Savunma sanayi sektöründe her geçen gün önemli aşamalar kaydediyoruz. Özellikle BAYKAR’ın, ASELSAN’ın, ROKETSAN’ın ve Türk Havacılık ve Uzay Sanayii TUSAŞ’ın platformları göğsümüzü kabartıyor.
BAYKAR artık dünya çapında önemli noktalara ulaştı. KIZILELMA ve TB-3 üzerinde yoğunlaşsalar da farklı pazarlara da göz diktiler. Bayrağımız için, ülkümüz için ter döküyorlar.
BAYKAR bizi küresel arenada güzel yerler getirdi. Adımızı dünyaya duyurdu. BAYKAR’ın açtığı kapıda ise şimdi sıra TUSAŞ’ta.
Değerli okurlarım, her zaman söylerim savunma sanayindeki projeler birbirlerini besler ve yükseltir. Havalimanları da böyledir. Her geçen gün gelişir. Bu tarz büyük projeleri bir anda inşa edemezsiniz. Deneye deneye olur bu işler. Bir platform diğer platforma güç katar. Ama savunma sanayinde gizlilik vardır. Sen başka bir projenin çok ileride olduğunu düşünürsün ama diğer bir projen farklı noktalara gelmiş olabilir. HÜRJET’in KAAN’ı ortaya çıkarması bu örnek gösterilebilir.
HÜRJET, KAAN’ı bu ikisi ANKA-3’ü, Bayraktar TB-2, TB-3’ü ve AKINCI’yı hatta KIZILELMA üzerindeki çalışmalarda bile etkili olur. Neden mi? Dünyanın en kapasiteli mühendisleri bizde ve bir proje üzerinde çalışırken diğer platformlar için de kafa yoruyorlar. Hem kendilerini çok hızlı geliştiriyorlar hem de platformlarını. Bazen hiç uyumadan çalışıyorlar. Evleri artık şirketlerinin tesisleri olmuş kişiler bulunuyor.
Bazı dış ülkelerdeki fuarlara gittiğimde başarılı şirketlerin mühendislerinin hep Türkiye’den olduğuna şahit oluyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu mühendislerimizi ülkemize geri getirmek için uzun zamandır büyük mesai harcıyor.
Bir örnek vermek istersem TEI’nin başındaki Mahmut Akşit’i gösterebilirim. Boeing’teki üst düzey görevini bırakıp vatan sevgisiyle geri döndü. Hava araçlarımıza önemli motor desteği sağlıyor. Yerli ve milli araçlarımızın tümünü çok yakında yerli motorla uçuracak.
Aslında çok önemli değerlerimiz var. Almanya’daki hava taksi oluşumunun da mühendisleri Türk.
Şu an savunma sanayimizin gündeminde KAAN, HÜRJET, HÜRKUŞ, GÖKBEY, AKINCI, TB-3 ve KIZILELMA var. Bu platformların başka yeni platformlara da yol açacağı aşikar. 2030’dan sonra savunma sanayinde çok daha iyi yerlerde olacağımızı söyleyeyim.
Çünkü bu modellerin hepsi birbiriyle destekli bir şekilde uçuş yapabilecek şekilde tasarlanıyor.
KAAN’a, HÜRJET’e, HÜRKUŞ’a, ANKA’ya, AKSUNGUR’a ATAK’a GÖKBEY’e, TB-3’e, AKINCI’ya KIZILELMA’ya yapılan füzelerimiz de çok çeşitli ve rakiplerinin fazla önünde olarak üretildiğini görüyoruz.
