SHGM VE THY'NİN GÜNAH KEÇİSİ..

Bildiğiniz gibi; Türkiye AB üyesi ol(a)madığıiçin, Avrupa’nın ortak havacılık kurallarını ya uygulayacak, ya da sistem dışına atılacaktı. EASA ile yapılan görüşmelerde, soruna bir çözüm bulundu: bakım kuruluşlarından yetki almak isteyenler, önce SHGM tarafından denetlenecek, yeterli bulunursa EASA’ya tüm bilgiler yollanacak ve EASA SHGM’den gelen bilgiler doğrultusunda yetkiyi verecek ve ilerleyen zamanlarda Part-145’li MRO’ları EASA adına SHGM denetleyecekti.
EASA’nın, bu güvene dayalı ve iyi niyetli yaklaşımı üzerine; başta MRO’larımız, irili ufaklı bakım firmaları ve hava yollarımızın hat bakım örgütlenmeleri, bu yetkiyi aldılar. Ancak, dananın kuyruğu Teknik A.Ş’ nin Ankara’daki hangarında kopuverdi. Teknik A.Ş’nin kalite biriminin kontrolünde olması gereken eksiklikler SHGM’yi ve THY/Teknik A.Ş yi zorda bıraktı.
Bu olaydan sonra, EASA-SHGM ilişkileri bozuldu, THY/Teknik A.Ş kalite müdürü suçlu bulundu ve ilgili bölüm başkanlık yapılıp, ilgili kişinin üzerine amir getirilerek yetkileri daraltıldı.( Bir nevi kızağa çekildi)
Bunların yanı sıra; THY/Teknik A.Ş yeni EASA kuralları gereği teknisyen lisanslarındaki kısıtlamalar nedeniyle iş üretemiyor ve bunun çözümü için SHGM’yi sıkıştırıyordu. O zamanlar, Ali Arıduru yönetimindeki SHGM, verdiği lisanslarda bu kısıtlamaları koyduğundan, bunların ancak kurs ve sınavlarla kaldırılmasını şart koştu ve direndi. Aslına bakacak olursak bu konuda SHGM biraz daha anlayışlı olabilirdi. Ama olmadı diye, “madem öyle işte böyle” dercesine bu kaçamak yapılmamalı milli otoritemiz mutlaka ikna edilmeliydi diye düşünüyorum.
Hemen araya THY/Teknik A.Ş dış İstasyonlar Müdürü Osman Özdilek girdi. Olympic Havayolları ile bu kısıtlamaları hemen kaldırılabileceğini genel müdürü İsmail Demir’e iletti.
İsmail Demir, bu önerinin üzerine hemen atladı ve Olympic’ten kurs alınıp bu kurs belgeleri SHGM’ye sunuldu. THY’den 1000 ve özel havayollarından 300 olmak üzere; toplam 1300 kişinin, sözde kurs ve sınavı yapılarak kısıtlamalar kaldırıldı. (Yunan sivil havacılığı ve Olympic, EASA onaylı olduğundan…)

Osman Özdilek number one oldu.

Teknik A.Ş’nin (benim kurduğum ve oradan emekli olduğum) Müşteri Uçakları Şefliği, İstanbul’da THY’nin anlaşmalı yabancı havayollarına teknik hizmet vermenin dışında, Avrupa meydanlarına THY adına gitmiş eğitimli ve deneyimli teknisyenleri ile de teknik hizmet satmaya devam ediyor.
Bu ekip, THY uçaklarının yurt dışında uçtuğu belirli yerlerde bakımlarını yapmanın yanı sıra, bazı yabancı şirketlere de teknik hizmet satarak para kazandıran bir ekiptir. Ancak; buralara atanmış teknisyen arkadaşlar EASA Part-66 lisansları olmadığından, birçok yabancı firmaları elinden kaçırır oldular.
Yunanlılarla iyi ilişkiler içerisinde olan Osman Bey, Yunan havacılığı ile iyi ilişkilerini ve yabancı meydanlarda yabancı uçaklara hizmet veren ekipteki teknisyenler içinde kullandı ve bir şekilde bu arkadaşlarımıza Part-66 lisansını aldırıverdi.
Şu anda THY/Teknik A.Ş’de; EASAPart 66 B1 lisanslı 57 ve B2 lisanslı 30 kişi THY adına yabancı ülkelerde hem THY uçaklarına hem de anlaşmalı yabancı şirketlerin uçaklarına teknik hizmet satar hale getirildi.
Bu ikinci aşamadan sonra Osman Özdilek’in popülerliği daha da arttı. Osman Özdilek, uçak mühendisidir ve teknisyen olarak PART-145 organizasyonunda hiç çalışmamıştır. Bu eksikliğe rağmen, bu iyi ilişkiler “Bal tutan parmağını yalar” atasözümüze uygun gelişti ve kendine de PART-66 lisansı alıverdi (Hatırlarsanız, bu konuyu yazmış ve eleştirmiş, “Nasıl olabiliyor” diye suç duyurusunda bulunmuştum) O zamanlar kimsenin sesi bile çıkmamıştı.
Osman beyin Yunanlılarla flörtü, THY’deki “TALTA” isimli teknik derneğinde dikkatini çekti. Onlarda Yunanlılarla işbirliği içine girdiler; lisans alabilmek için,gerekli tüm modüllerden kurslar alıp, sınav yapılarak, EASA Part- 66 lisansı alınabilecek bir proje üretildi. Bu projede Yunanlılar; dersleri İngilizce veriyor ve sınavları da İngilizce yapıyorlar. Müthiş İngilizcemizle bu kursları ve sınavları başarılı bir şekilde hallettik(!)

Bu uygulamalar, gizli saklı değil, THY ve SHGM bakışları arasında sürdürüldü. 

Osman Özdilek yanlış yaptıysa, bundan Teknik A.Ş üst yönetimlerdekilerin ve SHGM’ninde şüphesiz haberi vardı.Hatta, aferin Osman denip sırtı sıvazlanıyordu.
Ama, güzel ülkemizde her nedense kabahat hep alt kadrolardadır. (!) Tren kazasında; makinist, Isparta kazasında; pilotun suçlanması gibi burada da Osman Özdilek asli suçlu oluverdi.
Sanırım SHGM, MRO merkezlerimizin eksikliklerinin yanı sıra bu uygulamalarda da EASA ile takıştı.
Şimdi ne oldu dersiniz? Osman Özdilek Tu-Kaka ilan edilerek görevinden alındı. Bu uygulamayı kabul etmeyen Osman Bey, istifayı bastı gitti. Neyse, konu çözüldü… Evet, Günah keçimiz bulundu. THY’nin haber yaptığımız meşhur deve olayında tüm üst düzey yöneticilerin haberi olduğu halde piyango Şükrü Can a nasıl vurduysa aynen öyle oldu ve ilahlar kurban istediği için altta kalanın canı çıksın misali bu seferde Osman Özdilek kurban verildi…
THY’nin Ankara hangarındaki denetlemede çıkan sorunlar ve bu tür kurala uymak değil kuralı kendine uydurmaya çalışan iş ahlakımız, EASA’nın iyiniyetli ve güvene dayalı politikasını değiştirtti. Sütten ağzı yanan EASA, artık yoğurdu üfleyerek yer oldu ve MRO’larımızı mercek altına aldı. (İyide yaptı!) 
THY/Teknik A.Ş başta olmak üzere, tüm MRO’larımızı denetledi ve bir dolu eksikliklerin acilen giderilmesini istedi. Şüphesizdir ki; EASA’nın Türkiye’deki muhatabı SHGM’dir. Ancak,SHGM her ne kadar direk olarak muhatapsa da, ilgili MRO‘ların kalite birimlerinin aldıkları yetkiyi, EASA standartlarına uygun hale getirmeleri gerekirdi. Bence suçlu olan; öncelikle MRO’ların genel müdürleri, daha sonrada kalite bölümleri, daha sonrada bunlara güvenen ve yeteri kadar nitelikli denetim yapamayan SHGM olmasına rağmen cezai durumlarda tersi işletilir :)
Unutmamak gerekir ki; EASA nın denetçileri çok deneyimli kişilerden oluşmaktadır. Onlardaki sistem; bizdeki gibi torpil değil, liyakat esaslıdır. Güven bir sarsıldı mı, iyi niyetli yaklaşımlarda sona erer. Aksi takdirde; EASA, MRO merkezlerimize nasıl yetki verdi ise, yetkiyi almayı da becerebilir. İşte o zaman; MRO merkezlerimiz ve havayolu şirketlerinin hat bakımları kapılarına kilit vurmak zorunda kalırlar.
EASA’nın muhatabı SHGM olduğu doğru ve suçlu sanki tek başına SHGM gibi görünüyor. Daha doğrusu suçu tek başına SHGM ye atanlar var. EASA ve SHGM şirketlere iç denetimizi sağlayacak kalite birimlerinizi kurun ve çalıştırın diyor. Peki, şimdi şirketlerin kalite departmanlarının cezasını SHGM çekiyor da, Nasrettin Hocanın dediği gibi, “Hırsızın hiç mi suçu olmuyor”.
Bu denetlemelerde en önemli eksiklik olarak İngilizce bilgisinin yetersiz olduğunu ve dolayısıyla dokümantasyon sorunlarının çok olduğu ifade edilmişti.
EASA; THY/Teknik A.Ş’yi tekrar mercek altına alıp, eksikliklerin giderilip giderilmediğini gözlemlemek için 26-30 Mart 2012 tarihinde İstanbul’da olacak.
Bu denetim başarırız olursa sanırım bu seferde çaycıyı görevden alırlar :)
Türk MRO’larında çalışanların İngilizce eksikliklerini gidermek bu kadar kısa sürede olanaklı olamayacağından, bakalım EASA ne karar alacak?
Umarım ve dilerim ki bir uzlaşı yolu bulunsun. Ancak, bu hataların çok acemice olduğunu belirtmeden geçemiyeceğim.
EASA’nın Türk sivil havacılığına güvensizliği nedeniyle, daha önce her önüne gelenin rahatlıkla aldığı Part-145 yetkisini çok ilginçtir ki “THY Hat Bakım Teşkilatı” alamadı. ( Demek ki bayağı kızmışlar) Bu ayıp bize yetmeli…

Bir takım yöneticilerin yanlışları, göze girmek için yapılan atraksiyonlar, kara geçebilmek için ucuz iş gücü yaratıp hangarları Dolapdere tamirhanelerine çeviren ve illegal uygulamalarla bakım ve AD atlamaları yapan yapımız, bizi nereye götürecek birlikte göreceğiz.

Exit mobile version