Değerli Okurlar,
“Ordu yok” dediler, “Kurulur” dedi. “Para yok” dediler, “Bulunur” dedi. “Düşman çok” dediler, “Yenilir” dedi. Ve tüm dediklerini yaptı, Ulu Önder Atatürk.
O bugünlerimize de ilham olan “Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!” diyerek önümüze büyük bir vizyon koyar.
30 Ağustos 1922 Dumlupınar büyük taarruz zaferi, tarihimizin en önemli kritik dönüm noktalarından birinin olmasının yanı sıra; yalnızca ulusumuz için değil, tüm ulusların ve esaret altına alınmaya çalışılan insanlığın özgürlüğe, bağımsızlığa uzanan onurlu bir yaşam mücadelesinin de simgesi haline gelmiş, tarihin önemi çok büyük bayramlarındandır. Ayrıca hava kuvvetlerinin ülke savunmasında etki ve önemi nedeniyle Tayyare Cemiyeti tarafından 30 Ağustos tarihini “Tayyare Bayramı” olarak ilan etmişlerdir.
Bugün KAAN, HÜRJET, HÜRKUŞ, GÖKBEY, ANKA-3, ATAK, ALTAY Tankı ve haberleşme uydu sistemleri gibi stratejik ve askeri alanda gücümüze güç katmış, savunma ve iletişim alanlarındaki büyük hayallerimizi bu önemli projelerle hayata geçirmiş bir ulus olmanın gururu ile 30 Ağustos Zafer Bayramımızı kutluyorum.
TUSAŞ ve STM’nin yanı sıra HAVELSAN, ROKETSAN, BMC, ASELSAN gibi büyük öncü kuruluşlarla 130‘a firma yakın firmayla 21500 kişiye sağlanan istihdamın, 70000 binlere çıkarılması ve sektördeki ÜRETİM, ARGE ile tedarik zincirinde hizmet sağlayan firma sayısının da 400’lere ulaşması hedefleniyor. Bu alandaki başarıların dünyadaki konjektürel açıdan, siyasi ve jeopolitik bakımdan önemi çok büyük. Orta Doğunun bu karmaşasında elimizdeki en önemli silah ve en etkili güçlerden biri haline geldiler. Umarız bu devam eden projelerle ilgili çok daha fazla gurur duyacağımız haberler almaya devam ederiz.
THY Teknik A.Ş çalışanlarının geçtiğimiz hafta Avrupa Havacılık Şube kongresi yapıldı. Hem Anadolu hem de Avrupa havacılık taraflarından verimsiz, bomboş ve pasif bir 4 yıl geride bırakıldı. Önce genel merkeze güya muhalif, sonra can ciğer kuzu sarması olan tuhaf, karmaşık ve toksik ilişkili bir yapı ortaya çıktı. Önce Ankara’ya hırsız, arsız diye elinde megafonlarla bağıranlar, sonra ne hikmetse güce tapınmaya, yalakalıkta kendi aralarında husumetle yarışmaya başladılar.
Önce mahkemeye verdiler, sonra teker teker yaprak gibi dökülüp, tükürdüklerini yalamaya, istifalarla geri adım atmaya, davaları geri çekerek tornistana başladılar. Peki neydi sizin davanız? emek mücadelesi mi? adalet arayışı mı? yoksa kişisel çıkarlarınız mı? Ya da koltuğu kaptırmamak için her türlü taklayı atmak mıydı maharetiniz? Herkes aslında her şeyin, en az sizin kadar farkında. Hoş beraber muhalefet ettiğiniz abilerinizde önce karşı aday olup, sonra seçimi kaybedince yaptığı her şeyden af ve tövbe istiğfarıyla genel merkezin kapılarına sığınmadı mı?
İlker AYCI döneminde tis’i imzaladığı halde korkup imzaladığını inkâr edenler, üyelerini aptal yerine koyup sahte anket mailleri atanlar, geriye dönük kayıpların telafisi için sözler verip hangarlarda nutuk atanlar, A planı B, C planı diye, Genel Müdüre, Yönetim Kuruluna hangarlarda ayar verenlere sahi ne oldu…
THY’de her zaman güç işverendedir. Muhatap gerçek anlamda devlettir. Geçmişten günümüze hiçbir zaman radikal bir sendikal harekete fırsat verilmedi. Buralardaki grevlere yahut eylemlere her zaman müdahale edilerek, ülkedeki stratejik önemi, ulaşımda dünyayla kritik bir bağlantı merkezi olması bakımından her zaman gizli bir kamu sendikacılığı anlayışı hâkim kılındı. Burada önemli olan sizin adınıza bu işi yapanların samimi, dürüst ve tutarlı kadrolardan oluşmasıdır. Taleplerinizi ve sorunlarınızı samimi biçimde savunan bunlarla ilgili aklı selim çözümler üretebilen ve işvereni ikna edebilen kadrolarla belki bir ihtimal bir mesafe kat edebilirsiniz. Yoksa sahte kabadayılıklarla ya da ucuz nutuklarla sizi aprondan dahi içeri sokmazlar.
O yüzden adınıza masada dürüst ve samimi biçimde müzakere edebilen, strateji üretebilen, her türlü sendikal sorunlarınızda yanınızda olan, Ankara’daki ağalarına yalaklık değil, doğru politikalar üreterek, doğru yön verebilen ekiplere ihtiyacınız var. Toplu sözleşmeler yaklaşıyor, çarşı pazar el yakıyor. Yetkili teknisyenlerin çoğunun gözü dışarıda EURO ile DOLAR ile iş arayışında. İşveren tarafının lisansmış, loog book muş, üyelerinize baskısını nedeni elinde tutamayışı, dışarı kaçışları engelleme çabası… Bu kadar ağır gelir vergi yükü karşısında eriyen ücretlerle herkes isyanın eşiğinde…
Tasarruf önlemleri kapsamında kamuda bile enflasyon +1, 2 puanlarla zamların konuşuldu bir zamanda, kimsenin sizin koltuk kavgalarınızla, sahte sendikacılıklarınızla kaybedecek vakti yok. Halen 2 Lokasyon arasındaki çalışma saatleri farkını bile çözemediniz. Halen servislerden ve yemekhanelerden şikayetler bitmek tükenmek bilmiyor. Kendi aracıyla gelene bir park yeri bile bulmadınız. İşe kendi imkanlarıyla, aracıyla gelenlere cezalar yazılmasını bile önleyemediniz. Sofradan aç kalkan teknisyene, gece yarısı ıssız cadde ve sokaklarda kilometrelerce yolu servise kadar yürümek zorunda kalan kadınlarımıza bile sahip çıkmadınız.
Yükünüz ağır vebaliniz büyük… Sakın birtakım bahanelerin arkasına sığınmayın, özellikle yeni kadroların ya da bu görevlere talip olacakların geçmişin hatalarından doğru dersler çıkarıp, aidat sendikacılığından, artık hizmet sendikacılığına geçmesi lazım. 9-10 yıldır havacılık alanında sözleşmeler imzalayan bir sendikanın artık bu sektöre yabancı kalmaya yahut hiçbir bahanenin arkasına sığınmaya hakkı yoktur. Sorunlar belli, beklenen çözümlerde belli… Bunlara kafa yoracak, ter akıtıp mücadele edecek insanlara ihtiyaç var. İki yüzlü riyakâr, tek derdi şahsi ve menfi çıkarları olanlardan arınmış samimi ve mücadeleci ekipler oluşturmanız ve geleceğinize sahip çıkmanız gerekiyor. Bir ayağı vakıf ve derneklerde, bir ayağı siyaset ve cemiyet peşinde olanlardan sendikal hizmet bekleyemezsiniz. Daldan dala atlayıp, her telden çalanlarla değil yalnızca derdinizle meşgul olacak kadrolarla başarılı olabilirsiniz.
Ekonomik koşulların bu kadar zor olduğu bir dönemde, iş güvencenizi, sosyal ve ekonomik haklarınızı koruyarak adınıza iyileştirmeler yapabilecek tek enstrümanınız üye olduğunuz sendikalarınızdır. Geleceğinizi asla inanmadığınız güvenmediğiniz ellere teslim etmeyin. Sırtınızı geleceğinize dönmeyin. Yoksa telafisi çok ağır olur.
Hepinize sağlık ve huzur dolu bir hafta diliyorum…
Reklam gelirlerini kaybetmemek adına logbook sorununa göz yuman uted, gözümüzde değirmenci’den farksızdır.