Türkiye’nin tam 40 yıldır baş belası olan bölücü terör örgütüyle ikinci kez “açılım” adı altında “barış sürecine” girdiğimizi söyleyenlerin nutuklarını
bir kaç aydır sabırla dinliyoruz.
Heyetler oluşuyor, İmralı’ya gidiliyor, ordan gelip Kandil’e koşuyorlar. Tam da ‘barış masasına’ oturulacakken 12 vatan evladı, “istisnai, öngörülemez ve olağan dışı” bir şekilde boğularak şehit oluyordu. Ardı sıra Abdullah Öcalan 26 yıl sonra mesaj yayınlayıp sivil siyasete dönülme çağrısı yaptı.
Ardından da Süleymaniye’de sembolik olarak silah bırakma gösterisi yapıldı.
Bu ne kadar inandırıcı ve de gerçekçi?Tüm bunlar olurken şehit ailelerinin nasıl bir halet-i ruhiye içinde olduğunu hiç kimseler sorgulamıyor. Analara, babalara, eşlere, kardeşlere ne deriz?
Onları, kimler acaba nasıl ikna eder.
Biz, ortalık güllük gülistanlık sanmaya devam edelim. Ama gerçek bu değil.
PKK 200-300 kişilik bir gurup değil ki, türevleri, yandaşları, ittifakları da var.
Bizim topraklarımızda bitti bitiyor diye yorum yapabiliyoruz, ama Suriye’de, Irak’ta ve
Iran’da da var. Bu nedenle Osmanlı hayalini gerçekleştirmek için değil sınır ötesinde de güvenli askeri bölgeler oluşturmak için uğraşıyoruz.
Bu güvenli bölgeler oluşursa sınır illeri saldırılardan kurtulmuş olur. Ve daha da önemlisi sınırlara yakın illerimiz ve komşu ülkelere sefer yapan sivil ticari bütün uçaklar artık güvenli uçabilir.
Bir dönem, sınıra çok yakın Hakkari Yüksekova’daki Selahaddin Eyyubi (Bu isim ve Şırnak Havalimanı’na da merhum Kürt siyasetçi Şerafettin Elçi adı birinci açılım sırasında verilmişti.)
Havalimanı terör örgütünün silahlı saldırılarından etkilendiği için zaman zaman uçuşa kapatılırdı. Şimdilerde bu sorun sınırlarımızın dışında olan Irak Kürdistan Özerk Bölgesi’ndeki silah bırakılmanın gerçekleştirildiği Süleymaniye (IATA:ISU-ICAO: ORSU) Havalimanı için geçerliliğini koruyor.
Süleymaniye Havalimanı inşaatının temeli 29 Kasım 2003’te atıldı ve yapımına 23 Aralık 2003’te başlandı. Havalimanı’nın yapımını da bir Türk şirketi olan AGE İnşaat gerçekleştirdi.
(Aynı tarihlerde Erbil Havalimanı’nı da Cengiz İnşaat şirketi yapmaktaydı.)
Süleymaniye Havalimanı’na ilk Türk tescilli uçak seferi Aralık 2005’te Fly Air’e ait MD -83 tipi uçakla yapıldı. Ardında da Türk Hava Yolları bu havalimanına haftada iki kez uçtu. Pegasus da buraya uçuşlar yaptı.
Daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı 2023 yılında terör faaliyetleri gerekçesiyle Türk Hava Sahası’nın Süleymaniye Havalimanı’nı kullanan hava araçlarına kapatıldığını açıkladı. Türk Hava Yolları (THY) da Süleymaniye Havalimanı’ndan yapılan uçuşlarını 3 Nisan sonrası durdurdu.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Süleymaniye’de PKK terör örgütünün faaliyetlerinin yoğunlaşması, terör örgütünün havalimanına nüfuz etmesi ve böylece uçuş güvenliğinin tehdit edilmesi çerçevesinde Türk hava sahası, Irak Süleymaniye Uluslararası Havalimanı’nı iniş/kalkış için kullanacak hava araçlarının kullanımına 3 Nisan itibariyle kapatılmıştır” denildi.
Temmuz 2024’ye Irak Parlamentosu Ulaştırma Komisyonu, Süleymaniye Havalimanı’nda yaptığı incelemede havalimanına uygulanan yaptırımların siyasi olduğunu ileri sürdüler.
Çünkü, bu yasak bir çok uçuşu engelliyordu.
Türkiye, en son 6 Temmuz 2025’e uzattığı Süleymaniye Havalimanı’na yönelik uçuş yasağını bu kez de 6 Ekim 2025 tarihine kadar uzattı.
Bu durum gösteriyor ki, PKK terör örgütü uçuş emniyetini tehlikeye düşürecek faaliyetlerini sürdürüyor.
Türkiye’de “Terörsüz Türkiye” söylemi uyarınca açılım sürecinin değirmenine su taşınırken, sivil uçakların güvenliği için yeniden uçuş yasağı koymamız ne anlama gelmektedir. Bu tezat nedir?
PKK, üç beş silah bırakmakla ne kadar inandırıcı olacak zamanla göreceğiz. Gerçekten ‘Silahlara veda’ edecek mi?
Yoksa bir film adı olarak mı kalacak?
Öncelikle bizleri buna inandırmalılar. Her şeye rağmen barış güzel bir şey.
Mutlu yarınlar Türkiyem.
musaalioglu@gmail.com
————————————————————
Biz iyilik yaptık, ama kötülük gördük
Suriye, Türkler’e neden vize getirdi?
Yüzyıllarca Osmanlı İmparatorluğu’na ait bir toprak parçası olan Suriye’nin geçmiş siyasi tarihinin bizi en çok ilgilendiren yanı bölücü örgüt PKK’yı ülkesinde barındırıp sahip çıkmasıdır. Türkiye’nin Hafız Esad yönetimine sert tavır koymasıyla örgütün elebaşının yakalanması aynı zamana denk gelir.
Baba Esat’ın ölümünden sonra 2000’lı yıllarda oğlu Beşar Esad’ın iş başına geldiği Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş da bizi etkileyen bir gelişmeydi.
Ülkesini terkeden 6 milyondan fazla Suriyeli’nin önemli bir bölümü bizim topraklarımıza geldi ve yerleşti. Önce IŞID’ın büyük bölümüne hakim olduğu Suriye topraklarında muhalif guruplar iktidar yarışına girdi ve 2024 sonunda önemli yerleri ele geçirip Esad’ın ülke dışına kaçmasına neden oldular. Daha sonra geçici bir hükümet kuruldu ve Ahmet El Şara Devlet Başkanı oldu.
Esad döneminde Suriye topraklarında asker bulunduran Türkiye, işbirliği yapıp destek olduğu bu yönetime her konuda yardımcı oluyor. Ekonomisi dibe vuran ülkeyi ayağa kaldırmak ve askeri yapılanmasını, havalimanlarını, deniz limanlarını etkin hale getirmek için ekipman desteğinde bulunuyor. Sağlık, eğitim ve ticari yardımlaşma
ve destek de halen tüm hızıyla devam ediyor. T.C Dışişleri Bakanlığı’nın resmi görüşü ilişkilerimiz şöyle tanımlıyor;
“Suriye Cumhurbaşkanı Şara’nın 4 Şubat 2025 tarihinde ülkemize yaptığı ziyaret, Suriye’de başlayan yeni dönemde ülkelerimiz arasında gerçekleşen en üst düzeyli teması teşkil etmiştir. Bu ziyarette Suriye’de istikrarın, güvenliğin ve kalkınmanın tesisine yönelik atılabilecek müşterek adımlar değerlendirilmiştir.”
Değerlendirilen bu adımlarda kesin olan bir durum var ki ‘veren taraf’ hep biz oluyoruz, Suriye hep ‘alan’ oluyor.
Aylardan bu yana bu konuda Türkiye elinden geleni yaparken Suriyeliler tam da “Besle kargayı, oysun gözünü’ sözü misali bize karşı çok sevimsiz bir uygulamayı aniden hayata geçirdiler. Suriye Arap Cumhuriyeti, nedendir hiç bilinmez Türkiye vatandaşları için ülkelerine girişte vize şartı getirdi.
‘Katil” diye nitelendirilen Beşar Esad döneminde Suriye’ye vizesiz girebilen Türk vatandaşları bundan sonra vize almak zorunda kalacak. Uçak inmesi mümkün olmayan Şam Havalimanı’nı standartlara uygun hale getirip THY ve A Jet tarafından seferler koyarak, onların havayolu şirketi Syrian Air’e de uçuş izni verip ülkemize sefer yapması konusunda kolaylık sağlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin bu iyiniyetli ve dost yaklaşımına karşı, Suriye Dışişleri Bakanlığı 6 Temmuz 2025 tarih ve 128 sayılı kararıyla vizeyle giriş yapma şartı getirdiği ülkeler arasına Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da ekledi. Üstelik vize ücretlerini güncelleyerek tek girişli vizeyi 50 ABD doları, çift girişli vizeyi 75 ABD doları, çok girişli vizeyi ise 100 ABD dolarına yükseltti. Transit geçişler için ise 25 ABD Doları ücret ödenmesi gerekecek. Suriye bizim vatandaşlarımıza vize şartı getirirken Sırbistan, Ürdün, Moritanya, Lübnan ve Malezya vatandaşlarının ülkelerine vizesiz girişine izin verdi.
Alınan bu kararla Türkiye plakalı araçlar için de bir aylık geçici giriş 50 ABD Doları, üç aylık giriş için de 200 ABD doları ücret alınacak. Süre aşımı durumunda ise araçlara her hafta için 110 ABD doları ceza kesilecekmiş.
Suriye, bu kararı durup dururken aldı demek biraz saflık olur. Suriye zorlu süreci geçerken yanında Türkiye vardı.
Şimdi, Suriye’nin yeraltı ve yerüstü kaynaklarına iştahla bakan ülkelerin ‘işbirliği ve yardım’ için sıraya girdiği bir gerçek. Suriye de bunu farkında. Son zamanlarda değişen statükonun “Ayağıma yer edim, gör sana ne edim” sözünü haklı çıkaracak yöne evrilmesi Suriye’ye bu adımı attırmış olabilir mi?