Değerli Okurlar,
Cumhuriyetin ilanının ardından ülkemizde siyasi bir reformla birlikte sosyal, kültürel ve ekonomik yapı yeniden inşa edildi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde her alanda köklü değişimler gerçekleştirildi. Bunların en dikkat çekenlerinden bir tanesi Türk Sivil Havacılığının temellerinin atılması oldu. 1925’te Türk Hava Kurumunun kurulmasının ardından, 1933’te Türk Hava Yollarının kuruluşuyla havacılığın en önemli adımlarından biri atılmış oldu. Yıllarca inişler çıkışlar yaşansa da asıl büyük sıçrama, 2000’li yılların başında başlayarak 25 yılda büyük bir ivme yakalandı.
Cumhuriyetin Vizyonuyla, Atatürk’ün Havacılık Ufku
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşması için teknolojik gelişmelerin önemini her fırsatta işaret etmiştir. Havacılığın yalnızca askeri alanda değil, sivil ve ticari alanlarda da gelişiminin ülkenin kalkınmasında ne kadar önemli bir rol oynayacağını öngörmüştür. Atatürk özellikle geleceğin inşasında gençlerin ufkunu göklere dikmesini ve havacılığı teşvik etmek amacıyla “İleriye doğru uçan bir millet, hiçbir şekilde geriye düşmez” sözleriyle ortaya koyduğu vizyonu açıkça ifade etmiştir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan Türk Hava Yolları’nın büyümesiyle sivil havacılık alanında eğitim kurumları büyüyerek hayata geçirildi. Bu hamleler Türkiye’nin havacılık alanındaki geleceği açısından yönünü tayin ederek ve yıllar içinde sektöre duyulan ilgiyi arttırarak birçok uluslararası başarıya imza atılmasına imkân sağladı.
Son Çeyrek Yüzyılda Hızla Yükselen Türk Havacılığı
2000’li yılara kadar alt yapı oluşumu ve alternatif sivil havacılık firmaları kuruluşuyla geçen sürecin ardından, özellikle 2003 yılından itibaren hem sivil hem de askeri havacılık alanında çok önemli atılımlar gerçekleştirdi. Özellikle Türk Hava Yolları küresel havacılık endüstrisinde rekabetçi bir aktör haline gelip, filosunu hızla büyütmesi ve seyahat ağını genişletmesi ülkemize çok büyük bir itibar kazandırdı. 2003 yılında sadece 57 uçakla faaliyet gösteren THY, 2023 yılı itibarıyla 350’den fazla uçakla dünya çapında uçuşlar gerçekleştirmesi ve çok önemli sayılarda uçak siparişleri vermesiyle dünya genelinde sektördeki saygınlığını ve etkinliğini büyük bir başarı hikayesine dönüştürdü.
Havacılık alanındaki dev yatırımlar İstanbul Havalimanı gibi dünyadaki en büyük ve en modern havaalanlarından birinin kurulması, Türk sivil havacılığının küresel düzeydeki rekabet gücünü artırarak büyük bir yankı uyandırmıştır. Türkiye’nin uçuş kapasitesini yükselterek hem iç hem de dış hatlarda önemli bir merkez haline gelmesiyle hem turizm hem ticari faaliyetlerde büyük başarılar elde edildi.
Büyüyen Filolar, Artan Eleman İhtiyacı ve Eğitim Politikaları
Son 20 yılda büyüyen filolar havacılık sektöründe istihdamın hızla yükselmesine imkân sağladı. Günümüzde Türk havacılığının büyüme trendi ve gelişim süreci yeni uçuş personellerine, daha çok teknisyene, mühendislik ve ARGE alanlarına kadar geniş bir yelpazede istihdam imkânı sunmuştur. Bu talep sektördeki eleman açığını daha da belirginleştirerek uçak sayılarındaki artışla nitelikli elaman ihtiyacını da arttırmıştır.
Ancak bu hızlı büyümeyi sürdürülebilir hale getirmek için eğitim politikalarının gözden geçirilerek yaygınlaştırılması da gerekiyor. Türk havacılık alanında eğitim ve öğretim kuruluşlarının artmasıyla bir ivme yakalansa da sektördeki artan talep karşısında mevcut tablo yetersiz kalmaktadır. Pilot yetiştiren okulların sayısının yeterli olmasının yanı sıra uçak bakım teknisyenleri, hava trafik kontrolörleri ve diğer havacılık profesyonelleri için eğitim programlarının güçlendirilmesi gerekiyor.
Bu noktada havayolu şirketlerinin de elini taşın altına koyarak sektördeki eğitim alanlarına yatırım yapması gerekir. Ayrıca devletin havacılık eğitiminde teşvik edici politikalar üretmesi ve gençleri bu alana yönlendirmesi, sektörün gelecekteki başarısı açısından kritik bir rol oynayacaktır.
Savunma Sanayisiyle Bütünleşen Güçlü Bir Havacılık
Türk havacılığı sivil alanla birlikte savunma sanayisinde de büyük ilerlemeler sağlamıştır. Son yıllarda Türk savunma sanayi özellikle insansız hava araçları (İHA) ve hava savunma sistemleri alanlarında önemli başarılar elde ederek dünyada kendinden söz ettirmiştir. Bayraktar TB2 gibi İHA’lar, Türk savunma sanayisinin dünya çapında tanınmasına ve Türk havacılığının prestijine büyük değer katmıştır.
Türk savunma sanayisinin gelişmesi, sivil havacılık ile entegrasyonu bağlamında da büyük fırsatlar yarattı. İHA teknolojisinin sivil kullanım alanlarında hızla yayılması, Türk havacılığını sadece taşıma ve kargo alanında değil, aynı zamanda teknolojik gelişim sürecinde de ileriye taşıyacaktır. Hem yerli üretim hem de AR-GE yatırımları sayesinde Türk havacılığı hem savunma hem de sivil alanda küresel düzeydeki rekabet gücünü dünyada önemsenir bir çizgiye ulaştırmıştır.
Sonuç Olarak;
Türk sivil havacılığı, Cumhuriyetin kuruluşunun ardından günümüze dek büyük bir mesafe kat etti. Ancak bu başarıyı sürdürülebilir kılmak için hem devletin hem de sektör paydaşlarının eğitim altyapısı yatırımlarına devam etmesi gerekir. Hızla büyüyen filolar ve artan eleman ihtiyacının eğitim alanındaki arz talep dengesini korumaya yetmediği için bu alanda nitelikli eğitim ve iş gücü yetiştiren sistem sağlıklı bir zeminde kurulursa, Türk savunma sanayisinin gelişimine doğrudan katkı sunulmuş olacaktır. Teknoloji ve üretim ihracatı artırılarak iş gücü ihracı da aynı doğrultuda sağlanabilir. Atatürk’ün Cumhuriyetin ilk yıllarında ortaya koyduğu vizyonu daha güçlü biçimde geleceğe taşıyarak, Türk havacılığını küresel ölçekte bir aktör olarak korumak zorundayız. Gelecekte Türk havacılığının gelişimini ülkenin gücü ve prestiji kadar coğrafyamızdaki stratejik dengeler ve ilişkiler açısından da önemli olduğunu unutmamalıyız.
Cumhuriyet Bayramınızı şimdiden gönülden kutluyorum.
Cumhuriyetin ve Atatürk’ün bize kattığı değerleri koruyan ve onu gururla yaşatan nesillere inancımla hepinize sağlık ve huzur dolu bir hafta diliyorum…









