featured

Örgütlü Toplumlar ve Sendikacılık. Sendikalar Nasıl Çalışmalı?

Kıymetli Dostlar.
Bu yazımda sizlere, sendika üyesi olmak mı olmamak mı üzerine bir yazı yazdım.
Kamu’da çalıştıktan sonra özel sektörde çalışmaya başladığımda, SSK kurumunda statümüz İŞÇİ olarak görünüyordu. Madem böyle bizim de bir sendikaya üye olmamız gerekiyordu. Ancak, bizler bu ülkede örgütlü çalışmayı tam olarak anlayamadık. Örgüt denilince aklımıza hep yasa dışı örgütler geliyor veya getiriliyordu. Sendika hep sosyalist veya solculuk anlayışının bir unsuru gibi gösterildi ve gösterilmeye devam ediliyor.

Peki biz bu sendika işini niye tam olarak anlayamadık. Özellikle ben, Atlasglobal iflasından sonra sendika ile tanıştım. Daha önce neden üye olmadığımı sorguladım. Sendika konusunu ve ruhunu da bilmiyordum.

Örgütlü Toplumlar ve Sendikacılık

Günümüzün ekonomik koşulları içinde çalışan emekçiler sürekli kaybetmektedir. Hak kaybına uğramaktadır. Bu demokrasinin eksikliğinden veya tam olarak çalışmamasından kaynaklı bir durumdur. Halbuki demokratik toplumların en önemli özelliklerinden birisi de, o toplumun örgütlü ve bilinçli olmasıdır. Örgütlü toplum, hem yasal ve hukuksal araçların güçlenmesini hem de toplumun siyasi yönetim bilincinin gelişmesini sağlar. Şiddet, kargaşa ve kavga yerine yasalar çerçevesindeki hak ve araçları kullanarak uzlaşmaya varan toplumlar, örgütlü demokratik toplumlardır.

Sendikalar Nasıl Çalışmalı?

Biz çalışan emekçiler açısından baktığımızda, emekçiler olarak bizler işlerimizle meşgul olurken, Sendikaların bizim haklarımızı araması, savunması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi için çalışmaları gerekiyor. Peki sendikalar nasıl çalışacaklar? Bu sendika ofislerinde görev alan, çalışan ve yöneticilerini nasıl motive edeceğiz?

Bunu daha iyi anlayabilmek için, örneklere bakmak gerekiyor. İyi demokrasi olan veya demokrasinin tam oturduğu ülkelerde, sendikaların daha iyi örgütlendiğini, çalışan emekçilerin haklarını daha iyi savunduğu görülmektedir. Ancak, demokrasinin tam oturmadığı ülkelerde, sendikalaşma seviyesi ve emekçilerin sendika bilinçlerinin eksik, yetersiz ve göstermelik bir durumda kalmaktadır.

Sendikalar, toplumsal uzlaşı ve birlikteliğin önemli araçlarından biridir. Emekçiler arasındaki dayanışmayı ve sosyal yardım bilincini artırır. Birbirinden güç alan emekçiler, hayata daha sağlam sarılır. Aile düzenin kurulması ve devamı için faydaları da içinde bulundurur.

Bu yazımda, benim açımdan ve kişisel olarak sendikacılığın ne olduğu, nasıl olması gerektiğini yazmaya çalıştım. Yazarken öğrendiğim hususlar var ve bu bilincimin henüz gelişmekte olduğunu, keşke daha önce bu konuda çalışmış olmayı çok isterdim. Yazımı hazırlarken, okuduğum araştırmanın linkini de aşağıda bulabilirsiniz. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek öğrenmeye devam ediyorum.

Gelecek olacaksa ancak Sendikalar ile olabilir.

Sevgi ve Saygılarımla

İdris Elmas

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Kaleminize sağlık. Sendikalı olsak Atlasjet, Onurair, Borajet ve niceleri ile daha örgütlü mücadele edilebilinirdi. Ancak, sendikalı olmak yetmez, sendikaya da sahip çıkmak gerekir. Havacılık sektöründe faaliyet gösteren sendikaların en büyüğü sanki patronun / kurumun adamıymış gibi davranıyorlar. Dolayısı ile sendikayı ve sendika yönetimini dikkatlice seçmek de çok önemli.

    Cevapla
  2. 2 sene önce

    Sayın İdris Elmas’ ın yazısını ilgiyle okudum. Kamuya ait ya da özel işyerlerinde çalışan, emekçiler’in, çalışmalarının karşılığını alma ya da işyeri koşullarını ve yaşamlarını iyileştirme mücadelelerinin sonucu uzun yıllar öncesine dayanan sendikal mücadelesinin ülkemizde ve dünyada uzun ve acılı bir tarihi var. Çünkü işverenler hiç bir zaman işçinin örgütlenmesine izin vermek istememiştir. (Bugün de böyle değil mi?) İzin vermek zorunda kaldığında da kontrollü, kendi çıkarına uygun davranacak (sarı)sendikalar örgütlemiştir.(Son yıllarda bunun canlı örneği THY çalışanları sendikasında yaşanmadı mı?) Sendikal mücadele; kapitalist üretim sürecinde, yaratılan zenginliklerin asıl sahibi olan emekçilerin, kendi yarattıklarından pay alma mücadelesidir.Solcular ve sosyalist dünya görüşünde olanlar da doğal olarak bu emek sürecinin doğal destekçileridir, bu da işverenlerin hiç hoşuna gitmez.Özlediğimiz demokrasi de, 19. Yüzyılda işçilerin verdikleri zorlu mücadelelerin kazanıma dönüşmesidir, gökten zembille inmedi. İşverenlerin temsilcisi iktidarlar da sürekli işverenlerin haklarını yok etmeye çaba göstermişlerdir.Değindiğiniz gibi, örgütlü işçiler ve örgütlü halk egemen güçlerin işine gelmez. Biz de inadına gerçek işçi sendikalarında ve demokratik haklarımız için örgütlenmeliyiz.Gerçek demokrasi ancak bu şekilde gerçekleşecek.Saygılarımla,

    Cevapla