featured

GENÇ HAVACILAR HUZURSUZ

 

Değerli okurlarım,

Ayrı düştüğümüz birkaç hafta boyunca emek yoğun günlerde yorulduk. Önce mükemmel bir ekip çalışması ile çatısı altında emek verdiğimiz üniversiteye Sivil Havacılık Otoritesinin Lisanslarını kazandırdık. Pek çok genç havacımızın hayalini süsleyen bu yetkilerin önemine gönülden inanıyoruz. Sonra yaz döneminde geleceğe dönük hazırlıklarımızı tamamladık.

Diğer taraftan yaptıklarımızı görmeye ve tartışıp fikir almaya gelenler sayıca arttı. Ülkemizden olduğu kadar yurt dışından da yeni nesil öğretim metotlarının uygulanabildiği simülatör, laboratuvar ve atölye kurgularımız ilgi çekiyor. Endüstri 4.0’ın gerektirdiği temel hususlarda öğrenmede kolaylık sağlıyor ve genç havacıların gerek duyduğu kişiselleştirilmiş öğrenmeye olanak tanıyor.

Bu hafta elinizi vicdanınıza koyarak okumanızı isteyeceğim yazımızı. Çünkü zihinlerimizi boş eleştirilerle karalayanlara kara çalmadan karanlıktan medet ummamaları gerektiğini anlatmaya çalışacağım.

Haydi siz de satırlarımı okuyup, sade gerçeği düşünün ve vicdanınızı dinleyin.

Ülkemizde ve dünyada sosyo-kültürel bir dönüşüm yaşanıyor. Tarih boyunca belli aşamalarda da benzer büyük değişimler ve sosyo-kültürel dönüşümler yaşanmıştır. Ancak hiçbirinin ölçeği bu kadar büyük olmamıştı. Hiçbir tarihsel dönemde sıradan insanların yaşamları bu denli değişmek zorunda kalmadı.

Büyük dönüşümler yeni koşullara uyum sağlamayı gerektirir. Eski nesil düşünceleri deneyim ambalajıyla pazarlayamadığımız dönemlerdir onlar.

Büyük dönüşümler belirsizlikleri de beraberinde getirir. Belirsizlikleri ortadan kaldırmak için sağlam politikalar üretmek gerekir. Devletler kadar işletmeler de üniversiteler de yeni politikaların üretilmesinde sorumluluk sahibidir.

Bugün ve dün havacılığa adım atmış olan gençlerimizin zihnini bulandıran bazı konular var. Onlara mercek tutacağım. Çünkü kakafonik sesler onları olumsuz etkiliyor. Genç havacıların içinden huzursuzluk ırmakları akıyor. Bunları besleyen bazı kaynaklar da derelerin taşmasına neden oluyor.

HUZURSUZLUK DERESİNİ BESLEYEN KÖY ÇEŞMELERİ

Genç havacıların huzursuzluk deresini besleyen bir numaralı su kaynağı ülke genelinde üniversitelerin havacılıktaki öneminin ve gereğinin anlaşılamaması. Bunun başlıca sebebi, üniversitelerde ne olup bittiğinden bihaber birilerinin köşe başlarını tutmuş olmasıdır. Deremizin kaynağında bu gerçek fışkırmaktadır.

Değerli okurlarım, üniversitelerde öğrenilen bilimsel anlayışın temelinde “eleştirel düşünce” vardır. Bunun kaynağı “şüphecilik”tir. Havacılık bölümlerinde mühendislik dalları ile ortak verilen derslerde bu temel anlayış beslenir. Eleştirel düşünen biri rasyoneldir, şüphecidir, tarafsızdır, gerçek kanıtları görüp değerlendirir ve dahası analitik düşünür, karar almada metot kullanır. Soruyorum şimdi:

Havacılıkta emniyeti, kaliteyi, güvenliği ve operasyonu yönetmek için gerekli olan eleştirel düşünce değildir de nedir?

Fakat değerli okurlarım, üniversitelerdeki çabaların farkında olmayan bir güruhun sesi haddini aşma seviyesinde çıkmaya başladı. Kendilerine bilgi verelim.

Gerçeklerin masalının yaşandığı köyümüzde bir köşe başında artezyen çeşme var. Orada dikilen bir sözde duayen havacı, üniversitelerde çok gereksiz dersler verildiğini söylemiş. Üniversitelerde hiç gereği olmayan derslerle öğrencilere vakit kaybettirildiğini düşünüyor. Yani diyor ki soru bankası ezberleyerek başarılı olunup geçilen sınavlara teorik eğitim adı verilir ve bu yeterlidir. Yahut zannediyor ki lisans mezunu yeni yetme mühendislerin saat sayarak yarım yamalak verdiği dersler; pilot, uçak teknisyeni, kabin görevlisi, uçuş harekât uzmanı (dispeçer), vb yetiştirmek için yeterlidir.

Sevgili okurlarım, üniversitede verilen derslerin her birinin bir tasarımı, öğretme planı, hedefi, anlamı, kazanımı vardır. Bu sadece ulusal değil aynı zamanda uluslararası üst kurumlarca da denetlenir. Bologna Protokollerinin gereği olarak, AB’deki üniversitelerde karşılığı olan her bir ders o ülkelerdeki muadillerine benzer içerikte ve değerde hazırlanır. Üstelik pilotajın temel teknik kursları ders olarak planlanırken PART-FCL, Bakım Teknisyenlerininkiler PART-66, Kabin memurlarınınki PART-CC, Hava Trafik Kontrolörlerininki SHT-ATCO (EUROCONTROL) ve diğerleri de bunların benzeri gereklilikleri ayrıca kapsarlar. Uluslararası yetkili kurumlar özenle hazırlanıp hem YÖK hem de SHGM denetimiyle onaylı bu programları ilave denetlemeler yaparak akredite ederler. Çeşme başındaki bilmez bunları ama yanlış tonda söylediği türküyü tüm köy duyar.

Köyümüzün diğer ucunda daha gürültülü akan bir çeşme daha var. Onun yanında duran bir diğeri dilsiz olduğu için türkü söyleyemiyor ama üniversitelerdeki hocaların sektörü hiç bilmediğini zannediyor. Hocaların havacı olmadığını hatta asla olamayacaklarını düşünüyor. Ben bunlardan birinin “sizin ömrünüz kütüphane, ofis ve derslik arasında geçtiği için…” dediğine dâhi şahit oldum. Üzülmedim. Öğretmenlik sadece derslikte değil. Anlatmamız gerek.

Üniversitelerde görev yapan havacı akademisyenlerimizden, eğitimcilerimizden o kadar çok sayıda arkadaşımız dünya çapında önemli yayınlara imza attılar, öyle önemli araştırmalar yaptılar, o kadar büyük projelere imza attılar ki! Bunlardan haberi olmayan bir güruh, oturduğu yerden ahkam kesmeye devam ediyor. Oysa anlasa bu işbirliklerinin ve araştırmaların faydasını, belki kendi kurumu da bir çırpıda on yıl ilerleyecek. Ülkemizde her bir havacılık işletmesi sadece kendi ihtiyaçlarına yönelik her yıl 10 konuda araştırma istese dahi karşılık gelir. Fakat maalesef pek çok işletmemiz, bünyelerinde yapılacak bir bilimsel araştırmanın tam olarak neye yarayabileceğini kestiremiyor.

Şimdi değerli okurlarım, elinizi vicdanınızda ise zahmet edip bakın hangi hocamız neler yapmış. Açın eğitim kurumlarının sayfalarını ve birkaç tık ile merakınızı giderecek tüm sonuçlara ulaşın.

Köyümüzde diğer yamaçta tek top ağacın ardındaki su birikintisinde çamurda yuvarlanan bir de köyün delisi var.  Onun derdi ise başka. O mezunlarımızı bataklığa çekmeye çalışıyor. Bırakın üniversiteyi, herhangi bir havacılık eğitim kurumundan dahi mezun olmak ona göre gereksiz. Hısım, akraba, candaş, yandaş, yoldaş, hemşeri daha iyi yapar aynı işi iki ay içinde öğrenince.

Türkü söyleyeni üniversitelerimizdeki eğitimleri görmeye davet ediyorum. Dilsizi de beraberinde getirsin. Çamurda yuvarlanana iki çift sözümüz var:

Gerçekten önemli bir oranda öğrencimizi aileleri dişinden, tırnağından artırıp üniversiteye gönderiyor, bunların bir kısmı oto yıkamacı, motor kurye, garson, otopark görevlisi, vb işlerde çalışarak eğitim ve diploma/lisans alıyor. Utanın! Arlanın!

Mücadele gerek. Mesleğinde bir noktaya gelmiş her bir havacıyı hak etmeden işe alınanların başına dert olmaya davet ediyorum. Zaten öyle olduğuna tanık olduğum durumlar var. Önemli bir havayolu işletmemizde kontrol uçuşlarında kimsenin gözünün yaşına bakılmadığını biliyorum örneğin. Her bir işletmede böyle olmalı.

YÖK İLE SHGM ŞARTLARI ARASINDAKİ DENGE NOKTASINDA

Sevgili okurlarım,

Yukarıda akademisyenlerin umut veren çabalarından söz ettim. Havacılık öğrenen öğrencilere çeşitli üniversitelerde mühendislik yönleri güçlensin diye laboratuvarlarda, atölyelerde, Teknoloji Transfer Ofislerinde ve Projelerde çeşitli görevler veriliyor. Proje ile öğrenme en karmaşık ama en etkili öğrenme tekniklerinden biridir. Bundan yararlanılıyor. Bir maket uçak bile yapsanız uçağı daha iyi tanırsınız. Böyle düşünün. Ayrıca bilişim yönü ağırlık kazandı bu çalışmaların. Çünkü örneğin atölyelerde üretilen DRONE’ların deneysel uçuşlarında problemler mekanik ya da elektronik tarafta değil, yazılım tarafında birikiyor.

Sözlerimden üniversitelerimizde her şeyin mükemmel işlediği anlaşılmasın. Olması gerekenlerin olduğu yer üniversite. Üniversitenin kalitesi ve öğretim beceri düzeyi ne olursa olsun, sıradan bir kurs yerinden çok daha fazlasını verebiliyor. Bir yanda kurs gereklilikleri farklı disiplinlerden hocaların uzmanlığıyla yerine getirilirken diğer yanda havacılık kültürünü besleyen dersler, sertifikalı kurslar, etkinlikler, söyleşiler, geziler, projeler üretiliyor.

Tüm mesele SHGM gereklilikleri ile YÖK gereklilikleri arasında denge noktasını belirleyebilmekte.

Bu denge sağlandıktan sonra programlar yürüyor. Unutmayınız ki Üniversiteleri nadiren havacılık geçmişi olan kişiler yönetir, o yüzden üst yönetime havacılığın gereklerini anlatmak ve uygun kararları aldırmak bazen çok güç olabiliyor.

Fakat eğitimcilerimiz hak ettikleri ücretleri alamıyor üniversitelerde. Bu nedenle bir kısmı daha huzursuz olsa da çok daha iyi kazandığı için sektöre geçiş yapıyor. Bir başka kesim de yurtdışındaki üniversitelerde çalışmaya başladı. Bu hızlanırsa çok kan kaybederiz.

GELECEĞİN HAVACILIĞINA DAİR İPUÇLARI

Değerli havacılar,

Öncelikle hepimiz geleceğin hava araçlarının teknik olanaklarına ve kabiliyetlerine kafa yormak ve gençleri buna hazır etmek zorundayız. Bunu yanında geleceğin havalimanları, geleceğin hava trafik sistemi, yolcu veya yük için geleceğin seyahat koşulları nasıl olacak diye düşünmemiz gerekiyor.

Geleceğin teknolojilerinin büyük resminde nesnelerin interneti, büyük veri ve analitik, yapay zekâ, bulut bilişim ve kablolu & kablosuz iletişim altyapısı yetkinlikleri görüyoruz.

İşte üniversiteler tam olarak bu konularda geleceğin havacılarına ilave öğrenim katkısı sağlayacak. Çünkü Endüstri 4.0 teknolojilerine yönelik eğitimler giderek daha fazla veriliyor. Başta Bilgisayar ve Bilişim Mühendislikleri olmak üzere, mekatronik, elektrik ve elektronik, endüstri mühendislikleri havacılık programlarımıza destek veriyorlar.

Bunun yanında çeşitli fonların desteğinde geliştirilen projelerde farklı bilim alanlarından uzman eğitimciler, sahadan teknik uzmanlar ile öğrenciler bir araya gelerek hem bireysel hem de örgütsel öğrenmeye katkı sağlıyorlar. Havacılık fuarlarına gidenler biliyor. Hepimiz gidelim. Liseli ve üniversiteli öğrencilerimizin bu türde çalışmalarla elde ettikleri başarılara tanık olmak fuarlarda mümkün, kolay, anlamlı.

Vurgulamak gereken bir diğer konu da “yeterlilik temelli öğrenim”in, sadece eğitimin kişiselleştirilmesi için gerekli koşulların sağlandığı ve eğitimde yeni modellerin hayata geçirildiği üniversitelerde mümkün olabileceğidir. Eğitim 5.0 adıyla geleceğin toplumuna yönelik vizyon geliştirebilmiş olan üniversitelerde eğitim kişiselleşiyor, öğrenciye seçme özgürlüğü tanınıyor ve istedikleri dersi, istedikleri şekilde alması ve gelişimine kendi istediği biçimde yön vermesine olanak tanıyor.

Yani diyeceğim o ki gelecek beklenenden çabuk geliyor ve bugün sıradan eğitim kurumlarının sadece sivil havacılık mevzuatına dayalı olarak verdikleri öğretim yarın yeterli olmayacak. Yani, köyün delisinin çamurlu su birikintisi yakın gelecekte kuruyacak, köşe başındaki çeşmenin önünde dikilenin de dilsizin de çeşmesi kuruyacak. Değişim başladı. Anlayan kazanacak. Anlamayan son birkaç türküsünü okuyacak.

ORADA BİR KÖY VAR UZAKTA

Değerli okurlarım,

Genç havacılar huzursuz diye başladık söze. Bunun sebebi büyük değişimi anlayıp tavır belirlemesi beklenen eğitim kurumlarının âtıl duruşudur.

Genel anlamda üniversitenin havacılıkta rolünün, yeteneğinin ve etkisinin anlaşılamıyor olması köyün delilerine bugün bayram yaptırıyor, yarın kara yazmalar bağlatacak.

Sevgili okurlarım,

Üretim ilişkilerinin değiştiği her dönem sonrasında bir önceki döneme ait görüşler, düşünceler, kültür ve toplumsal yapı değişir. Şimdi belki tarihteki en büyük değişim geliyor. Üniversiteler dışında bu değişimi karşılayabilecek bir eğitim kurumu yok. Anlamak, düşünmek ve yeni fikirler, çözümler üretmek gerek.

Dr.Cengiz Mesut BÜKEÇ,

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 2 sene önce

    Öncelikle, yazılarınız ve değerlendirmeleriniz biz havacilarada bilgi veriyor ve tabiki üniversiteden yeni gelen havacilarada mükemmel sonuçlar veriyor.Teşekkür ediyorum. Saygılar

    Cevapla
  2. 2 sene önce

    Çeşme başından bakıyorum, yerler çamur yuvarlanamam, bağırıp yardım isteyeyim diyorum sesim çıkmıyor. Umudumu kaybetmeye başlarken bir grup genç yakalıyor köyün uzaklarından, el ele türkü söylüyorlar ama bizim bildiklerimizden değil. Genç havacılar bunlar oksa gerek dimdik kararlı görünüyorlar çamurda yuvarlanmadan onu kurutmaya…

    Cevapla
  3. 2 sene önce

    Üniversitemize geldiğinizden bu yana havacılık bölümlerinin çehresini değiştirdiniz. Inanılmaz bir efor ve çaba ile bölümü turkuyenin en iyi havacılık bölümünü cevirdiniz ama velakin size bu yapılanları hazmedemiyoruz. Sure gelen huzursuzluğu seziyorduk fakat bu noktaya kadar gelicegini tahmin etmiyorduk. Umarım üniversitesi yönetimi en yakın zamanda bu hatadan döner ve sizi tekrar bize kazandırır.

    Cevapla
  4. 2 sene önce

    Ellerinize sağlık Hocam,

    Cevapla