‘Mesleğimize itibar suikastı yapılıyor’

Havayı en çok hangi uçaklar kirletiyor? TALPA, TASSA ve HAVA-İŞ’ten tepki ‘Mesleğimize itibar suikastı yapılıyor’

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde her türlü taşıt aracını kullanabilmek için aracın taşıt siciline kaydedilmesi ve vergisinin ödenmesi zorunluluktur. Bu durum deniz araçlarında de böyle olmakla birlikte birçok gemi Türk malı olmasına rağmen vergi kolaylığından ötürü Panama veya Bermuda gibi yabancı ülkelere kayıtlı olarak faaliyet göstermektedir. Özellikle yat sahipleri ABD ve İngiliz bayrağı asılan yatlarını Türkiye’de kullanıp, havasını atmakta fakat Türkiye’de vergi ödememektedir. Sintine bölgesi denilen, makine ve kazan dairesinde biriken atıklarıyla bizim denizlerimizi kirletip, vergisini de başka ülkeye ödeyenlere ne demeli? Hava araçları da sahibi olan şirketin bulunduğu ülke tesciline resmen kayıt yaptırmak zorundadır. Gelin görün ki bazı business jet sahipleri Türkiye’de kullandıkları iş jetlerini yabancı sicile kaydederek vergiden de kaçıyorlar.

Tanınmış bir iş insanı ve aynı zamanda milletvekili olan bir jet sahibi şirketinin adını verdiği uçağını San Marino adlı sözde- sembolik bir devletin hava siciline kaydetmekte sakınca görmedi.
Aslında San Marino’da kayıtlı görünen bu ve bu gibi jetler aslında Amerikan Sivil Havacılık tescilinde kayıtlıdır.

Bu ekstrem örneği bir tarafa koyarak Türk sivil havacılık tesciline kayıtlı iş jetlerinin tamamına bakmalıyız.
Türkiye ekonomisi halkın geçimini zor duruma sokarken, holding sahiplerinin kullandığı jetlerin sayısında azalma olmuyor, aksine sayıları hep artıyor. Bundan 20 yıl önce 80-90 arası olan business jet sayısı şimdilerde 140’a kadar çıkmıştır. Gün geçmiyor ki, 50 ila 100 milyon dolar arasında fiyata satılan jetlerden birisi bizim ülkemize gelmesin. Varsın gelsin, kime ne zararı var diyebilirsiniz? Doğrusu benim de hiç kimsenin jetinde gözüm yok. Ama bu jetler pek de masum araçlar değil.

Mavi gökyüzünü, büyük gövdeli dev uçaklara göre on kat daha fazla karbon emisyonu üreten bu jetlerin daha çok kirlettikleri bir gerçek.

ABD’de sayıları 18 bine yaklaşan bu uçakların yüzde 80’i Brezilya, Kanada, Almanya, Meksika ve İngiltere gibi altı ülkede toplanmış. Türkiye’deki bu tip uçakların sayısı Rusya gibi ekonomisi, nüfusu ve yüzölçümü bizden büyük olan bir ülkede bile ancak 139 kadar. 2023 yılında Atatürk Havalimanı’ndan Atina’ya 124, Nice’e 113, Cenevre’ye 91 ve Mykonos’a 62 uçuş yapılırken, Milas- Bodrum Havalimanı’ndan da Atina’ya 103, Mykonos’a 80 ve Nice’e de 76 sefer olmak üzere yalnız Avrupa ülkelerine 1982 uçuş gerçekleşmiş.
Doğanın kirletilmesinde havacılık sektörünün (Yıllık 1 milyar ton) payı yüzde 2-3 arasında görünse de, bunda özel jetlerin payı diğerlerine göre daha fazla yer tutar.

Yapılan bir araştırmaya göre zengin ve ünlülerin 2022 yılındaki seyahatleri

3 bin 376 ton karbon emisyonuna neden olmuş. Bu miktar, bir insanın yıllık karbon emisyonunun 482 katı. Üç saate yakın bir yolculukta özel bir jet 7 tondan fazla karbon salınımına yol açıyor. Özel jetler, daha az yolcu taşıdıkları için aynı yolculuk ticari bir uçakla yapılsaydı kişi başına düşen karbon salımı çok daha düşük olurdu.

Özel jet uçuşlarının yüzde 47’si 500 kilometrenin altındaki kısa mesafeler için kullanılıyor. Dünya nüfusunun sadece yüzde 1’i havacılık emisyonlarının yarısından sorumlu tutulabilir. En sık uçan yüzde 10’luk kesim, havayolu kaynaklı küresel emisyonların yüzde 45’ini oluşturuyor.

Bu demektir ki, dünya nimetlerinin en büyük kesimine ulaşabilen küçük bir azınlık iklimdeki olumsuzlukların da en büyük müsebbibi sayılır diyebiliriz.
Bu dengesizliği gidermek için değil de kirliğin sebep olduğu olumsuzlukları aza indirebilmek için ‘kirleten bedelini ödesin’ mantığından hareketle global anlamda yasaklama ve cezalandırma yaptırımları gündeme getirilmiştir. Bunun sonucu olarak kirletenlere bazı cezalar uygulansa da sonuç hep aynı.

Özel jet sahipleri, ‘Bedelini öderim, kirletmeye de devam ederim’ diyerek bildiklerinden geri kalmıyor. Milyon dolarlık jetleriyle, en olmadık yerlere, kısa mesafelere zırt pırt uçan şımarık sosyetenin dünyayı kirletmede başı çektiğini söylemek yetmez. Onlara daha ağır ve etkili yaptırımlar koyup uçaklarının uçuş saatlerine sınırlamak belki de biraz olsun işe yarayacaktır.
Daha yaşanılır bir dünya dileğiyle.
musaalioglu@gmail.com

———————————————————

TALPA TASSA ve HAVA-İŞ’ten tepki
‘Mesleğimize itibar suikastı yapılıyor’

Adına sosyal medya dediğimiz dijital mecralarda gün geçmiyor ki, asılsız, yalan, uydurma, asparagas, balon ve çarpıtılmış dedikodular yer almasın.
Haber demiyorum. Çünkü, yazılanların haber olması için 5 N (Ne, nerede, nasıl, niçin, ne zaman) sorusunun ve 1 K (kim) sorularına cevap verilmesinin kesin kural olduğunu hatırlatmalıyım. Havacılıkta uçucu dediğimiz, kokpit ve kabin görevlilerin bireysel kabahatini bu meslekte namusuyla ve onuruyla görev yapan tüm havacılara mal eden bu uydurukçu takımına yazıklar olsun.

Haber desen, haber değil. Haberci mi desen hiçbir alakası yok. Bireysel bir durumu, hatayı veya suçu havacılık sektörünü zan altında bırakarak veren bu kötü niyetlilere karşı, Türkiye Havayolu Pilotları Derneği (TALPA), Türkiye Kabin Memurları Derneği (TASSA) ve Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (HAVA-İŞ) birer bildiri yayınlayarak, dedikoduları ‘haber’ gibi sunanları şiddetle kınadılar.

TALPA’nın açıklaması şöyle:
“Son günlerde bazı basın organlarında çıkan haberlerde, havacılık çalışanlarımızın mesleki onurunu zedeleyen ve etik ilkelerle bağdaşmayan genellemelere yer verildiği görülmektedir. Bireysel bir davaya konu olduğu anlaşılan iddiaların, tüm kokpit ve kabin ekiplerine mal edilerek kamuoyuna sunulması; çalışanlarımızı haksız ithamların hedefi haline getirmiştir.

Oysa ki kokpit ve kabin ekiplerinin en temel görevi, her uçuşu en yüksek emniyet standartları içerisinde tamamlamak, yolcularımızı güvenle sevdiklerine ulaştırmaktır. Yüksek disiplin, ağır sorumluluk ve özveri gerektiren bu meslek gruplarını, kişisel hayatlara ilişkin magazinsel içeriklerle gölgelemek; yalnızca çalışanlarımızın itibarına değil, kamuoyunun havacılığa duyduğu güvene de zarar vermektedir. Gerçeklerin yargı yoluyla ortaya çıkması beklenmeden, tüm bir meslek grubunu zan altında bırakacak yayınlar yapılması; sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gereken basın organları açısından da kaygı vericidir. Mesleğimizin itibarını hedef alan, etik dışı ve sorumsuzca yapılan bu tür yayınları en güçlü şekilde kınıyoruz.”

Türkiye Kabin Memurları Derneği’nin (TASSA) açıklaması ise şu şekilde:
“Son günlerde basında yer alan bazı haberlerde, uçucu ekiplerimizle ilgili asılsız genellemeler yapılmakta ve meslek onurumuz hedef alınmaktadır. Bu yaklaşımı üzüntüyle karşılıyoruz.
Bizler, her gün binlerce yolcunun güvenliğini ve konforunu emanet aldığı; uçuş güvenliğini, disiplinini ve hizmet kalitesini en yüksek standartlarda yerine getiren profesyonel kabin ve kokpit ekipleriyiz. Kişisel olaylar veya bireysel davalar, tüm ekip arkadaşlarımızı zan altında bırakacak şekilde manşetlere taşınmamalıdır.

Medyada çıkan, kabin ve kokpit ekiplerinin itibarını zedeleyici nitelikteki her türlü yayın ve paylaşım hukuk birimimiz tarafından yakından takip edilmekte ve gerekli tüm yasal süreçler kararlılıkla işletilmektedir.
Unutulmamalıdır ki bizler, ülkemizi göklerde temsil eden birer elçiyiz. Yıllardır fedakârca yerine getirdiğimiz görevimizi karalamaya yönelik her türlü çabayı reddediyor, mesleğimizin itibarını ve onurunu korumak için kararlılıkla mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.”

Türkiye Sivil Havacılık Sendikası’nın (HAVA-İŞ) açıklaması ise şöyle:
“Çalışma koşullarındaki zorluklarımız ve mesleki problemlerimiz konusunda haber yapmaktan imtina eden basın yayın organlarının böyle bir konuda binlerce paylaşım yapması itibar suikastinin en büyük delilidir.
Bu tür haberlerin, “gerçeklerin yargı yoluyla ortaya çıkmasını beklemeden”, tüm çalışanlarımızı zan altında bırakacak şekilde yayınlanmasını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.”

Son söz olarak derim ki, suç bireysel olup, tüm uçuculara da mal edilemez.
Üzerinden 5 yıl geçmiş bir dedikoduyu ‘haber’ diye verirken bu mesleklere emek verenlerin ana babalarını, eş ve çocuklarını düşünmediniz mi? Yazık!..

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir