Değerli Okurlarım,
Uzun bir aradan sonra yeniden sizlerle buluşmanın heyecanı içindeyim. Gündemdeki gelişmeleri birlikte değerlendireceğimiz yazılarımla yeniden bir arada olacağız. Umarım yazılarımı ilgiyle okur ve görüşlerinizi yine benimle paylaşırsınız.
Bu yıl ülkemizde meydana gelen çok sayıda orman yangını hepimizi derinden sarstı. Ne yazık ki, yangın haberleri gelmeye devam ediyor. Umarım bu tür afetlerle artık karşılaşmayız. Son yaşanan olaylar, yangınla mücadelede karşılaşılan zorlukları ve alınması gereken önlemleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Yangınları kontrol altına almak için kullanılan ekipmanların en önemli unsurlarından biri de elbette ki yangın söndürme kimyasallarıdır. Bugünkü yazımda, yangınlardan yola çıkarak havacılık sektöründe kullanılan yangın söndürücü köpüklerle ilgili bazı önemli gelişmeleri paylaşmak istiyorum.
Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz haftalarda, Detroit’teki bakım hangarında otomatik yangın söndürme sisteminin yanlışlıkla devreye girmesi sonucu, Spirit Airlines’ın uçaklarının yüzeylerinde temizlik ve bakım ihtiyacı doğuran kimyasal köpük salınımı yaşandı. Peki yangın söndürmede kullanılan kimyasallar ile ilgili havacılığa özgü herhangi bir düzenleme var mı?
Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO), Şikago Sözleşmesi’nin 14 no.lu ekinde havalimanlarında yangınla mücadele ekipmanlarının bulundurulmasını zorunlu kılmıştır. Bu düzenlemeye rehberlik eden Havaalanı Hizmetleri El Kitabı (Doc 9137 – AN/898 Bölüm 1 – Kurtarma ve Yangınla Mücadele) yıllar içinde çeşitli güncellemelerle günümüz gerekliliklerine uyarlanmıştır.
Bu el kitabında tanımlanan “kritik bölge” kavramı, kaza sonrası hayatta kalan yolcuların yardım almadan kaçamayacakları alanları ifade eder ve bu bölgelerde yangının kontrol altına alınması, kurtarma operasyonlarının güvenli şekilde yürütülmesini sağlar. Kitabın 8. bölümünde ise yangın söndürmede kullanılan kimyasallar tanımlanmıştır. Bunlar protein köpük, AFFF (Aqueous Film Forming Foam / Sulu Film Oluşturan Köpük), fluoroprotein köpük, film oluşturan fluoroprotein köpük ve sentetik köpüktür.
Özellikle AFFF türü köpüklerde yaygın olarak kullanılan PFAS (polifloroalkil maddeler), tamamen insan yapımı olup karbon zincirindeki hidrojen atomlarının flor atomlarıyla değiştirilmesiyle elde edilen bileşiklerdir. Bu yapı PFAS’lara ısıya, suya ve yağa karşı direnç kazandırır. Bu özellikleri nedeniyle yangın söndürmede oldukça etkilidirler. Ancak maalesef etkin olmasına karşın, ciddi çevresel ve sağlık riskleri de taşımaktadırlar.
PFAS ailesindeki PFOA (perflorooktanoik asit) ve PFOS (perflorooktan sülfonik asit) gibi maddeler; kanser, karaciğer hasarı, bağışıklık sistemi bozuklukları ve gelişimsel sorunlara neden olabilmektedir. Ayrıca bu kimyasallar doğada parçalanmadan uzun süre kalabilir ve canlı dokularında birikme eğilimindedir. Bu sebeplerle PFAS içeren köpüklerin kullanımı, dünya genelinde yasaklanmakta ya da ciddi şekilde sınırlandırılmaktadır.
Havacılık sektörünün bu dönüşüme nasıl yanıt verdiğine gelecek olursak; yangınla mücadele elbette yalnızca etkili müdahale değil; aynı zamanda çevresel sürdürülebilirlik ve insan sağlığını gözeten bir stratejiyle planlanmalıdır. ICAO ve diğer uluslararası otoriteler, PFAS kimyasallarının oluşturduğu riskleri dikkate alarak flor içermeyen (fluorine-free) köpüklerin kullanımını yaygınlaştırmaya yönelik adımlar atmaktadır.
Bu geçiş süreci yalnızca büyük havalimanlarını değil; bakım hangarları, eğitim tesisleri ve tatbikat alanlarını da kapsamaktadır. Flor içermeyen köpüklerin etkinliği de önemli bir tartışma konusudur. Bu nedenle pek çok havalimanı bu yeni nesil köpüklerin performansını değerlendirerek geçiş planlarını şekillendirmektedir. Ülkemizin de bu küresel dönüşüme uyum sürecini etkin biçimde yönetmesi; çevre sağlığı, insan sağlığı ve uluslararası standartlarla uyum açısından büyük önem taşımaktadır.
Küresel Ölçekte Dikkate Değer Gelişmeler:
PFAS kimyasallarının riskleri dolayısıyla bunların kullanımını kısıtlamaya yönelik pek çok çalışma var. Bazı ülkelerden örnek verecek olursam:
- ABD: 2018 tarihli FAA Yeniden Yetkilendirme Yasası (FAA Reauthorization Act) ile flor içeren kimyasalların kullanım zorunluluğu kaldırılmıştır. 2024 yılında çıkarılan yeni yasa ile PFAS içeren köpüklerin tamamen yasaklanması öngörülmüş, aynı zamanda havaalanlarının bu maddeleri elden çıkarma süreçlerine dair geçiş planları da belirlenmiştir.
- Birleşik Krallık: Birleşik Krallık, da REACH ve Kalıcı Organik Kirleticiler (POPs) mevzuatına uyum amacıyla PFOA ve diğer PFAS içeren köpüklerin kullanımını yasaklamaya yönelik çalışmalar yapmaktadır.
- Avrupa Birliği: PFOA, 2020 yılında REACH düzenlemesi kapsamında yasaklanmış, PFOS ise 2009 yılında Stockholm Sözleşmesi ile kullanım dışı bırakılmıştır. Avrupa Komisyonu, 14 Temmuz 2025’te yayımladığı 2025/1399 sayılı düzenleme ile yangın köpüklerinde PFOA kullanımını sonlandırmaya ilişkin geçiş süresini 2 Aralık 2025’e kadar uzatmıştır.
- Türkiye: Avrupa mevzuatı ile uyum sağlamak için çalışmalar yapmaktadır. Örneğin Aralık 2017’de Kimyasalların Kaydı, Değerlendirilmesi, İzni ve Kısıtlanması Yönetmeliği (KKDİK) yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik, Avrupa’daki REACH düzenlemesine paralel hazırlanmıştır ve PFAS içeren maddelere yönelik çalışmalar da devam etmektedir.
Sonuç olarak, havacılıkta yangınla mücadele konusu yalnızca teknik bir zorunluluk değil; aynı zamanda çevresel sorumluluk, insan sağlığına duyarlılık ve uluslararası iş birliği gerektiren bir alandır. Flor içermeyen yeni nesil köpüklerin yaygınlaştırılması, bu sorumlulukların gereği olarak ortaya çıkmaktadır. Umarım ülkemiz de bu dönüşüm sürecini bilimsel veriler ışığında ve zamanında yöneterek hem doğamızı hem de insanlarımızı korumada etkin bir rol üstlenir.
Tüm değerli okurlarıma saygı, sevgi ve selamlarımla.