Prim de istemem, özveride de bulunmam…

PRİM DE İSTEMEM, ÖZVERİDE DE BULUNMAM…

Değerli okurlar, THY yine kar etti, prim konusu tekrar gündeme geldi. Beklenen açıklamayı İlker Aycı yaptı. Bu arada Hava İş’in adı hiç geçmedi. Sanki THY işvereni “Boşverin sendikayı, patron biziz, gönlümüzden koptu, veriyoruz.” havasındaydı.

2016 yılında prim verilirken THY, Hava İş ile protokol imzalamıştı.Herkese 5.000 TL prim verildiği için bir sorun yoktu. Toplu Sözleşmenin 6. maddesine göre TİS’le belirlenen hak ve menfaatlerin dışında ilave bir hak verilmesi sendikanın görüşünün alınmasına bağlanmış. Sendika bu uygulamaya onay vermezse bu durumda sendikalı personelin bir kısmına verilen ilave haklar veya farklı imkanlar tüm sendikalı personele uygulanmak zorunda. Müdür altındaki tüm personele birer maaş verildiğine göre sendikanın onayına da ihtiyaç yok.

THY YİNE KİMLERİN PRİMLERİNİ İÇ EDECEK?

Burada temel sorun daha önceki prim uygulamasında dikkate alınan kıstelyevm kavramının ne şekilde değerlendirileceği… Bunu daha önce de yazmıştım.

Kıstelyevm, “çalışılan güne göre gelirin veya hakedişin hesaplanması” demek. Yani 1 Eylül 2017 günü işten çıkartıldı iseniz, emekli oldu iseniz veya istifa etti iseniz, 9 aylık prime hak kazandınız demektir. Yani verilecek 1 aylık maaşın 3/4’ünü alabilirsiniz. Eşyanın tabiatına ve hukuka uygun olan da bu…

Ancak 2016’daki prim uygulamasında THY ve Hava İş bir protokol imzalamış ve prim yararlanma şartı olarak “protokolün imza tarihinde THY personeli olmak” gerekliliğini kayda geçirmişlerdi. Böylece THY’de 20 yıl çalışmış, 2015 yılındaki başarıya katkı vermiş ancak protokolün imza tarihinde THY’den ayrılmış olanlara haksever(!) THY’miz prim mirim ödememişti.

Ama 1 Ocak 2015 günü işe giren ve 2015 yılında çalışan henüz 1 yıl kıdemi olan bir personel, sırf protokolün imza tarihi olan 28 Mart 2016 günü “halen THY personeli” diye 5000 TL primi almıştı. “Anayasa’nın eşitlik ilkesi” mi dediniz? Duyamadım! İşin özü THY bu kez bu hatayı yapmamalı, 2017’deki çalışma süresine bakarak Şubat 2018’de THY personeli sıfatı taşıyıp taşımadığına bakmaksızın her eski/yeni çalışanına kıstelyevm esasına göre prim ödemeli…

YÖNETİCİLER KUŞ MU KONDURUYOR?

İlker Aycı’nın açıklamasına göre; Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcılarına 3 maaş, Başkan, Başkan yardımcısı ve Müdürlere 2 maaş, diğer personele 1 maaş verilecek… Ortada garip bir tablo var. 2016’daki zarar sürecinde gariban çalışanın, kabinin kokpitin maaşlarından yıl bazında ortalama % 5 kesinti yapılırken, Antalya’daki toplantıda primin p’sini duyunca “hüloğğğ ” diye bağıran yönetici tayfası 10.000 ila 30.000 TL arasındaki maaşlarını almaya devam etmişler, şirketin altlarına verdiği arabalarla çarşı-pazar dolaşmayı, restaurant-cafe gezip tozmayı sürdürmüşlerdi. Yani THY ve Sendikaya göre, işlerin kötü gidişinin faturasını sıradan çalışanlar ödeyecekti. Öyle ya, Sayın Müdürler, Sayın Başkanlar ve Sayın Genel Müdür Yardımcılarının ne günahı(!) vardı?

Şimdi ne oldu peki? “Başarı” gelince aslan payını yöneticiler kaptı ! Sıradan çalışan 1 maaş alırken Müdürler 2 maaşı cebe indirdi! Kızmayın müdürlerinize arkadaşlar… THY Yönetimine göre, siz 8 saat çalışıyorsunuz, müdürleriniz, başkanlarınız sizin iki katınız çalışıyor demek ki… Yani bu arkadaşlar 24 saatin 16 saatini çalışarak geçiriyor… Hele Genel Müdür yardımcıları? Bu beylere 24 saat yetmiyor! Baksanıza size göre 3 kat maaş aldıklarına göre 24 saat çalışıyorlarmış ! Ne zaman uyur bu arkadaşlar?

MÜDÜRLERE 10 KAT PRİM !

İşin parasal karşılığına gelince adaletsizlik daha net anlaşılıyor. Sen muhasebeci kardeşim 3000 TL alırken, bütün gün odasında oraya buraya emirler yağdıran, akşama kadar bitmek tükenmek bilmeyen “toplantılarda” olan müdürün 15.000 TL X 2 = 30.000 TL’yi cebine indiriyor. Yani senin katkını 1 olarak değerlendiren THY Yönetimi müdürünün katkısını 10 olarak görüyor. Böyle adaletsizlik olur mu?

Şimdi soralım İlker bey’e… 2016 Mart ayında herkese 5.000 TL verirken mi doğru yapmıştınız yoksa şimdi çalışanlara göre yöneticilere 10 kat 20 kat fazla prim verirken mi doğru yapıyorsunuz? Sahi bu yönetici arkadaşlar ne yaparlar Allah aşkına? Özveri dersin kıllarını kıpırdatmazlar, yanlış kararlar verip şirketi zarara sokarlar ama 5 kuruş ödemezler (çünkü yöneticilerin kararları sigortalıdır!) ama işler iyi gidince de deveyi havuduyla götürürler! Bu nasıl bir “hep bana Rabbena” düzenidir? Gariban çalışanları bahane ederek bu arkadaşlara küçük birer servet ödemek onları şirket kesesinden zenginleştirmek ayıp değil mi, günah değil mi? Bir başkan yaklaşık 60-70 bin TL, bir Genel Müdür Yardımcısı yaklaşık 80-90 bin TL prim alacak ! Madem “illa da vereceğim” diyorsun, o zaman 2016 Mart ayındaki gibi herkese seyyanen tek bir rakam belirler, verirsin…

ÇALIŞANLA YÖNETİCİYİ KARŞI KARŞIYA GETİRMEK…

Gelelim kabin ve kokpitin alacağı 1’er maaş ikramiyeye…

Sen FO kardeşim, 70 saat 80 saat uçuyorsun, eline geçen 15.000-17.000 TL…

Prime esas alınacak maaşın ne kadar peki?

Taş çatlasa 6.000 TL -7.000 TL. Uçuş parası hariç temel maaşın bu çünkü. Aynı hesap Kabin için de geçerli..Kaptanlar ise 10.000 TL-12.000 TL arası bir para alacak. Yani gece gündüz uçacaksın, “aman param kesilmesin ” diye hasta hasta uçuşa gideceksin, alacağın prim 10.000 TL, ama sıcak odasında çayını içip nette sörf yapan müdürler senin 3 katı primi cebe indirecekler. Gerçekten inanılmaz! Çalışanlar ile yöneticileri bu kadar karşı karşıya getiren, hasımlaştıran bir anlayış olabilir mi?

Bu arada unutmadan söyleyeyim. Sevgili THY çalışanları (yöneticiler hariç) bu alacağınız primin bir bölümünü zaten siz finanse ettiniz. THY, geçen yıl ücret zamlarını sünnetleyerek sizin sırtınızdan en az 30 milyon TL faiz kazanmıştı. İşte bu para üzerine biraz eklenerek size prim adı altında geri veriliyor.

PRİM DE VERME, ÖZVERİ DE BEKLEME BENDEN…

Gelelim son söze…

THY’de kötü bir alışkanlık başladı. Şirket güzel kar edince “prim” veriyor, herkesin de işine geliyor, hoşuna gidiyor. Ammaaa, işler terso olunca da bu kez “kusura bakmayın adam atacağız.” müjdesinin(!) arkasından çözüm yolu da dayatılıyor: “Ücret zamlarını vermeyeceğiz…” Bir süre sonra benzer durumlarda “İşler kötü; bu yıl size sıfır zam vereceğiz.” veya “4 ikramiyeden kamu şirketi niteliğimizden süregelen 2 ikramiyeyi artık vermeyeceğiz.” derlerse ne yapacaksanız? İtiraz ettiğinizde gelecek cevap hazır: “Kar ettiğimizde primleri cebe indirirken iyiydi ama… Bu işin küreği de var böreği de.”

Demem o ki, ben olsam THY’ye şunu derim. “Kardeşim işler iyi iken senden prim falan istemiyorum. Ama zarar edince de bana özveri istismarı ve dayatması ile gelme. Hele işten adam atma tehdidini hiç kullanma.” Bir çalışan için ücret zammından daha önemli olanı “iş Güvencesi ve işin devamlılığıdır.” O nedenle diyorum ki, “Eyyy THY, bana Prim de verme, özveri de bekleme…” Yani ne Şam’ın şekeri, ne Arabın yüzü…

Bu sözümü, son 4 ay içinde Boeing ve Airbus’la el sıkışılan yaklaşık 22 milyar dolarlık uçak alımı anlaşmaları ile birlikte değerlendirin. Dış politikadaki durumumuzu, her yıl bulmamız gereken yaklaşık 250 milyar dolar borç parayı, çift hanelere çıkan enflasyon ve işsizliği, ekonominin giderek dibe yaklaşmasını da göz önünde bulundurun. Yani önümüzdeki 10 yılda belki bir-iki kere daha prim alırsınız ama çoğunlukla da özveri yapmak zorunda kalırsınız.

Unutmadan, İlker beyden de bir ricam var. Bu maaş esaslı prim uygulamasından zat-ı aliniz ve yönetim kurulu/denetim kurulu üyeleriniz de yararlanacak mısınız? Açıklarsanız sevinirim…

Yazımızı Bertolt Brecht ile bitirelim:

Karnını doyuranlar açlara seslenip, gelecek güzel günlerden bahsediyor.”

Exit mobile version