ABD, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması nedeniyle, Ankara’nın F-35 savaş uçağı programına katılımına karşı tavrını sürdürdü. Trump yönetimi, Türkiye’nin 2017 yılında S-400 alımı sonrası programdan çıkarılması kararını ve olası güvenlik risklerini Kongre’ye yeniden bildirdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey yasama yetkilisi Paul D. Guaglianone, Kongre’ye yazdığı mektupta, Türkiye’nin Rus savunma teçhizatının F-35 teknolojisini Moskova’ya karşı savunmasız bırakabileceğini ve NATO’nun hava savunmasını zayıflatabileceğini vurguladı. Guaglianone, 7 Ağustos’ta 40 Demokrat milletvekili tarafından yapılan yaptırım çağrısına yanıt olarak, ABD’nin CAATSA yasası ve savunma politikalarına bağlılığını koruduğunu belirtti.
F-35 Programında Türkiye’nin Rolü ve Sonuçları
Türkiye, 2019 yılında F-35 konsorsiyumundan çıkarılarak, hem alıcı hem de üretici rolünü kaybetti. Ankara, 100’den fazla uçak almayı ve önemli bileşen üretmeyi planlıyordu. Bu durum, tedarik zincirlerinde aksamalara ve program maliyetlerinde artışa yol açtı.
2020’de Türkiye’nin savunma sanayiine bazı yaptırımlar uygulanmış, ancak Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Jim Risch, S-400 sistemleri elden çıkarılmadığı sürece F-35 satışına karşı çıkılacağını ifade etti.
ABD-Türkiye İlişkilerinde Gerginlikler
F-35 anlaşmazlığı, Trump yönetiminin NATO müttefiki Türkiye ile bağlarını güçlendirme çabalarına rağmen, ABD-Türkiye ilişkilerinde temel bir sorun olarak öne çıkıyor. Diğer gerginlik noktaları arasında Suriye’de ABD’nin Kürt gruplarıyla iş birliği de yer alıyor.
Türkiye’nin F-35 programından dışlanması, uzun süredir süren savunma iş birliğinde önemli bir değişiklik anlamına gelirken, Ankara’nın daha bağımsız dış politikası ile NATO taahhütleri arasındaki çatışmayı gözler önüne seriyor.