Değerli Okurlar,
Türkiye’de havacılık sektörü, istatistiklerde “uçuyor” gibi görünüyor olabilir ama işin özüne indiğinizde başka bir tabloyla karşılaşıyoruz. Evet gökyüzünde jetler süzülüyor, yatırımlar arşa çıkıyor, paralar havada uçuşuyor. Ama yerde, özellikle de teknik personel tarafında, sistem adeta yere çakılmış durumda. Çünkü altyapı hâlâ eksik, hâlâ tıkanık, hâlâ baskı altında.
En temel örneklerden biri: teknisyenlerin EASA Part-66 lisansı alma süreci. Bu lisans, Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı tarafından verilen uluslararası geçerliliği olan bir belge. Ancak Türkiye’de bu belgeye ulaşmak, teknik bir sınavı geçmekten çok daha fazlası. Çünkü karşınıza bir sınavdan çok organize bir engel sistemi çıkıyor. Görünmeyen eller devreye giriyor, duvarlar örülüyor. Kim bu eller? Kim bu duvarları inşa edenler?
Bir yanda sektörü yöneten büyük havacılık şirketleri; diğer yanda sessizliğiyle bu sistemin ortağı hâline gelen Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM). Evet, adı “sivil” ama tutumu fazlasıyla kayıtsız. EASA lisansı almak isteyen teknisyenler, kurumsal vesayetin ve dar çıkar hesaplarının arasında eziliyor. Bilgiyle, yetenekle, azimle ilerlemek isteyen insanlar sistemin dışına itiliyor, engelleniyor.
Rakamlarla cilalanmış başarı hikâyeleri anlatılırken sektörün teknik omurgası yavaş yavaş çöküyor. Lisanslı teknisyen yetiştirmek yerine sistemin dışına itilmiş nitelikli iş gücüyle karşı karşıyayız.
Sonuç mu? Türkiye’de havacılık gerçekten “uçuyor” ama içi boş bir kabuk gibi. Görüntü var, ses var, ama içeride sistem kilitlenmiş durumda. Ve bu kilidi açmaya niyeti olmayan, hatta kilidi daha da sağlamlaştıran bir yönetim anlayışı hâkim.
Eğitim Hakkı: Sözde Var, Fiiliyatta Yok
SHGM’nin kendi yayınladığı düzenlemelerde bile teknisyenlerin lisans alabilmesi için gerekli olan Part-66 modül sınavları ve pratik eğitim süreçlerinin nasıl işlemesi gerektiği gayet açık bir şekilde belirtilmiş. Ama gelin görün ki, uygulama başka bir dünyada: Eğitim izni yok, lisans almak yasak!
Büyük havacılık şirketlerinin çoğu, teknisyenlerine eğitim izni vermiyor. Hatta bazen Hat Bakım Başkanlıkları “Personelimiz EASA lisansı sınavına giremez” diye açıklama yapabiliyor. Bu uluslararası hukuk ve IATA standartlarına göre doğrudan bir kariyer engelleme, eğitim hakkının gaspıdır. Ama SHGM, bu durumu ya görmezden geliyor ya da çok önemli bir toplantıya yetişmeye çalışıyor, kim bilir?
EASA Lisansı Nedir, Neden Bu Kadar Korkuluyor?
EASA Part-66 lisansı, Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı’nın belirlediği, uçak bakım teknisyenlerinin uluslararası geçerliliğe sahip bir şekilde yetkilendirildiği bir sistemdir. Bu lisans, bir teknisyenin bakım işlemleri yapmakla kalmayıp, aynı zamanda “release to service” yani uçak bu işlem sonrası emniyetlidir imzasını atabilmesini sağlar. Bu imza, teknik sorumluluk, bilgi yeterliliği ve uluslararası saygınlık demektir. Türkiye’de ise, özellikle EASA lisansı sahiplerinin iş gücünde fark yaratması bazı yöneticileri tedirgin ediyor. Çünkü bu lisans barındırdığı bilgi ve yetkinin yanı sıra makama karşı bağımsız olma sonucunu getiriyor.
EASA Lisansı Engelleniyor mu?: Şirket İçi Talimatlar ve Fiili Yasaklar
Büyük havacılık şirketlerinin Hat Bakım Başkanlıkları, EASA lisansı almak isteyen teknisyenlere “izin verilmeyeceğini” bildiriyor. Yani, bir nevi “Senin EASA lisansına ihtiyacın yok, şunları şunları yap, yoluna bak.” EASA lisans sınavlarının yapılabileceği yetkili kuruluşlar (Part-147 onaylı okullar ve merkezler), şirketin yazılı onayı olmadan çalışanlarına kayıt yapmıyor. Yani eğitim hakkı neredeyse rüyada kalıyor.
Yurt Dışında 18 Yaşındaki Genç Lisans Alıyor, Bizimkiler Bekliyor
Almanya, Hollanda, Polonya gibi ülkelerde, 2 yıllık Part-147 onaylı teknik okuldan mezun olan birisi 20 yaşında EASA lisansına sahip oluyor. Bu kişi, Airbus A320 tipi uçakta “release to service” imzası atma yetkisini kazanabiliyor.
Peki Türkiye’de? Burada aynı eğitimi almış bir teknisyen, uçak üzerinde yüzlerce saat deneyimi olsa bile, SHGM’nin eğitim sınavı, kontenjan, şirket izni gibi konular ile mücadele etmek zorunda kalıyor. “Evet bizde de lisans almak mümkün. Ama bu biraz, yüksek lisans yapmayı düşünüp, bir yandan da kütüphane kapalı olduğu için okuyamayan öğrencinin hali gibi.”
Türk Teknisyenin Umudu: Arap Yarımadası ve Avrupa’ya Kaçış
Eğitim ve lisans alımında engellenen teknisyenlerin büyük kısmı, Körfez ülkelerine veya Avrupa’ya yöneliyor. Çünkü Emirates, Qatar Airways gibi şirketler EASA lisansına sahip Türk teknisyenlerini “VIP” muamelesiyle alıyor. Ne de olsa, tecrübeli, disiplinli ve bilgi seviyesi yüksek!
Gerçek durum ise şu: 2022-2024 arası SHGM kayıtlarına göre yurtdışına çıkan lisanslı teknisyen sayısı her yıl %20 arttı. Yani, Türkiye’de lisans almak için yıllarca bekleyen teknisyenler, daha az bürokrasi ve daha fazla değer buldukları için yurtdışına kaçıyorlar. Kültürel bir göç mü yoksa havacılık sektörü için yeni bir terim mi?
Peki Neden?
Çünkü sistem liyakati değil, itaati seviyor. Eğitim alan, soran ve sorgulayan bir teknisyen, sadece işini değil, sistemdeki çarpıklıkları da fark eder. Ve bu da bazı yöneticiler için tehlikelidir. Bu yüzden EASA lisansı almak isteyen teknisyene, “Sen git uçağın gövdesini sil, lisans falan alma” deniyor. Ah, ne de olsa işin içine fazla akıl girmesin, değil mi?
Gelecek Yabancıya, Kıymet Başkasına
Yerli teknisyenler lisans alamazken, yabancı bakım firmalarından gelen lisanslı teknisyenler VIP muamelesi görüyor. Bu anlayış Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirmekle kalmıyor, sektörü de sabote ediyor.
Buradan açıkça soruyorum:
- EASA lisansına giren teknisyen neden engelleniyor?
- Eğitim hakkı Anayasa ile güvence altındayken, bir havacılık şirketi nasıl olur da çalışanına “eğitim alamazsın” diyebiliyor?
“Uçak Düşmeden Kimse Uyanmayacak mı?”
Buradan yetkililere açıkça sesleniyorum: Lisans almayı engellemek sadece bireylerin değil, sektörün güvenliğini riske atmaktır. Yarın bir uçak teknik yetersizlik yüzünden arıza yaparsa bunun sorumlusu eğitim alamayan teknisyen değil ona engel koyan sistem olur.
Unutmayın: Havacılıkta hata, ölümle sonuçlanır. Engellenen eğitim, geciken bakım, susturulan teknisyen sadece bir kişiyi değil, bir uçağı düşürür.
Hepinize mutlu, sağlıklı ve başarılı bir hafta diliyorum…
Uted dinozorların yetkisini devam ettirme misyonuyla hareket ediyor. Haksızlığa uğrayan yetki alması geciktirilen genç b1lerin easa log book alma sorununa değinmiyor. E devletten istifa etmek 2 dakika sürüyor, istifa et!
Siz hangi dünyada neyin kafasını yaşıyorsunuz çok merak ediyorum.
En son ICAO denetimlerinde Sghm çuvallamış durumda en düşük puan aldığı alanlardan birisi de personel lisanslandırması iken kim neyin derdinde olacak regülasyonlarının çoğunu EASA dan derma çatma copy paste yapan klasik memuriyet zihniyetinden çıkamamış devlet kurumunun neyini öveceğiz ahbap dost ilişkileriyle birçok genç pilot adayını toprağa gönderen sözde uçuş okulu sahipleriyle kol kola gezen çalışanlarınızı mı övelim canı isteyince iş yapan bir teknisyen lisansını 1 senede anca yollayabilen çalışanlarınızı mı övelim Easa lisansı, parayı verenin Yunanistan ve Macaristan’da aldığı bir lisansmış lafa bak bu insanların çoğu yurt dışına kaçtı kaç senedir nasıl orada sorunsuz çalışmaya devam ediyor o vakit madem en süper siz easa lisansı ile bakımı da yasakla third country olarak bilinen kuruluşsun sen bu neyin cakası madem o kadar mükemmelsiniz versenize insanların hakkı olan lisansları kural çıkarır ülkede çalıştırmazsın olur biter kendi aranızda takılırsınız ama olmaz yemez tabi ki maçanız.
Tamam da easa tecrube yazısına engel olmanın açıklaması bu mu benim şirketten verili shgm sınavlarım tam almak istesem bana da verilmiyor bunun karar vericisi şirketler olamaz ki yetkilendirme şartlarını ona göre düzenlersin olur biter logbook vermemek hangi hak hukuk akla sığıyor senin bu mantığınla para verip uçuş okulundan pilot olanları da pilottan saymamak lazım yarın bir gün bu düşünce yapısıyla şirket istedi diye olmayacak islere mühür de vurursun seve seve sen.