featured

Öpersen beni, öperim seni.

SHGM’nin hemen, hemen her bülteninde üstünde sıklıkla durduğu ve rekora koşuyoruz diyerek öğündüğü bir faaliyeti var.
SANA ve SAFA isimli bu denetimleri bu hafta masaya yatırmak ve bu önemli denetimlerin işlevine birlikte bakmak ve gerçekten; faydalı mı? yoksa adet yerini bulsun diye mi yapılıyor? sorgulamak istiyorum.
Öncelikle SANA ve SAFA’nın ne anlama geldiğine bakalım;  TC uçaklarına yapılan denetime; SANA, yabancı uçaklara yapılana ise; SAFA deniyor ve içerikleri aynı.
SAFA denetimine örnek vermek gerekirse; Hollanda sivil havacılığının, Onur Air şirketimizin bir uçagında 2005 senesinde yaptığı denetimlerde, buldukları bulgular nedeniyle, bu sirketin uçaklarina uçuş yasağı koyması, bu SAFA denetimleri sonucunda oluşmuştur. 
Hollanda’nın yanı sıra, bu uygulamaya anında Almanya, Fransa ve İsviçre de uyarak, Onur Air’in ülkelerine uçuşlarını yasakladılar. 
Türkiye buna; Ulaştırma Bakanlığı araciligiyla itirazını yaptı. Süresiz olarak alınan bu yasak kararı, 15 gün içinde kaldırıldı. Ancak, bu haksız karar nedeniyle, Türk sivil havacılığı ve Onur Air büyük bir yara aldi.
Bu denetimlerin görünen nedenleri gerçekten önemli. Sivil havacılık otoritesinin SAFA ve SANA denetimi yapması ve uçuş emniyetine olumsuz etkileri olan eksiklikli şirketlere uçuş yasağı getirmeleri, dogal olarak elestirilemez, hatta bu denetimleri aksaksız ve çifte standart uygulmadan geregine uygun uygulama yapanları alkışlamak bile gerekir. Ancak, işin aslı her zaman böyle olmuyor. Hollanda ve diğer AB ülkeleri; bu SAFA denetimini, sütten çıkmış ak kaşık örneği; AB üyesi hiçbir ülkeye uygulamıyor.
Şimdi, Onur Air’in 2005 senesine uzanalim ve ansızın Hollanda’da yapılan SAFA denetimine takılarak, kendilerinin günah keçisi seçildiği konunun perde arkasına yakından bir bakalım.
2005 senesinde Hollanda gazetelerinde; “Burasinın Amsterdam Havalimanı olduğuna inanır mısınız?” başlıklı bir haber çıktı. Bu haberin içeriğinde, Amsterdam Shiphol apronunda çekilmis, Onur Air’e ait 5-6 uçagin yan yana çekilmiş duran fotograflari vardı. Ardından Onur Air, SAFA denetiminden geçememiş gösterildi, Level-1 bulgular nedense Level-3 gibi gösterilerek uçuş yasağı getirildi.
Hollanda, bir Türk havayolu şirketinin sürekli olarak Hollanda-Türkiye-Hollanda arasında yolcu taşımasından rahatsız olmuş olsa gerek ki, Turizm gelirleri açısından bu hamleyi yaparak Onur Air’i oldukça sarsmistir ve  denetime siyaset bulaştırmistir. Sonuç olarak; SAFA denetimi bu uygulamayla, asıl amacından saptırılarak tuzağa dönüştürüldü.
Onur Air, daha sonra İngiltere’deki bağımsız bir havacılık kuruluşundan konuyu incelemesi ve rapor vermesi için istekte bulundu. Uzun incelemeler sonrasında yayımlanan rapor; SAFA denetimlerinde saptanan bulguların, bir uçuş yasağını gerektirecek düzeyde olmadıklarını belgeledi.
Ne yazik ki; perde önündeki önemli görev, perde arkasında güçlü ülkelerin ticari amaçlarina göre şekillenebiliyor. Belki 15 gün sonra bu yasak kaldırıldı, ancak, Onur Air aldığı bu haksız darbe yüzünden müşteri azlığı nedeniyle Hollanda pazarından çekildi. 
Sonuçta Hollanda, kötü niyetli uygulamayla, isteğini elde etmiş oldu.
SANA ve SAFA denetimlerinde bulunan hatalar› yorumlayarak Level-1, Level-2 ve Level-3 şeklinde kategorize ettiğinizde; Level-3 hatada, uçağı o hata giderilene kadar seferden alıkoyuyorlar. Buna herkesin kolayca anlayabileceği bir örnek vermek gerekirse; yolda bir parke taşının bir tanesinin ucu bir santimetre kalkık olsun. Bu hatayı, isterseniz; “Hay Allah, birinin ayağı takılıp biraz sendeleyebilir!” veya “Ayağı takılarak düşen kişi basıni taşa vurarak beyin kanaması geçirip ya felç olur, ya da ölür…” şeklinde yorumlayabilirsiniz. Buradaki ilk yorum olan “sendeleme durumu” Level-1 lik, “Beyin kanaması olarak ölür…” yorumu ise, Level-3’lük eksikliklerdir. 
Kısacası; Bu denetimlerde, bulguları istenildiği gibi, yani, niyete göre yorumlamak olanakli… 
Bunları neden anlatıyorum derseniz, onu da açmak isterim: Türk uçaklarına yönelik zaman zaman yapılan bu ataklar, Türk ticari uçaklarını zor durumda bırakıp gecikmelere, sefer iptallerine neden olabilir. Bir şirkete ayda 3-5 kez uygulanacak bu tür yaptırımlar, o şirketi yolcusu nezdinde bitirmeye yetecektir.
Bu durumdan kurtulmak için; “Öpersen beni, öperim seni…” tarzı taktiksel yaklaşımlarla caydırıcılık sağlanabilir.
SHGM’nin bu güne kadar yabancı uçaklara yönelik gerçeklestirdigi SAFA denetimlerinde, onları seferden alıkoyduğunu hatırlamıyorum. Oysaki THY’de çalıştigim siralar, yabancı uçaklara teknik handling yapan bir bölümün yöneticisi olduğumdan, onlarda da her türlü eksikliklerin bulunduğunu yakindan gözlemleme şansım olmuştu. Ancak ben, Hollanda’nın Türkiye’ye yönelik yaptığı bu tarz sert bir denetime, SHGM’nin SAFA denetimlerinde Avrupa şirketlerine yönelik yaptırımına rastlamadım. 
Örneğin; Fransa’nın 25-30 tane denetçisi; tüm Fransa meydanlarına yayılmış vardiyalı düzende çalışıyorlarken, Türkiye’nin hangi meydanlarinda kaç tane denetçisi vardır ve vardiyalı düzende mi çalışmaktalar sizce? Fransa’nın ve Merkel’li yeni Almanya’nın Türkiye’nin AB üyesi olmasına kesinlikle karşı olduklarını bilinirken ve bu ülkelerin bizim sirketlerin en ufak hatasında işi büyütecekleri kesin iken; biz şimdiden, onlar vurmadan en az birkaç Level-1 veya Level-2 hatalarını bularak(istenirse kesinlikle bulunur) bu işte biz de varız dememiz gerekmiyor mu? Ne dersiniz..?
Bu çok önemli konuya ve bu konuya benzer uygulamalara dikkat etmez, dişlerimizi şimdiden göstermezsek, yeni başlayan 2009 turizm sezonunda Avrupa’nın yapacağı SAFA yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmemiz olanaklı.
İyi haftalar…
NOT/ SAFA denetim formu…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir