featured

Bir zamanlar THY!.

Haftalık yazılarımı yazdıktan sonra yazımın reytingini ölçtüğümde, THY konu edilerek yazdığım yazıların daha çok ilgi çektiğini ve çok okunduğunu gözlemledim. Bu gerçeğin nedenlerini incelediğimde ise, THY başlıklı yazıların THY personeli ile birlikte, sektörde çalışan havacılığa THY ile başlamış ve şimdi değişik nedenlerle ayrılarak, sektörün diğer şirketlerinde çalışma hayatlarına devam eden kişilerce de ilgiyle izlendiğini gözlemledim. İlerleyen zamanlar içinde sizlere THY ile anılarımı, yaşanan güzel ve komik olayları yazmaya, gündemde yazma gereği duyacağım çok önemli konular olmadıkça devam edeceğim. Ve şimdi THY kadrolarını işgal eden yöneticilerin bu bilmedikleri gerçekleri okuyarak geçmişten günümüze geçen süreci iyi anlayıp, bundan sonraki gelişmelerini “Geçmişini bilmeyen geleceğini yönlendiremez “ deyişi paralelinde planlamalarını dilerim.
Sitemizde yayınlanan haberleri okurken, bazen o haberlerin içinde kendimi buluyor ve adeta o haberin içinde geçen olayları ben de yaşıyorum. Özellikle THY ile ilgili haberleri ve personele uygulanan yaptırımları, okuyucular içinde en iyi anlayanlardan olduğumu sanıyorum.
THY’nin bu gününe ve dününe baktığımda, o kadar farklı uygulamalar görüyorum ki, bunlar hakkında burada yazılan kısıtlı yazılarla, gerçekleri yeni nesile aktarmak gerçekten çok zor.
Geçen hafta, THY’nin kabin ekibinden birinin ulaştırdığını sandığım bir ileti ile karşılaştım. Haber servisimiz bunu aceleyle haber yaparak okuyucularına “THY’de işkence gibi uygulama” başlığı ile verdi. Eski bir THY’li olduğumdan, haberi bir solukta okudum ve elimde olmayarak, eski günler, ekip yatılarında yaşananlar aklımdan bir film şeridi gibi geldi geçti ve şimdi o günkü uygulamaları bilmeyenlerle, bugünü tartışmak istedim.
Ben THY’deki dönemleri, Cem Kozlu öncesi-Cem Kozlu dönemi ve tabii ki günümüz olarak 3’e ayırıyorum. Çünkü THY tarihinde bu üç dönem, bize çok şey anlatır.
Önce, Cem Kozlu dönemi öncesine dönelim ve o zamanki THY yönetimine şöyle bir bakalım. O zamanlar, THY üst yönetimi genelde askeri kökenli kaptan pilotlardan oluşurdu. Genel müdür, genel müdür yardımcılıkları da hep kaptanlardan oluşurdu. Öyle ki, Teknik gibi bir birimin başında bile kaptan pilotların olduğu zamanlar olmuştur. ( Pilot kökenli yöneticiler içersinde çok değerli kişilerin olduğunu da vurgulamadan geçmek haksızlık olur)
Üst yönetimin altında yer alan başkanlıklardaki manzara da aynıydı. Bu gün olmaz diyebileceğiniz,halklarla ilişkiler, yer işletme ve kabin hizmetleri yönetimi başkanlıklarında bile pilotlar görev alırdı.
Bu yapılanma kendini THY’nin Yönetim Kurulu üyeliklerinde de duyumsatır hem genel müdür hem de bazı yardımcıları yönetim kurullarında da yer alırdı. Asker kökenli kaptan pilotlar arasında da Hava Kuvvetlerindeki hiyerarşik düzen gibi alt, üst farkı yaratılır, rütbeliler her zaman en üstte tutulurdu. Bu şoven yapı o kadar ileri gitmişti ki, Kara Kuvvetleri Komutanlığından gelen pilotlar, Hava Kuvvetlerinden gelenlerce dışlanmaya çalışılırdı.
THY Teknikte de bu durum, farklı değildi. Üst yönetimin ve başkanlıkların asker kökenli emekli bakım subayları tarafından yönetildiği zamanlar olmuştur. Bu yapılanma kendini alt düzeyde de belli ederdi; o zamanki teknisyenlerin de çoğu emekli asker kökenliydi.
Kısacası, bu Hava kuvvetleri-THY ilişkisi çok uzun süreler sürdü. 
Bu dönem Teknikte yavaş, yavaş, yeni alınan sivil kökenli teknisyen yapısıyla biterken, uçuş işletmede hala devam ediyordu. Tabii, günümüzde bu tür bir ayırımın olduğunu sanmıyorum. Varsa da çok saçma ve ilkel bulurum.
Cem Kozlu, THY’de yönetime geldiğinde, her şey değişti. Bu değişim kolay olmadı “Eski köye yeni adet” getiremezsin diye eleştirilen Kozlu, THY’yi yavaş, yavaş sivilleştiren en büyük hamleleri başlatmış ve daha sonra THY Yönetim Kurulu Başkanlığına gelen Erman Yerdelen, bu atılımları kararlılıkla sürdürmüştür.
THY Tekniğin başına tabandan gelen bir mühendis olan Yusuf Bolayırlı’yı getiren Kozlu, bunun gibi birçok konumdaki asker kökenli Kaptanları, kendi asil olarak yapmaları gereken uçuş görevlerine yollayarak, üst yönetimden uzak tutmaya başlamış sonra yerine gelen Erman Yerdelen bu hamlelere devam etmiştir.
Şimdi sizler, neden bunları anlatıyorum diye düşünmeye başlamadan, konuma girmek istiyorum; Eskiden Ticari Genel Müdür Yardımcılığı, Ucuş İşletme Yardımcılığı, Genel Müdürlük gibi görevler, kaptanların hâkim olduğu statüler olduğundan, yurt dışı ve yurt içi uçuş görevleri, kalış süreleri, yatılardaki otel seçimi, harcırahlar gibi önemli konularda tek yetkili, o makamlarda yönetici olarak bulunan kaptanların olduğunu yukarda anlatmıştım.
Ve dolayısıyla o görevlere zaman, zaman kendileri de gittiğinden, otel seçimlerinde ve yemek faturalarında kesinlikle tasarruf söz konusu bile olamaz hatta istenilen şehrinin istenilen otelini ayarlayamayan satış müdürü, kesinlikle görevden alınır ve yerine kendi sözlerinden çıkmayacak yöneticiler yine aynı yönetici kaptanlar tarafından atanırdı.
Yatı görevlerinde, otellerdeki mini barlar dâhil her türlü yemek, içmek tamamen THY’ye fatura edilirdi. Bu savurgan uygulama; THY Yönetim Kurulu Başkanı Erman Yerdelen ve o zamanki Genel Müdür Tezcan Yaramancı zamanında kaldırılarak, karşılığında harcırahlar kondu, otel+kahvaltı dışındaki harcamalar şirket tarafından karşılanmamaya başlandı. 
Yukarıda başlığını verdiğim konudan şikâyet eden kişi, sanırım o günlerdeki THY ile bu günlerdeki THY’yi bir birine karıştırmış olsa gerek diye düşündüm. THY gayet doğaldır ki üniformalı olup, kendini temsil eden ekiplerini kötü otellerde yatıramaz ve şimdiye kadarda yatırmadı. Fakat o iletiyi yollayan arkadaşın bu konuyu irdelerken, Otelin Alış veriş merkezine yakın olması gibi  bir eleştiri ile olaya yaklaşmasını, çok anlamsız bulduğumu buradan ifade etmek isterim.
Bu yaklaşımı işkence ismiyle yorumlayarak başlık atan haber merkezimizdeki arkadaşımızı da, konuyu anlatarak kınadım ve işin aslını incelemeden yorum yapmaması gerektiği hususunda uyardım.
Bu arada, THY’nin tasarruf seçeneklerini kullanırken, aynı duyarlılığı diğer gider kalemlerinde de göstermesi gerekir. THY ekip giderlerini düşüreceğim diye çalışırken, birilerinin, bir uçak dolusu menfaatleşeceği kişileri otel, yol, yemek gibi giderlerini karşılayacak savurganlıkta da olmaması gerekir. Tasarruf kendini şirketin her uygulamasında göstermelidir.
İyi haftalar.
NOT/ Sayın Yusuf Bolayırlı Genel Müdür Yılmaz Oral zamanında Genel müdür teknik yardımcılığı görevine getirilmiştir.Bu yanlışımdan ötürü özür dilerim 19 kasım 2007  saat 13.00 de bu notu ilave etmek durumunda kaldım.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir