Değerli Okurlar,
Yaklaşan toplu sözleşme görüşmeleri hangar ve atölyelerde hareketlilik başlattı. Hava İş döneminde de eli anahtar tutan bakım teknisyenleri her zaman sendikal mücadelenin en ön saflarında olurdu. Hatta tüm grev ve itirazların ilk sesi oradan çıkar, diğer iş gruplarını da onlar cesaretlendirirdi. Teknik A.Ş. deki bu mücadele ruhu yıllar içinde tehdit olarak görüldüğü için iş kolu değişikliği ile iki ayrı sendikalı iş yerine dönüştürüldü. Yıllarca yargı ve yetki mücadelelerine rağmen Teknik A.Ş. tarafı metal iş kolu ile Özçelik İş Sendikasına, THY A.O. tarafı ise taşımacılık iş kolu ile Hava İşe bırakıldı.
Dönemin önemli aktörlerinden Atilay AYÇİN by pass edilerek yerine Ali Kemal TATLIBAL getirildi. Bu da artık havacılık sektöründe aktif sendikal hareketin daha pasif ve daha soft bir döneme geçişi oldu. THY’de en son yapılan grevde 305 kişi işten atılmış, ülke gündeminde epeyce büyük bir gündem kaplamıştı. THY’nin ülkedeki stratejik ve ekonomik rolü bakımından duyulan kaygılar nedeniyle burada aktif aktörlerin oluşmasına ve güçlü bir sendikal yapıya asla müsaade edilemedi. Hatta iki sendika karşı karşıya getirilip rekabet ortamı yaratılarak kendilerine daha etkin ve güçlü bir yönetim alanı bile sağlandı. Bu vahamet artık “işveren ne verirse ona razı gelinir”i kanıksatmaya kadar ilerledi.
Sendika ve yönetimlerine güvenmeyen, destek olmayan, hatta tüm sendikal faaliyetlerden işten atılma korkusuyla uzak duran, hep eleştiren ama hiç sesini yükseltmeyen ve hakkını savunmaktan çekinen bir topluluk yaratıldı. Birbirine güvenmeyen koltuk kavgası veren küçük bir grup dışında hiç kimsenin ilgi duymadığı boş bir alana döndü sendikacılık. Meydanı boş bırakanlar daha iyisi veya en iyisi için yarışmadan, kendilerini temsil edenlerden asla şikâyet etme hakkına sahip olamazlar.
Sendikalılık bir anayasal haktır. Dönüp baktığınızda yarım asırlık bir mücadelenin neticesinde elde edilmiş bir toplu sözleşmeye bugünkü yeni nesiller sahip bile çıkamıyor. 1960’ların 70’lerin emekçilerin ödedikleri bedellerin mirasına sahip çıkmadınız. 1980’lerde kapatılan sendikaların 1990’lardaki liberal dünya krizine karşı emeğini, mücadelesini yaşatamadınız. Küresel sermayenin dijital oyuncak dükkanında kayboldu birlik ve beraberlik inancı. Sanal ve asosyal kişilik hücrelerine hapsettik meydanları. Bir kanal aboneliğine ya da bir tweet sloganına saklandı herkes. Sahte feyk hesaplara döndü kişilikler.
Hal böyleyken şikâyet ve sitemde haklı ama eylemde ve söylemde haksız bir ortam yaratıldı. Hak verilmez alınır derdi eskiler. Şimdi o hakkı isteyecek yüreği, onun için mücadele edecek cesareti olanlar kaldı mı? Bence sistemi beklentilerle ve mevcudiyeti ile tümden gözden geçirip önce iğneyi kendinize, sonra iradenizi teslim ettiklerinize saplayın. Son çeyrek asırda her alanda olduğu gibi siyasallaşan sivil toplum ve dernek yapılarına kimse özgün ve bağımsız bir anlayışla mücadele vererek sahip çıkmadı. Velhasıl eleştiren, üreten ve öneren toplum yapısı örselendi, yerine yalnızca karnından şikâyet ve sitem eden, gizli ve pasif bir muhalif anlayış yerleştirildi.
Evet sorunlarınız var hepsini de sendikacı olmamama rağmen sizlerden dinliyorum ve çoğunu da biliyorum. Ben bu sektöre ömrünü adamış bir adamın oğluyum. Dernek başkanı olduğu dönemde üyeleri için açtığı davalarla kazandığı tazminatlarla binlerce insan için işinden atılan bir adam. Onun mücadele ruhuna ve göze aldığı tüm zorluklara bizzat şahidim. Her şeye rağmen inandığı hiçbir doğrudan vazgeçmeyen sendikacıların almadığı zammı dernek başkanı iken gidip rahmetli Turgut ÖZAL’ dan isteyip ikna ederek alan bir adamın oğluyum.
Bugün dönüp geriye baktığımda o günlerin mücadele ve dayanışma ruhunu özlememek elde değil. Umarım bir an evvel uyanırız bu dijital uykudan. Bu bireysel ve bencil hedonik akışa teslim olursak bizi muktedirler istedikleri akışta gütmeye ve istediklerini hayata geçirmeye devam edecekler. Bakın aynı mantaliteyi teknisyenler içinde hazırladırlar. Bir de kapı kapı gezdirip görücüye çıkarıyorlar. Sendika desen ipleyen bile yok. Şimdi yarın bunu alıp hayata geçirdiklerinde tüm yetkili teknisyenlerin ücret skalası ve unvanı iki dudak arasında kalacak.
Yine size kotalar yine size ağır şartlar dayatıp istedikleri gibi at koşturacaklar. Siz topu sendikaya atsanız bile herhangi bir itiraza ya da karşı eyleme destek verecek misiniz? Her şey bu sorunun cevabında gizli. Çünkü siz sırtınızı dönüp hakkınızı savunmazsanız birileri yukarılara yaranmak için biz yaptık bak ne güzel oldu, cuk diye oturdu deyip üzerinizden başarı ve terfi kasmayacaklar mı? Onlar konforlarını sizin emeğinize ve başarınıza borçlular. Onlar siz ürettiğiniz için atanarak başınıza amir müdür oldular.
Hepinize sağlık ve huzur dolu bir hafta diliyorum…









