Havacılık sektöründe uzun yıllardır hep yeni icatlar ortaya atıldı ve atılmaya devam ediyor. Yolcu uçaklarındaki kabinin gökyüzünü görecek şekilde cam tavan olması, yolcuların ayakta uçuş yapacakları koltuklar ve bunun gibi hayali tasarımlar karşımıza çıkıyor. Önceki yıllarda “Penceresiz uçaklar geliyor!” denilse onu da havacılık emniyeti ve sertifikasyon süreçleri kapsamında hayal olarak görürdüm. Ancak salgın sonrası havacılık teknolojisi farklı bir boyut almaya başladı. Yeni projeler sektörde fark yaratabilir.
Flexjet, ay başında Otto Aerospace’in penceresiz tasarımıyla dikkat çeken yeni nesil iş jeti Phantom 3500’den 300 adet sipariş verdi. Araştırmalar, bu uçağın günümüz jetlerine kıyasla çok daha çevre dostu olacağını gösteriyor.
Phantom 3500’ün en sıra dışı özelliklerinden biri gövdesinde pencerelerinin bulunmaması. Otto, bu tasarımı laminar akış hedefini gerçekleştirmek için tercih etmiş. Laminar akış, havanın, uçağın yüzeyinde düzgün ve tabakalar halinde ilerlemesi anlamına geliyor. Bu aerodinamik özellik, sürtünmeyi azaltarak yakıt tüketimi ve emisyonlarda ciddi tasarruf sağlıyor. Şirket, Phantom 3500’ün bu optimizasyon sayesinde geleneksel iş jetlerine kıyasla yüzde 50 verimlilik avantajı sunduğunu belirtiyor.
Öte yandan karbon fiber kompozit malzemelerden üretilen bu uçak, ortalama bir jete göre daha küçük yakıt tanklarına ve motorlara sahip. Bu durum da özel jet operatörlerinin bu uçağa talebinin yüksek olacağını gösteriyor.
Otto Aerospace mühendisleri, Boeing, Federal Havacılık İdaresi (FAA), Apple, Textron ve Lockheed Martin’de çalışmış girişimcilerden oluşuyor. Hal böyle olunca herhangi bir sertifika sorunu çıkmayacağı, uçuş emniyeti açısından da bir sorun yaşamayacakları ekibin tecrübesinden anlaşılıyor.
Teknik Özellikler:
- Menzil: 5.926 km
- Kabin yüksekliği: 1,98 cm
- Seyir irtifası: 15.544 km
- Hız: 949,6 km
- Yakıt tasarrufu: % 50
- SAF’lı uçuşta CO2 salınımı: % 92 daha az
Phantom 3500’ün muadillerine göre daha düşük ağırlığı, çoğu iş jetinden daha kolay bir sertifikasyon süreci olan FAA Part 23 sertifikasını almayı mümkün kılıyor.
Otto, Phantom 3500’ü pazara sunmak ve 2030 yılında sertifikasyon ve hizmete girişini sağlamak için düzenleyici makamlarla yakın iş birliği içinde olduğunu belirtiyor.
Peki yolcu uçaklarında bu durum uygulanabilir mi?
Kuşkusuz bu özelliklerin bazıları gelecekte yolcu uçaklarında da kullanılacak. Son dönemde filoya yeni katılan fiber optik kameraların ne kadar kaliteli görüntü verdiğini önünüzde bulunan ekranlardan seyrediyorsunuzdur. Oturduğunuz yerden kokpitteki pilotun gördüğünü bile görebiliyoruz. Yani uçaklar yenilendikçe uçak penceresinin bir anlamı kalmayacak ve önünüzdeki ekrandan uçak çevresini görebileceksiniz.
Laminar akış da yolcu uçaklarına bu şekilde uygulanabilecek ve sürtünmeyi azaltarak yakıt tüketimi ve emisyonlarda ciddi tasarruf sağlayacak. Ancak bunun kaç yıl sonra gerçekleşeceğini kestirmek mümkün değil.
İyi uçuşlar.
