Değerli Okurlar,
Ortadoğu’nun kalbinde, yıllardır süren çatışmaların ardından yeniden doğuşun işaretleri beliriyor. Şam Uluslararası Havalimanı’nın yeniden inşasında imzası bulunan beş ülkeden oluşan uluslararası konsorsiyumun içinde Türkiye’den Cengiz İnşaat, Kalyon İnşaat ve TAV İnşaat gibi devlerin yer alması, Türkiye’nin küresel inşaat ve altyapı arenasındaki yükselen yıldızının somut bir göstergesi.
Bugün Türkiye’nin inşaat şirketleri yurt içinde ve uluslararası arenada da kalıcı ve prestijli işlere imza atıyor. İstanbul Havalimanı, Ordu-Giresun, Rize-Artvin gibi kritik projelerin ardından şimdi de Şam Havalimanı ile bölgedeki varlıklarını güçlendiriyorlar.
Suriye gibi zorlu ve hassas bir coğrafyada böylesine devasa bir projeye öncü olmaları, Türk firmalarının ne denli deneyimli, yenilikçi ve güvenilir olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Yatırımın doğrudan ve dolaylı olarak 90 bin kişiye istihdam sağlaması ve yerel ekonomiyi canlandıracak olması Türk şirketlerinin bölgeye sağladığı katma değerin ne kadar büyük olduğunu kanıtlıyor. Bu projede görev alan mühendis, teknisyen ve işçiler bölgesel barış ve kalkınmanın temelini atıyor.
Türkiye’nin bölgesel liderlik vizyonu, altyapı ve inşaat sektörüyle birleşerek Somut başarılarla taçlanıyor. Şam Havalimanı, Türkiye için de bir dönüm noktasıdır. Burada yazılan hikâye Türkiye’nin gelecekte de bölgesel projelerde rolünü büyüteceğinin açık işaretidir.
Kısacası; Katar’ın, ABD’nin ve diğer ortakların desteğiyle yükselen bu dev proje, Türk firmalarının emeği, tecrübesi ve vizyonuyla anlam kazanıyor. Şam’ın yeniden inşasında Türk imzası, Türkiye’nin bölgesel güç olma yolundaki kararlılığının en güçlü sembollerinden biri olacak.
Sendikasız Çalışanların Sessiz Çığlığı: İş Barışı ve Zamda Adalet Arayışı
Toplu sözleşme süreçlerinde sendika üyeleri için sağlanan haklar ve iyileştirmeler genellikle gündemin merkezinde olur. Ancak TSS çalışanları sendika üyesi değil.
Sendikaya üye olmayan çalışanlar, yapılan zamların kendi haklarına yansımadığını düşünüyor; özellikle ek ödemelerde herhangi bir iyileştirme yapılmadığı kanaatinde. Bu algı çalışma motivasyonunu düşürürken, iş yerinde bir güven bunalımına sebep oluyor. “Bizi kandırdılar” diyen bu çalışanların sesini duymazdan gelmek mümkün değil.
Sendika üyeliği, çalışanların toplu pazarlık gücünü artırsa da sendikasızlar için bu süreçler çoğu zaman dışarıda kalmak anlamına geliyor. Bu da ücrette ve çalışma koşullarında farklılıkların oluşmasına yol açıyor. İş barışının korunması ve kurum içi adaletin sağlanması açısından bu tür bölünmelerin önüne geçmek gerekiyor.
Kurumsal yönetimler ve sendikalar, tüm çalışanları kapsayacak kapsayıcı çözümler geliştirmek zorunda. Sendikasızların da haklarının korunması, motive edilmesi ve doğru bilgilendirilmesi kurumun uzun vadeli başarısı için elzemdir. Aksi halde çalışanlar arasında büyüyen memnuniyetsizlik ve güvensizlik, iş verimini ve kurumsal huzuru zedeleyecektir.
TSS’de görevli bir çalışanın mesajı durumu net şekilde özetliyor:
“TSS bünyesinde bordrolar açıklandı ve yeni zamlı maaşlar belli oldu. Daha önce gönderilen bilgilendirme e-postasında temel ücrete %18 zam yapılacağı, yan haklara ise %60’a varan ek ödeme artışı uygulanacağı belirtilmişti. Ancak açıklanan bordrolarda temel ücrete yalnızca %13 zam yapıldığı, yan haklarda ise hiçbir artışın yansıtılmadığı açıkça görülmektedir.
Bu durum çalışanlar arasında büyük hayal kırıklığı yaratmıştır. Teknik A.Ş.’de maaşlar 100 bin TL’nin üzerine çıkmışken, TSS’de maaşların hâlâ çeyrek seviyede kalması kabul edilemez. Ücret politikalarındaki bu uçurum çalışan motivasyonunu zedelemekte ve kurum içi adalet duygusunu ciddi şekilde sarsmaktadır.
Zam oranları belirlenirken yöneticilerin şu gerçeği göz önünde bulundurması gerekir: 10.000 TL’nin %10’u ile 100.000 TL’nin %10’u aynı değildir. Oransal eşitlik her zaman adil değildir. Gelir skalası bu kadar farklıyken herkese aynı oranlarda zam yapılması, alt gelir grubundaki çalışanlar için büyük haksızlıktır.
Bu nedenle sesimizin duyulması ve bu adaletsizliğin düzeltilmesi elzemdir. Kurum içinde emeğin ve alın terinin karşılığının hakkaniyetle verilmesi sadece çalışanlar için değil, kurumun uzun vadeli başarısı için de hayati önem taşır.
Adil, vicdanlı ve hakkaniyetli bir ücret politikası talep ediyoruz.”
İyi haftalar diliyorum…
Mevlüt Bey yazılarınızı uzun zamandır göremiyordum güzel bir yazı kaleme almışsınız sektörde kaliteli yazı yazan insanlar az sayıda airlinehaber her zaman takip ediyorum başarılarınızın devamını dilerim.