Gökyüzüne Gömülü Bir Hasret, Teknolojiye Dönüşen Bir Millet Rüyası

Gökyüzüne Gömülü Bir Hasret, Teknolojiye Dönüşen Bir Millet Rüyası

Değerli Okurlar,

Her Babalar Günü geldiğinde içimde tarifsiz bir sessizlik oluşur. Belki de bu sessizlik, yıllardır yanımda olmayan babamın yokluğunun hâlâ yüksek sesle konuşmasındandır. Gökyüzüne bakarım. O sonsuz mavilikte, bir iz ararım; bir bakış, bir tebessüm, belki geçmişten kalma bir cümle… Zaman geçse de bazı boşluklar dolmaz. Babam, artık sadece hatıralarda yaşayan bir figür değil; hayatıma yön veren, yokluğuyla bile beni eğiten bir iç sestir.

Ama bazı sabahlar hâlâ içimden geçer: “Acaba şimdi ne derdi?” Kızar mıydı, susar mıydı, yoksa o bilindik tebessümüyle sadece göz mü kırpardı? Hayatımın pek çok anında, başarılarımda, kırılma noktalarımda ve hatta sıradan bir günde bile, onunla konuşmak isterdim. Ama artık her konuşmam içimde, sessizce…

Bugün Babalar Günü, yine aynı özlemle göğe baktım. Ama bu kez sadece hasretle değil, tarifsiz bir gururla da doluydum. Çünkü o gökyüzünde artık bizim de adımız yazıyor. Sadece duygular değil, bir milletin emeği, vizyonu ve inancı kanat açıyor.

KAAN, Türkiye’nin kendi imkânlarıyla geliştirdiği beşinci nesil savaş uçağı… Yıllar önce hayal bile edilemeyecek bir teknolojik atılım gerçeğe dönüştü. Bir milletin kendi ayakları üzerinde durma kararlılığının en somut örneklerinden biri. Eskiden başka ülkelerin geliştirdiği teknolojilere öykünürken, bugün kendi göğümüzde kendi imzamızı taşıyoruz.

Hayalin Gökyüzüyle Buluştuğu An: KAAN

Geçmişte gökyüzüne yalnızca hayranlıkla bakardık. Uzaklardan geçen bir uçağın sesinde umut arar, çocuklar el sallar, büyükler sessizce iç geçirirdi. “Bir gün biz de yapar mıyız?” sorusu, yüreğimizde yankılanan naif bir hayaldi. İşte o gün geldi. Türkiye, kendi savaş uçağı KAAN ile artık yalnızca göğe değil, geleceğe de mühür vuruyor.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye ile Endonezya arasında imzalanan 48 adet KAAN savaş uçağı anlaşması, sadece büyük bir ihracat başarısı olmamakla birlikte bir milletin hayalini teknolojiye dönüştürdüğü tarihi bir dönüm noktası. Bu, savunma sanayiinden çok daha fazlası: güvenin, ortaklığın, vizyonun adı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle, “Dost ve kardeş ülke Endonezya ile tarihi bir savunma iş birliği” bu anlaşmanın arkasındaki derin anlamı özetliyor. Artık yalnızca alıcı değil, teknoloji sunan, strateji belirleyen bir ülkeyiz.

KAAN: Geleceğin Sessiz Gücü

KAAN, sadece bir uçak değil; beşinci nesil savaş teknolojisinin somut karşılığı. Radarda görünmeyen yapısı, yapay zekâ destekli karar alma sistemi, süpersonik hız ve üstün manevra kabiliyeti ile çağın gereklerine değil, ötesine hitap ediyor. Hedef tespiti, tehdit analizi, elektronik harp yetenekleriyle modern savaş anlayışını yeniden tanımlıyor.

Bu sınıfta uçak üretebilen ülkeler listesi çok kısa: ABD, Rusya, Çin… Ve artık Türkiye de bu kulübün içinde yer alıyor.

Ancak asıl dikkat çeken nokta şu: KAAN bir proje değil, bir ekosistemdir. Arkasında yılların birikimi, binlerce mühendis, teknisyen ve stratejist var. TUSAŞ’ın liderliğinde geliştirilen projeler, sadece KAAN’la sınırlı değil.

TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu’nun açıkladığı takvime göre:

HÜRJET: İlk yerli jet eğitim uçağımız, 2027’de Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edilecek.

İspanya’ya İhracat: 2028’de HÜRJET, Avrupa semalarında da yerini alacak.

Yeni Anlaşmalar: Bu yıl Türkiye ve İspanya için toplam 100 uçaklık anlaşma hedefleniyor.

2034 Hedefi: 500 uçak ve 350’den fazla helikopter (ATAK, ATAK 2, GÖKBEY) üretimi planlanıyor.

Afrika’dan Avrupa’ya, Gökyüzüne Açılan Türk İmzası

Sadece dost ülkelere değil, farklı kıtalara da ulaşan bir savunma stratejisi izleniyor. Somali’ye 3 adet ATAK helikopteri teslim edildi. Bu yıl içinde ikinci kez yapılan teslimat. Artık ürünlerimiz sadece sınırlarımızı değil, Afrika’nın güvenliğini de koruyor.

HÜRJET, NATO içinde ortak eğitim platformu olma potansiyeliyle öne çıkarken; ATAK ve GÖKBEY helikopterlerine, Asya’dan Avrupa’ya kadar birçok ülkeden ilgi artıyor. Şunun net bir şekilde bilinmesi gerekir, Türkiye artık yalnızca kullanıcı değil; mühendislik ve tasarım gücüyle yön veren bir üretici.

Gökyüzüne Atılan İmza: Bir Milletin Ruhuyla Yazıldı

Bu projeler, salt metal yığını ya da yazılım satırı değil. Her bir vida, her bir perçin; gecesini gündüzüne katan insanların alın terini taşıyor. KAAN’ın ilk kez pistten havalanışı, yalnızca bir uçağın kalkışı değil, bir milletin yeniden uyanışı, rüyasının yükselişidir.

Artık gökyüzüne bakınca sadece hayal kurmuyoruz. Çünkü artık orada bize ait olan, bizden doğan, bizim geleceğimizi taşıyan bir güç var.

Bu, özgüvenin sesi. Bağımsızlığın kanat sesi.

Ve bu, bir milletin göğe yazabileceği daha çok hayalleri var.

Hepinize sağlıklı, başarılı ve mutlu bir hafta diliyorum…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir