SHY-MET Çalışanlarının Hakları Sis Altında! Yazılarımıza, Sözlerimize Kadar Dayandılar Kapımıza ...

SHY-MET Çalışanlarının Hakları Sis Altında! Yazılarımıza, Sözlerimize Kadar Dayandılar Kapımıza …

Değerli Okurlar,

23 Nisan 1920’te Türk milletinin iradesini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi açılır ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 23 Nisan 1924’te 23 Nisan gününü ülkemizin geleceği olan çocuklara bir bayram olarak armağan eder. Bu armağan yarınlarımızın teminatı olan, milletimizin köklerinden yeşerdiği kıymetli evlatlarına, dünyada eşi benzeri olmayan emsal bir değer olarak tarihe geçer.

Atam bizler maalesef emanetine hakkıyla sahip çıkamadık. Evet Atam bugün yazdığımız yazılara, söylediğimiz sözlere kadar dayandılar kapımıza. Kendilerinden başka hiçbir söze hiçbir düşünceye tahammülleri bile yok. Karakollardaki memurlar bile gülüyor şikayetlerine. Açtıkları davalarla, ortaya attıkları iddialarla hepimizi yıldırmaya korkutmaya çalışıyorlar. Koca koca adamlar aslında gölgelerinden bile korkuyorlar. Hiç kimsenin kral çıplak demesine fırsat vermemek için açık açık herkese göz dağı saçıyorlar. 

İşimizle kariyerimizle tehdit ediliyoruz, aslında herkes haklı olduğumuzu da biliyor. Ama zarar görmememiz için ne olur ortalık karışık, bu aralar sesinizi biraz kısın da idare edin diyorlar. Velhasıl Atam çok mutsuzuz ve huzursuz, hatta çok da öfkeliyiz. İşimizde, aşımızda hatta can ve mal güvenliğimizde tehdit altında… Kurduğun cumhuriyetin özgürlükleri, devrimleri ve erdemleri de can çekişiyor. 

Tetikçilerin kelle alma yarışı, işgüzarların yaranma kavgası sarmış bütün koridorları. Batan geminin malları gibi talan ediliyor her yer. Son çağrısıymış gibi bu devri alemin, son nefesine kadar vur vurabildiğin kadar dibine, diyorlar. Nasılsa sonu var her demin, sonra da geçmişi bir şekilde inkâr edip kandık, kandırıldık demenin onlarda vaktini bekliyorlar… Kimisi başka vatandaşlıklarda, kimisi gizli memleketlerin kasalarında birikerek, vakti gelince kaybolmanın hesabını yapıyor.

Sen kurdun Atam ama biz hakkıyla yaşatamadık. Sahip çıkmadık ilkelerine de birbirimize de… Umarım biz cehenneme çevirmişken bıraktığın cennetimizi, senin ruhun revandadır ahir alemde…

Havacılıkta Havanın Şifresi: Gökyüzünde Emniyetin İmzası Meteoroloji

Sivil havacılık denince çoğu zaman akla büyük uçaklar, terminalde bekleyen yolcular ya da kuleyle temas halindeki pilotlar gelir. Ancak gökyüzünde süzülen bir uçağın emniyeti, yalnızca bu görünen unsurlarla sınırlı değil. Perde arkasında, görünmeyen ama hayati bir aktör daha var: meteoroloji hizmetleri. Yeni yayımlanan “Hava Seyrüsefer Alanında Verilen Meteorolojik Hizmetler Hakkında Yönetmelik (SHY-MET)” ise bu görünmeyen gücün yapısını daha net ortaya koyuyor.

Bu yönetmelik sıradan bir bürokratik belge değil; adeta gökyüzünün gizli rehberi. Uçuş güvenliğini yalnızca teknolojiyle değil, aynı zamanda doğru bilgiyle sağlama hedefi taşıyor. Kokpit ekibinden arama kurtarma unsurlarına kadar herkesin hangi meteorolojik bilgiyi ne zaman, nerede ve nasıl alacağı artık çok daha net tanımlanmış durumda.

Gökyüzünün Sesi: METAR, SIGMET, AIRMET…

Yeni düzenlemede kısaltmalar başlı başına bir lisan gibi. SIGMET, şiddetli hava olaylarını bildirirken; AIRMET, daha düşük yoğunluklu ama risk taşıyan durumları aktarıyor. GAMET, alçak irtifa uçuşları için tahminler sunuyor. AWOS (otomatik hava gözlem istasyonları) ise 7/24 gökyüzünü izliyor.

Bu sistemler sayesinde uçakların türbülansa girmesi ya da ani bir sisin içinde kaybolması büyük ölçüde önleniyor. Uçaklar havada ama aslında yere sağlam basan bilgilerle uçuyor.

Bir Yasa Metni Değil, Bir Emniyet Reçetesi

Yönetmelikte dikkat çeken önemli bir unsur da kalite yönetimi ve personel yetkinliği. Teknoloji kadar insan faktörüne de vurgu yapılıyor. Meteoroloji personelinin eğitimi, belgelendirilmesi ve sürekli denetlenmesi temel ilkeler arasında. Yani bu sistemin kalbi sadece yazılımlar değil; aynı zamanda insan aklı, deneyimi ve sorumluluğu.

Ancak eksikler de yok değil. Dijital çağda veri paylaşımı, yapay zekâ destekli tahmin sistemleri, uydu meteorolojisi gibi konular henüz yeterince güçlü şekilde yönetmelikte yer bulmamış. Bu başlıklar şimdilik satır aralarında sessiz bir şekilde bekliyor.

Uluslararası Standartlarla Uyum

Yönetmelik, ICAO ve WMO gibi uluslararası kuruluşların çizdiği çerçeveye bire bir uyum gösteriyor. Bu da Türkiye’nin sivil havacılıkta küresel entegrasyona verdiği önemi gösteriyor. Yani SHY-MET sadece iç hatları değil, uluslararası uçuş güvenliğini de doğrudan etkileyen bir adım.

Ancak…

Tüm bu olumlu gelişmelere rağmen işin bir de karanlık tarafı var: emeğin karşılığını bulamadığı noktalar.

Eurocontrol açıkça ne diyor?

“Meteoroloji personeline de tazminat verilebilir.”

Bu kadar net bir ifade varken, ülkemizdeki uygulamalarda meteoroloji personeli yine dış kapının mandalı. Tazminat var ama “bazılarına”. Eurocontrol’ün ülkeye hibe ettiği, devletin kasasından kuruş çıkmayan bu kaynak adil dağıtım mantığıyla yönetilmeli.

Yönetmelik açıkça “meteorolojinin seyrüseferdeki rolünü” tanımlıyor. Peki neden hâlâ “Siz yoksunuz” deniliyor? 

Sanki yönetmelik başka bir ülkeye aitmiş gibi davranılıyor.

Daha da ironik olan ne biliyor musunuz?

Gökyüzündeki en karmaşık hava olaylarını dakikası dakikasına tahmin eden meteoroloji uzmanları, kendi haklarının rotasını göremiyor. Çünkü o rotayı sis kaplamış durumda. Ve bu sisin ardında, emek sistematik olarak görmezden geliniyor.

“Bulutları bile analiz ediyoruz, ama şu adalet bulutunu bir türlü dağıtamıyoruz.”

Bir uçağın tekeri piste değmeden önce arkasında binlerce verinin, saatler süren gözlemlerin ve uzman analizlerinin olduğunu unutmamak gerek. SHY-MET ile bu veriler artık daha düzenli, daha şeffaf. Ancak aynı şeffaflığı emeğin karşılığında görmek hâlâ mümkün değil.

Çalışanların hakkını araması, hava durumunu tahmin etmekten daha zor. Ama biz buradayız. Haksızlığa uğrayan emekçi okurlarımızın yanındayız. 

Yağmuru da biliriz, fırtınayı da. Gerekirse hak için yıldırım düşürmesini de…

Hepinize mutlu, başarılı ve sağlıklı bir hafta dilerim…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir