Değerli Okurlar,
Bu hafta havacılık sektörünün iki göğüs kabartan etkinliğiyle hepimize büyük bir gurur yaşattıkları için TEKNOFEST KKTC organizasyonunu ve TUSAŞ’ı kutluyoruz. KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı (T3 Vakfı) ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı iş birliğiyle gerçekleştirilen organizasyonda Türk Yıldızları ekibi, gökyüzünde unutulmaz bir uçuş şöleni yaşattı. Ayrıca TUSAŞ tarafından tamamen yerli imkanlar ve teknoloji ile üretilen T625 GÖKBEY helikopteri ilk deniz aşırı uçuşunu KKTC semalarında başarıyla gerçekleştirdi. Ülkemize ve sektörümüze bu gururu ve başarıyı yaşatan tüm emektarları sonsuz minnetle tebrik ediyoruz.
Bizler her zaman başarının ve mücadelenin en kadim destekçileri, haksız ve hukuksuz adaletsizliklerin en sivri kalemi olduk. Varsın bundan çekinen korkak ve aciz koltuklar, bizi şikâyet etsinler. Bizim dürüstlüğümüzü ve haklı eleştirilerimizi karakollara ihbar etsinler. Biz hiç kimsenin şak şakçısı ya da ısmarlama köşesi değiliz. Elbette ki mahkeme kadıya mülk değildir. Ve adaletin muhakkak tecelli edeceğine olan inancımız da sonsuz. Biz ülkemizin ortak değerleri ile her zaman gurur duyduk ve korumaya çalıştık. Her başarıyı hiçbir fikir ve görüş ayrılığı gütmeden her zaman erdemle alkışladık. Lakin yanlışları ve haksızlıkları hukuk ve adalet normları çerçevesinde eleştirmeye ve tenkit etmeye çalıştık. Yazdıklarımızdan gocunan, korkudan bizi de korkutmaya çalışanlardan asla çekinmedik, hiç kimseye pabuç bırakmadık. Bilsinler ki bu sektörde onlar yolcu, bizler hancıyız. Bol sıfırlı maaşlarla oturdukları yerden nara atanlara üzülerek söylemeliyim ki onların her zaman huzurunu da tadını da kaçırmaya devam edeceğiz.
1 Mayıs işçi bayramında işçi seviciliği kasıp, hangarlarda insanları aşağılayan, emeği kategorize ederek kamçılayan dili de hep hatırlatmaya devam edeceğiz. Sosyal medya şarlatanlıklarıyla Ankara’da bile suyu kaynamış, etrafındakilerinin gözünde bile cenazesi bir an evvel kaldırması beklenen mevtalar ile illa bizlerde hesaplaşacağız. Öyle kolay kolay helalleşmeden göçüp gitmek yok. Yaptıklarınız yanınıza kar kalmayacak, bizde ardınızdan illa bi el kol sallayacağız. İnsanları işiyle kariyeri ile tehdit edenlerin, adının geçtiği her satırda yüreği korkudan titreyenlerin, elindeki gücü şuursuz ve vicdansız bir biçimde herkese acımasızca kullananların ardından, muhakkak bir sela da biz okutacağız. Nasıl bilirdiniz dediklerinde korkak bilirdik, diplomalı bir cahil bilirdik, işten çıkardıklarıyla bilirdik, altındakilerinin dayılarına emmilerine şikayetinden korktuğu için yüksek zamlar veren bilirdik, saçma sapan sosyal medya şarlatanlıklarıyla ağzından çıkanı kulağı duymaz bilirdik, adaletsizlikleri ile acizlikleriyle vefasız bilirdik diyeceğiz.
Herkesin teminatı olan güzide kurumlarından elde ettiği imkanları, kötüye kullanıp herkesi hafiye gibi takip ettirip, insanları fişleyen biri olarak bilirdik diyeceğiz. Önce racon kesen, sonra aldığı telefonlarda tövbe ve istiğfar çeken biri olarak bilirdik diyeceğiz. Daha çok söylenecek şey var çıkınımızda, ama biz çok sabır göstermeye devam edeceğiz. Elimizde boş değil, hakir gördükleri zihnimizde. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmazmış derler.
Şimdi iş bilmez, liyakatsiz makamlara dayı amca gibi nepotik referanslarla gelenler, hangarlarda işler sıkışınca milletin iznine, raporuna takmaya başlamışlar. Kırk dereden su getirmeye, 1 haftadan fazla izinlere kota koymaya çalışıyorlar. Çalışanlarınıza 1 Mayıs hediyeniz bu mu? işçinin en önemli yasal hakkı olan yıllık iznini kısarak mı işleri yetiştireceksiniz. Yetkili insan sorunu varsa bunun sebebi siz değil misiniz? EASA lisanslarıyla uğraşan, yeni yeni sınavlarla türlü türlü engelleri icat eden, yetkilenmelerinin önüne set koyan siz değil misiniz? Önce taş koyup yokuş yapıyorsunuz, sonra eliniz ayağınız dolanınca yetkisi olanları hangarlara hapsederek durumu kurtarmaya çalışıyorsunuz? Bu mu sizin tecrübeniz, bu mu iş planlama kabiliyetiniz. Bu mu sizin vizyonunuz?
Her birimde başka rüzgarlar, başka başka fırtınalar kopuyor ama haberiniz bile yok. Altınızdaki çapsızlar böyle kafasına göre hareket edilebiliyorsa, her yerde ayrı gettolar oluşuyorsa siz neye yarıyorsunuz? Bi inseniz sırça köşk ofislerinizden, biraz dinlesiniz aşağıladıklarınızın dertlerini olmaz mı? Onbaşılarınızın, çavuşlarınızın zulmünden bezmiş, yaptığı işe yabancılaşmış, hayatından bezmiş insanlara bir kulak verseniz olmaz mı? İş yerine adımını attığı her güne lanet okuyan, adaletsizlikten baskıdan dolayı bunalıma soktuğunuz insanların halinden haberiniz var mı? Aldığınız ahlarla, ardınızdan edilen beddualar, inanın hesabınıza yatan bol sıfırlı yüksek maaşlarınızdan daha yüklü ve fazla… ah ve beddualar overloading… haberiniz ola…
Hepinize sağlık ve huzur dolu bir hafta diliyorum…