Değerli Okurlar;
2025 yılı, Türk Hava Yolları (THY) için kritik bir dönemeç oldu. Havacılık dünyasında dikkatleri üzerine çeken bir hamleyle Boeing ile toplam 225 uçaklık dev bir anlaşma yaptı.
Siparişin Detayları
THY, 75 adet Boeing 787-9 ve 787-10 geniş gövde uçağı siparişi verdi; 50’si kesin, 25’i opsiyonel. Dar gövde segmentinde ise 150 adet Boeing 737-8 / 737-10 MAX uçak için görüşmeler tamamlandı; 100 kesin ve 50 opsiyonlu olacak, ancak motor anlaşmalarının netleşmesiyle kesinleşecek. Teslimatların 2029–2034 yılları arasında yapılması planlanıyor.
LEAP-1B Motorları: Teknoloji ve Zorluklar
737 MAX ailesi, CFM International’ın geliştirdiği LEAP-1B motorlarıyla uçacak. Bu motorlar, yakıt verimliliğinde önceki nesle göre %15 tasarruf sağlıyor, daha sessiz çalışıyor ve düşük emisyon değerlerine sahip. Kompozit fan kanatları ve gelişmiş malzeme teknolojileri, modern havacılıkta önemli avantajlar sunuyor.
Ancak tüm bu teknolojik avantajlara rağmen LEAP-1B motorları, bazı zorluklar ve riskler barındırıyor:
- Kompresör Stall ve Basınç Dalgalanmaları: Yüksek basınçlı kompresör bölümünde stall benzeri durumlar yaşanabiliyor. Özellikle No.3 rulman üzerindeki “spring finger housing” bileşeninde aşınma tespit edildi; bu, kalkışı iptal veya iniş-dönüş gibi operasyonel sonuçlar doğurabiliyor.
- Duman ve Koku Sorunları: 2023’te Southwest Airlines’a ait bazı 737 MAX uçaklarında kuş çarpması sonrası motor yağının sıcak parçalarla temas etmesi sonucu kabin ve kokpit dumanla doldu.
- Kısa Time-on-Wing / Erken Bakım Döngüleri: Motorların beklenen çalışma süreleri operatörler tarafından yakalanamıyor; bakım döngüleri 2.000–6.000 uçuş çevrimi arasında değişiyor.
- Malzeme ve Kaplama Sorunları: Yüksek sıcaklık bölgelerinde kullanılan kaplamalarda soyulma ve termal bozulma gibi problemler geçmişte rapor edildi.
- Üretim ve Tedarik Kalitesi: Türbin segmanları, contalar ve kritik bileşenlerde bazı tolerans dışılıkları ve kalite kontrol sorunları gözlendi.
Gerçek Vaka Örnekleri ve Operasyonel Müdahaleler
- Southwest Airlines (2023): Kuş çarpması sonrası motor fan bıçakları zarar gördü; motor yağı sıcak yüzeylerle temas etti ve kabinde duman oluştu. Uçak acil rotaya döndü, yolcular zarar görmedi.
- SpiceJet, Hindistan: Uçuş sırasında motor yağ filtre bypass alarmı sonrası uçak geri döndü ve DGCA tarafından yerde teknik kontrol uygulandı.
Bu örnekler, motor sistemlerinde ortaya çıkan sorunların uçuş güvenliğini doğrudan tehdit etmediğini, ancak dikkatli operasyon ve bakım yönetimi gerektirdiğini gösteriyor.
Yere İndirme (Grounding) ve Anti-Icing Sorunları
Test uçaklarında veya teslim edilmemiş 737 MAX uçaklarda “düşük basınç türbin diski” kusuru nedeniyle geçici yere indirmeler yapıldı. Ayrıca motor girişlerinin anti-icing sistemi bazı durumlarda aşırı ısınma yapabiliyor; ayrıca MAX-7 ve MAX-10 sertifikasyonlarını geciktirdi ve hâlâ çözüm üzerinde çalışılıyor.
Üretim, Yazılım ve Kontrol Sistemleri
- Kapı plug’larının eksik cıvatalarla takılması gibi üretim hataları, uçuş sırasında basınç kaybına yol açabiliyor.
- MCAS sistemi ve stabilizer trim sistemleri ile ilgili yazılım sorunları geçmişte kazalara yol açmıştı. Günümüzde bu sistemlerde iyileştirmeler ve ek kontroller uygulanıyor.
- FAA ve EASA gibi düzenleyici kurumlar, motor ve uçak sistemlerindeki sorunları yakından takip ediyor, gerekli düzeltici emniyet direktiflerini çıkarıyor.
THY’nin Stratejik Vizyonu
THY’nin 2023–2033 stratejik planı, toplam 355 uçak siparişi ile filoyu modernize etmeyi, kapasiteyi artırmayı ve eski uçakları emekli etmeyi öngörüyor. Boeing siparişi, 787 ve 737 MAX ile filonun modernizasyonunu ve Boeing payını artırmayı hedefliyor. 2029–2034 arasında yapılacak teslimatlar, bu vizyonun hayata geçirilmesi açısından kritik önemde.
THY’nin Boeing anlaşması, cesur bir yatırım ve güçlü bir stratejik adım. Ancak, motor sorunları, üretim hataları ve yazılım riskleri gibi konular, uçuş güvenliği açısından doğrudan tehlike oluşturmasa da operasyonel planlama, bakım maliyetleri ve filo yönetimi açısından dikkate alınması gereken risklerdir.
Havacılıkta başarı riskleri yönetebilme, bakım kültürünü işletme ve teknolojiyi doğru kullanma yeteneğiyle ölçülür. THY, bu denklemi doğru kurabilirse, 2030’lara geldiğimizde hem filo kapasitesi hem de teknolojik yeterlilik açısından bölgesinin lider hava yolu haline gelebilir.
Ancak unutulmamalı: Büyük siparişler büyük sorumluluk getirir. Teslimat zamanlamaları, motor güvenliği, üretim kalitesi ve bakım yönetimi, THY’nin Boeing hamlesini başarıya dönüştürmesinin kilit unsurları olacaktır.
KAAN: Gökyüzünde Türkiye’nin Bağımsızlık Hamlesi
Savunma sanayimizde tarihi bir dönemeçten geçiyoruz. Türkiye’nin Milli Muharip Uçak (KAAN) projesi teknoloji bağımsızlığımıza giden yolda bir kilometre taşı. 5. nesil çok rollü bu savaş uçağı, gökyüzünde Türk mühendisliğinin sınırlarını zorlayacak. Ama her güçlü kanadın arkasında itici güç vardır, KAAN için bu güç ise motor sistemi.
Motor Seçenekleri: Yabancıdan Yerliye
KAAN’ın motor seçimi, projenin kaderini belirleyecek en kritik unsurlardan biri. Şu an iki seçenek gündemde:
1. General Electric F110 (İlk Aşama)
İlk prototipler için güvenilir ve test edilmiş F110 motorları tercih edildi. F-16’larda da kullanılan bu motorlar, KAAN’a temel uçuş testlerinde güvenilirlik ve performans sağlıyor.
- Avantajlar: Kanıtlanmış teknoloji, hazır tedarik zinciri, hızlı entegrasyon.
- Dezavantajlar: Yabancı tedarik ve bağımlılık, uzun vadede stratejik bağımsızlık eksikliği.
2. TEI TF35000 (Yerli Gelişim)
Türkiye’nin yerli gururu TF35000 motoru, 35.000 pound itki gücüne sahip ve KAAN’ın 5. nesil gereksinimleri göz önünde bulundurularak tamamen yerli üretildi. TUSAŞ ve TRMOTOR iş birliğiyle geliştirilen bu motor, 2025 sonu prototip üretimi, 2026 test uçuşları ve 2032’de KAAN’a tam entegrasyon hedefiyle yola çıktı.
- Avantajlar: Tamamen yerli üretim, stratejik bağımsızlık, uzun vadeli teknoloji birikimi.
- Zorluklar: Test ve optimizasyon süreçleri karmaşık; ilk uçuşlarda beklenmedik performans farklılıkları yaşanabilir.
“TF35000 motoru sadece bir güç ünitesi değil; Türkiye’nin gökyüzünde bağımsız olma kararlılığının simgesi. Bu motor, mühendislerimizin hayal gücü ve sabrının sonucu.”
Motor Teknolojisi Analizi
TEI TF35000, günümüz savaş uçakları motor teknolojisinin gerekliliklerini karşılamak için yüksek itki-ağırlık oranı, yakıt verimliliği ve düşük radar izi hedefleriyle geliştiriliyor. ANKA-III ve KIZILELMA projelerinde elde edilen TF6000 ve TF10000 deneyimi, TF35000’in tasarım ve geliştirme sürecinde kritik bir avantaj sağlıyor.
- İtki ve Performans: 35.000 pound itki gücü, KAAN’ı süpersonik hızlarda ve yüksek manevra kabiliyetinde destekleyecek.
- Verimlilik: Modern turbofan teknolojisiyle yakıt tüketimi optimize edildi; uzun menzilli görevlerde avantaj sağlanıyor.
- Entegrasyon: Motor, KAAN’ın radar ve silah sistemleriyle uyumlu çalışacak şekilde tasarlanıyor; bu, operasyonel güvenlik ve performansı doğrudan etkiliyor.
“Motor sadece bir parçadan ibaret değildir. Bir savaş uçağının kalbidir. TF35000’in başarısı, KAAN’ın gökyüzündeki kaderini belirleyecek.”
Prototipler ve Test Süreçleri
KAAN projesi kapsamında altı prototip üretilecek ve her biri farklı test görevleri için tasarlandı:
- P0 Prototipi (2024): İlk uçuşunu 21 Şubat’ta gerçekleştirdi, 8.000 feet irtifa ve 230 knot hız ile temel aerodinamik ve gövde testleri tamamlandı.
- P1 Prototipi (2025): Aviyonik sistemler, sensör entegrasyonu ve operasyonel görev simülasyonları test edilecek.
- P2–P6 Prototipleri (2026–2028): Silah sistemleri, radar entegrasyonu, performans optimizasyonu ve motor testleri yapılacak.
Her prototip, KAAN’ın eksiksiz bir şekilde test edilmesini ve potansiyel sorunların önceden tespit edilmesini sağlıyor. Motor testleri özellikle P2 ve sonrası prototiplerde kritik önem taşıyor; TF35000’in performansı burada doğrudan doğrulanacak.
Hedef 2028
- 2025 Sonu: TF35000 prototip motor üretimi
- 2026: İlk test uçuşları
- 2028: Türk Hava Kuvvetleri’ne prototip teslimi
- 2032: TF35000’in KAAN’a tam entegrasyonu
“2028 yılı Türkiye’nin savunma sanayisinde bağımsızlık hamlesinin sembol yılı olacak.”
Gökyüzünde Türk Mühendisliği
KAAN projesi, Türkiye’nin stratejik bir vizyonu temsil ediyor. Motor teknolojisinden aviyonik sistemlere, silah entegrasyonundan aerodinamiğe kadar her detay, Türk mühendisliğinin olgunlaşmış yeteneğini gösteriyor.
Gökyüzünde her kalkış, Türkiye’nin bağımsızlık yolunda bir adımı olacak; her prototip, mühendislerimizin sabrının ve vizyonunun kanıtı. TF35000 motoru, KAAN’ın kalbi olarak bu yolculuğun en kritik parçası.
“KAAN, Türk mühendisliğinin gökyüzündeki gururudur. Ve motoru, bu gururun ritmini belirleyen kalptir.”
Pilotundan yer ekibine, tüm havacılara güvenli ve huzurlu bir hafta dilerim.
THY’de Çalışma Saatleri ve Vardiya Düzeni! 12 Saatlik Vardiya: Çözüm mü, Sorun mu?