Uçakların En Klastrofobik Bölümleri Neresi?
Klostrofobi, genel anlamıyla küçük bir alana ya da odaya girmenin veya kaçmanın korkusu olarak bilinir. Bu hastalık birçok durum veya uyaranlar tarafından tetiklenebilir. Asansörler, penceresiz odalar ve hatta dar boğaz kazak giyenlerde bile bu durum görülebilir. Genellikle anksiyete bozukluğu olarak sınıflandırılan bu hastalık, sonunda panik atak hastalığı ile sonuçlanır. Yapılan araştırmalar, dünyadaki insan nüfusunun yüzde 2 ila 5’inin şiddetli klostrofobiden etkilendiğini söylüyor. Peki bu durum uçaklarda nasıl görülür? Uçakların içi klostrofobik alanlar mıdır? Bu tarz korkuları olanlar uçak yolculuklarında neler yapmalı?
Klostrofobi ile uçmanız gerekiyorsa, seyahatiniz hakkında endişeli olabilirsiniz. Ancak klostrofobi ile uçmak bir felaket olmak zorunda değildir. Seyahatinizi dikkatlice planlamak fobinizi kontrol altında tutmanıza yardımcı olabilir.
Peki neler yapmalısınız?
Seyahatte klastrofobi havalimanında başlıyor. Havalimanında binilen asansör, dar bir geçiş alanı veya havalimanına giderken yer altından giden metrodaki durumlardan kaynaklanabilir. Ancak ben direkt sizi uçak içine odaklayacağım. Uçaktaki klostrofobik alanlarda neler yapmanız gerektiğini önereceğim.
Klastrofobi bilet aldığınızda başlar
Aslında klostrofobi ile mücadele, uçak koltuğu seçiminizle başlar. Özel bir jetle uçmuyorsanız, uçakta hapsolma kaçınılmazdır. Eğer geniş gövde uçaklarda seyahat ediyorsanız bir bölümün ilk sırasında bir koltuk rezervasyonu yapın. Önünüz açık ve ferah olsun. Acil çıkışları tercih etmeye çalışın. Dar gövdede uçuyorsanız genelde koridor koltuğu tercih etmeye çalışın. Uçağa erken gidin. Kapı açılır açılmaz uçağa ilk binip bu durumunuzu ekiplere bildirin. Kabin ekipleri size bu konuda yardımcı olacaktır. Son olarak ekstra ücret ödeyerek orta koltukta oturmamaya çalışın.
Göz bandı bulundurun ya da ekiplerden isteyin
Beyniniz klostrofobinizden sorumludur, bu nedenle semptomlarınızı hafifletmek için göz bandı kullanabilirsiniz. Bir panik balonunun yükselmeye başladığını hissettiğiniz anda gözlerinizi kapatın. Yumuşak bir göz bandı takmak da kendinizi rahat hissetmenize ve hatta uyuklamanıza yardımcı olabilir. Başka bir açık alanı gözünüzde canlandırın veya hayal edin. Hayal alanınızda daha rahat hale geldikçe, nefesiniz yavaşlamaya başlayacaktır. Evde bir terapistle çalışmak da klostrofobinizi görselleştirmeyi ve evcilleştirmeyi öğrenmenize yardımcı olabilir.
Rahatlayın ve dikkatinizi dağıtın
Uçak içinde fobilerinizi yenebileceğiniz birçok aktivite gerçekleştirebilirsiniz. İlk olarak uçakta yerinizi aldığınızda gömleğinizin düğmesini açın. Ayakkabılarınızı çıkarın. Yanınızda uçuş esnasında eğlenmek için getirdiğinizi kitap, ıpad veya herhangi bir aktiviteye odaklanın. Uçaktaki ikramları deneyin. Sizi mutlu edecek küçük yiyeceklerle kendinizi önemseyin. Yanınızda getirdiğiniz bilgisayarınızdan ya da havayolunun eğlence sisteminden en sevdiğiniz film tarzlarını izlemekte sizi korkularınızdan kurtaracaktır.
Alkol kullanmayın
Yolculuk öncesi uçuş korkusu, stres ve keyif gibi çeşitli sebeplerden alkol kullanılıyor. Ancak seyahatin kaliteli geçmesi önemli oranda alkolden uzak durmaya bağlı. Kabindeki kuru ve dönüşümlü hava vücutta dehidrasyonu artırıyor. Yani sıvı kaybımız artıyor. Bu sebeple dehidrasyonu daha da artıracak alkol almak yerine, uçakta belli aralıklarda su tüketmeniz gerekiyor. Öte yandan Wisconsin Üniversitesi Nöroloji Bölümü doktorları da durumunun ciddi olduğunu bilen hastaların uçuş öncesi doktorunuzla görüşmeden kendi başınıza ilaç almamanız gerektiğinin de üstünü çiziyorlar.
Uçaklarda en klastrofobik yerler neresidir?
Aslında bu durum hastanın seviyesine göre tüm uçağı kapsıyor. 10 bin metrede bir tüpün içinde olduğunu hisseden yolcuların baştan kaybettiklerini söyleyebiliriz. Ama özellikle uçaklardaki en klastrofobik alanların başında tuvaletler geliyor. Çünkü tuvaletler oldukça dar ve bu tarz hastaların en çok korktukları alanlar arasında yer alıyor. Bunun dışında orta koltukta oturmakta klastrofobik hastalıkların durumunu tetikliyor.