Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayii, 2025 yılının ilk 6 ayında ihracat performansında dikkat çekici bir yükseliş sergiledi. Ocak–Haziran döneminde ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 artarak 3 milyar 603 milyon dolara ulaştı. Haziran ayında ise ihracat, yıllık bazda yüzde 10,4 artışla 623 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Son 12 aylık dönemde toplam ihracat ise 7 milyar 454 milyon dolar seviyesine çıkarak yüzde 23,1 oranında büyüdü. Bu başarı, Türkiye’nin sadece bölgesel değil, küresel savunma ve havacılık pazarındaki etkinliğini güçlendirdiğini ortaya koyuyor.
“BU SADECE BİR RAKAM DEĞİL, STRATEJİK BİR YÜKSELİŞ”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, elde edilen başarının istatistiksel bir veri olmaktan öte, vizyoner kalkınma politikalarının somut bir yansıması olduğunu vurgulayarak, Türkiye’nin savunma ekosisteminde yaşanan dönüşümü şu stratejilerle özetledi:
-
İhracatçı firma sayısının artırılması
-
Yüksek teknoloji odaklı ürün çeşitliliği
-
Küresel ölçekte derinleşen iş birlikleri
-
KOBİ’lerden büyük ölçekli şirketlere uzanan entegre sanayi yapısı
Görgün, sektörün Türkiye toplam ihracatının %3’ünü oluşturduğunu belirterek, bu başarının arkasındaki mühendis, firma ve çalışanlara teşekkür etti.
BATI’YA YÖNELİK STRATEJİK İHRACAT: YÜZDE 55 NATO VE AB ÜLKELERİNE
3 Temmuz’da Sabah Gazetesi’ne verdiği röportajda konuşan Prof. Dr. Haluk Görgün, Türkiye’nin 2024 yılı savunma ihracatının yüzde 55,4’ünün Avrupa ve NATO müttefiklerine yapıldığını ifade etti. ABD’nin bu pay içinde önemli bir yer tuttuğunu vurgulayan Görgün, Türkiye’nin ürünlerinin fonksiyonel ve maliyet etkinliğiyle öne çıktığını söyledi.
Ayrıca Görgün, Türkiye’nin insansız hava araçları (İHA) alanındaki üstünlüğüne dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“2018 yılından bu yana, silahlı-silahsız İHA pazarının %65’ine Türkiye hâkim.”
Bu oran, Türkiye’nin yüksek teknolojiye dayalı sistemlerdeki küresel liderliğini pekiştiriyor.
“TÜRKİYE GÜVENİLİR BİR ORTAKTIR”
Prof. Dr. Görgün, savunma sanayiindeki iş birliklerinin yalnızca ürün satışıyla sınırlı olmadığını belirterek, bakım, onarım, teknik destek ve uzun vadeli güven ilişkilerinin Türkiye’yi farklılaştırdığını ifade etti:
“Cumhurbaşkanımız güven veren bir lider. Biz de açık, şeffaf ve sürdürülebilir bir ilişki modeli benimsiyoruz. Türkiye’nin farkı burada.”
