuza dâhil edeceğiz. Aynı zamanda, 100 adedi kesin ve 50 adedi opsiyon olmak üzere toplam 150 adet 737-8/10MAX tipi uçak alımı ile ilgili görüşmelerimiz tamamlanmış olup, motor üreticisi CFM International ile müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlanması hâlinde siparişleri gerçekleştireceğiz.
Bu önemli anlaşma ile, 2033 vizyonumuz kapsamında hedeflenen 800 uçaklık filoya bir adım daha yaklaşıyoruz. Ulaştığımız her noktayla, gökyüzünde yükselen bir Türkiye hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz.
Bu imza vesilesiyle vizyonuyla Türk Hava Yolları markamızı küresel bir güce dönüştüren Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı sunuyor, bu anlaşmada emeği geçen ve azimleriyle Türk Hava Yolları’nın zirveye uzanan yolculuğuna katkı sağlayan tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Biz yüksekten uçmaya ve Türkiye’nin gururu olmaya devam edeceğiz.”
Bu dev anlaşma için Boeing ise yaptığı açıklamada şöyle diyordu;
“80 yıllık ortaklığımız boyunca en büyük, geniş gövdeli 75 adet 787 Dreamliner siparişiniz için teşekkür ederiz. Türk Hava Yolları, dünyanın en fazla ülkesine uçan havayolu şirketi olarak mükemmel bir eşleşmeyle, 787 ve diğer geniş gövdeli uçaklarla daha fazla yere bağlanıyor.
Ayrıca 150 adet 737 MAX uçağı satın alma taahhüdünüz için de teşekkür ederiz. Bu siparişin tamamlanmasını dört gözle bekliyoruz. Bu uçaklarla Türk Hava Yolları’nın Boeing filosunu iki katına çıkaracak. Daha fazla yakıt tasarrufu sağlayan, çok yönlü uçaklara yapılan bu yatırım, (THY) havayolu şirketinin filo büyüme ve modernizasyon planlarında büyük bir adımdır.”
Türk Hava Yolları, bu ülkenin markası ve bu milletin malı. THY’mizi her türlü siyasi tartışmadan uzak tutarak, 813 uçağa ulaşıp, dünyanın en büyük beş havayolu şirketi arasına girme yarış ve gayretinde birlikte desteklemeliyiz.
Mutlu yarınlara Türkiye’m.
musaalioglu@gmail.com
——————————————————
Orman yangınları bize ders olmalı
Havalimanlarında tehlike var mı?
Sizi bilmem ama bizim kuşak ilkokul yıllarında Kızılay Haftası, Orman Haftası, Yerli Malı Haftası adıyla birtakım etkinlikler yapar, bu konuları daha iyi öğrenmeye gayret ederdik.
Hafta içinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul İtfaiye Dairesi’nin kuruluşunun 311’inci yıldönümü İtfaiyecilik Haftası veya Yangından Korunma Haftası adı altında kutlandı. Amaçları itfaiyenin geçmişini yeni kuşaklara öğretirken, ne kadar önemli bir kurum olduğunu da anlatmaktı. Gayet iyi de anlattılar.
Yangın deyince bizim aklımıza en çok orman yangınları geliyor. Nedenine gelince en çok orman yangınlarından zarar görüyoruz. Yaz boyunca dört bir yanda çıkan orman yangınlarında yüz binlerce dönüm orman arazisini, tarım arazisini kaybettik. Binlerce canlının yanı sıra can ve mal kaybı da yaşandı.
Kartalkaya’daki otel yangını ülkede bu konuda yaşanmış en unutulmaz facia olarak tarihe geçmiştir. Yangına karşı nasıl önlem alınacağı da önemli bir konu olarak karşımızdadır. Eğitilmiş bir toplum ve teknik konuda donanımı tam bir ülkenin yangınlardan tesadüfi zarar gördüğünü söylemek mümkün.
Ormanların, evlerin, depoların ve de fabrikaların yanması milyonlarca liralık zarara da sebep olmaktadır. Sadece İstanbul’da 2024 yılında 25 bin farklı yangın çıktı ve kayıplar oldu.
Yangınların en tehlikeli olanı insanların en yoğun olduğu yerlerde çıkanlarıdır. Havalimanları, tren istasyonları, okullar, hastaneler bu konuda ilk akla gelen yerlerin başında gelmektedir. Özellikle havalimanlarının yangınlara karşı korunması önem arz etmektedir.
Şöyle ki, Türkiye’deki havalimanlarının mülk sahibi ve birçoğunun işletmecisi olan Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü (DHMİ) bu konuyu kendi sorumluluğuna alıp, ARFF (Aircraft Rescue and Fire Fighting) diye tanımlanan “Hava Kurtarma ve Yangınla Mücadele’ birimi kurmuş, ARFF Memuru denilen görevlileri de Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) Standartlarına göre eğitmiş. Havalimanlarında uçak ve apronda meydana gelen yangınlar nispeten daha kolay müdahale edilen yangınlar olup, en tehlikelisi terminal ve kapalı alanlarda meydana gelenlerdir. Yangına müdahalenin ve yangından korunmanın bilinç, bilgi ve teknik ekipmanların yeterli oluşunu da göz önüne alan DHMİ ve özel işletmeci şirketler bu konuda alınabilecek tüm önlemleri alarak, havalimanlarımızın güvenli alanlar olması için gerekli çalışmaları yapmış olup, bugüne kadar olumsuz durum yaşanmamıştır.
Dünyanın en büyük havalimanlarıyla yarışan tesislerimizde yolcuların ve binaları zarar görmemesi için AFAD’ın belirlediği alınması gerekli önlemleri, yapılması gerekenleri bir daha gözden geçirmekte yarar var.
Yapısal bakımdan yangından korunma:
• Yapılarda yanmaz veya yanması güç yapı malzemeleri kullanılmalıdır,
• Yangının yayılmasını önlemek amacıyla, yangın bölümleri oluşturulmalıdır,
• Dumanın yayılmasını önlemek için duvardan sızmaları önleyici tedbirler alınmalıdır,
• Yangının etkilerinden korunmuş kısa yangın çıkış yolları sağlanmalıdır,
• Ateşleyici ve yanıcı malzeme kaynakları birbirinden ayrı yerlerde depolanmalıdır,
• Her an çıkabilecek yangınlar için yangı söndürme cihazları çalışır durumda bulundurulmalıdır.
Organizasyon bakımından yangından korunma:
• Yangınlara karşı iyi bir bina yönetimi olmalıdır,
• Yangınlara karşı gerekli yasaklar konulmalıdır,
• Sabit elektrik tesisatı sık sık kontrolden geçirilmelidir,
• Sık sık yangın tatbikatları yapılmalıdır,
• Yangın çıkışları açık tutulmalı, acil ışıklandırma sistemleri kurulmalıdır,
• Gereksiz yangın yükü kaldırılmalıdır,
• Korunma sistemi ve tahliye planı kontrol edilmeli ve güncellenmelidir.
• Her türlü işyerinde yangın söndürme tüpü bulundurulmalı, düzenli bakımları yaptırılmalı ve nasıl kullanılacağı öğrenilmelidir.
Yangınlardan, kazalardan etkilenmesi mümkün olan her bireyin yukarıda yazılı olan her maddeyi yaşadığı, bulunduğu her yerde teker teker sorgulayarak bu konularda müdahil olması bir vatandaşlık görevidir.
Bunu yapmadığımızda önce ormanlar, sonra yaşadığımız yerler, belki de her birimiz yangına kurban gidebiliriz!