KURULAN YENİ FEDERASYON  – YEŞEREN UMUTLARIMIZ

Değerli havacılık tutkunları ve kıymetli okurlarım, geride bıraktığımız aylarda kaleme aldığım amatör ve sportif havacılık alanındaki federasyon oluşumuna ilişkin kanunu yetkinin Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda olduğu savımın reel hayatta vücut bulduğuna şahit olmak beni çok sevindirdi. Başbakanlık Makamının uygunlukları doğrultusunda Türkiye Hava Sporları Federasyonu’nun bağımsız statüde teşkilatlandığına ilişkin karar 21 Nisan 2017 tarih ve 30045 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı. Böylelikle taşlar yerine oturdu; kritik mevzu, kanuni temsilciyle ilişkilendi.
Türkiye Hava Sporları Federasyonu’nun Türkiye’de çok iyi işler yapacağına inanıyorum. Nihayetinde bir devlet görgü ve disiplini içerisinde hareket edecek olan bu yapı; hükümetimiz nezdinde de destek göreceğinden ötürü milli başarılarımızı hanesine katmaya başlayacaktır. Ancak bu hedeflere ulaşmasında atması gereken öncelikli adımlardan bir tanesi Türk Hava Kurumu’nu sirayet ettiği milli yapıdan söküp atmak olmalıdır. Bunun için öncelikle yapılması gereken Türk Hava Kurumu Tüzüğünde yer alan ve kanunen de tezatlık oluşturan “THK Uluslararası Havacılık Federasyonu’nun üyesi olup, Türkiye’nin Havacılık Federasyonu yükümlülüğünü taşır” ibaresinin görmüş olduğu karşılığın sonlandırılmasıdır.
Kanuni düzenlemelerde  “federasyon” yapılanması tanımlanmıştır. Dernek statüsündeki bir organizasyonun federasyon “gibiymiş” şeklinde hareket etmesi ve bu yükümlülüğü üstlenmesi nasıl bir aklın ürünüdür? Adı üstünde derneksin; federasyon değil. Ayrıca bu FAI yani “Uluslararası Havacılık Federasyonu” gürültüsü de neyin nesidir? Merak edenler için söyleyeyim; FAI’nin künye bilgilerine baktığınızda “It is a non-governmental and non-profit making international organisation” ifadesine rastlarsınız. Bu ne demek?
Sizin FAI diye kopardığınız kıyamet bir hiç uğruna demek. Yani ICAO ve EUROCONTROL gibi uluslararası anlaşmalarla taraf olduğumuz ve ulusal mevzuatımıza kanunla kazandırılan düzenleyici – denetleyici bir kamusal teşekkül değildir. Bildiğiniz sivil toplum kuruluşu; aynı Türk Hava Kurumu gibi. Senin bende bir kıymetin yok sevgili FAI ve onun ardına gizlenen Türkiye’deki uzantıları. Bu hafta biraz sert konuşmakta fayda var; çünkü Türkiye’deki kimi yapılar bu konuyu şov malzemesi haline getirdi. Türkiye’de yıllardır girişimciliğin, gelişimin, inovasyonun, yenilikçi fikirlerin önüne set koyan; sadece “ben bilirim, ben yaparım” diyen kişiler işte bu yapılar; yaptıkları fitre – zekât operasyonları ise ayrı bir muamma.
Kimse bana Atatürk’ün mirası demesin; Atatürk’ün bıraktığı cemiyet bu değil arkadaş! Ortaya çıkan bugünkü içler acısı tabloda eminim Atatürk’ün de, bu dünyadan göçerken malvarlığını bu yapıya bağışlayan havacılık sevdalılarının da kemikleri sızlıyordur. Bardak-tişört satan, okullarımızda öğrencilerimizden fitre-zekât toplayan, yönetimi rejim ve hükümet aleyhtarı siyasi propaganda yapan, üniversitesinde FETÖ silahlı terör örgütü üyeliği suç isnatlı idarecileri bulunan, öğrencisini planlı şekilde mezun edemediği uçuş okulu olan, borç batağına saplatılan bir cemiyete Türkiye’de kimin ihtiyacı var? Artık gayrimenkuller satılmasın, eş-dost-ahbap-çavuş bu işten faydalanmasın, işi ehline yaptıracak liyakat esaslı gerçek bir federasyon bu görevi üstlensin; gerekirse malum cemiyetin tüm malvarlığı da devlet eliyle yeniden düzenlensin. Bıçak kemiğe dayandı!
Bu haftaki yazımı sonlandırırken Gençlik ve Spor Bakanlığı bürokratları, Türkiye Hava Sporları Federasyonu ve değerli idarecilerini ülkemize kazandırılan bu umut verici yeni devlet teşekkülü için tebrik ediyor; başarılarının devamını diliyorum. Türkiye’yi düştüğü bu durumdan ancak sizler kurtarabilirsiniz. Çıkar peşinde koşan değil gönülden havacılar her daim arkanızda; Allah muvaffak etsin!

Exit mobile version