Sendikalar neye yarar? Teknisyenlerin Kâbusu Yeni Ücret Skalası

Sendikalar neye yarar? Teknisyenlerin Kâbusu Yeni Ücret Skalası

Değerli Okurlar,

Sendikalar çalışma hayatının dengelerini, işçilerin temel hak ve güvencelerinin korunması bakımından, dünyada kuruldukları günden beri en dinamik sivil toplum kuruluşları olmuşlardır. Fakat gittikçe güçlenen liberal kapitalist sistem, sendikalara ideolojik kimlikler ve siyasi flamalar takarak günü kurtarma çabasına büründürmüşlerdir. Ast olan üyeyi çeşitli baskılardan ve adaletsizliğinden korumakken, günümüzde gösterilen misyon daha farklı durumdadır.

Özünden bağımsız her görüşe eşit mesafeli ve temsil ettiği kitle odaklı bir anlayıştan tarafgir bir ruh haline bürünmeleri utanç verici. Oysa hem Teknik A.Ş. hem THY A.O.’yu temsil eden sendikalar hele de cumhur ittifakı gibi bir ortamda yaklaşan toplu sözleşme sürecini en azından ortak müşterek konularda istişarelerde bulunarak taslaklarını hazırlamaları ellerini daha da güçlendirmez miydi? Temsil ettiğin kitle ortak bir çatıda aynı patronun himayesinde kaldı ki sizde düşman değil paydaşsınız maksadınız ortak kazanımlarsa rekabet yerine neden iş birliği olmasın.

Bir diğer gündem konuda yaklaşan Özçelik İş Anadolu Havacılık Şube seçimleri. Sanırız bu seçim iki farklı listenin yarışı ile geçecek. Bir tarafta önceki genel kurul seçiminde mevcut yönetimin desteği ile seçilmiş olmasına rağmen birkaç ay sonraki Genel Kurulda onlara muhalif listede yer almış bir ekibin yanı sıra 7. toplu sözleşme sürecinde imzalandığı halde üyelere sanki danışılacakmış gibi atılan bir e-mail skandalı söz konusu. Bu nedenle THY yönetiminin güvenini sarsan ve artık şubeyi muhatapsızlaştıran bir kopukluk yaşandığı gerçeği de var.  Kendi genel merkezi ile davalık olmuş, işveren tarafından muhatap alınmayan bir pozisyona düşmüş bir tarafın kendini affettirip temsil ettikleri kitleyi ikna etmeleri epey zor olsa gerek. Öte tarafta şubeye karşı kazan kaldırmış, hatalarını ve yetersizliklerini haykıran ‘’BİZDE VARIZ’’ diyen alternatif bir ekip var. 

Yaklaşan toplu sözleşme nedeniyle sizi temsil edecek insanların bu süreci etkin ve verimli geçirmesi gerekir.  En önemlisi sizi samimiyetle ve dürüst bir gayretle masada savunacak sizleri doğru biçimde yönlendirecek kişileri tercih etmelisiniz. Çünkü sorunları doğru tespit ve haklı taleplerle giderme çabası olmazsa, masada sizi temsil ve müzakere yeteneğinden yoksun insanlarla temsil edilirseniz başarıyı elde edebilmeniz mümkün olmaz.

Sendikacılık artık sloganist ve aktivist ruhtan gelişen teknoloji ile çağın yeni bakış açısıyla sosyal ve kitlesel etkileşim anlayışıyla sesini duyurmaya yönelmelidir. Bugün sosyal medyalardan ve bazı platformlardan yükselen sesler sokaklardaki meydanlardan daha hızlı yayılabiliyor. Ayrıca bilimsel ve yenilikçi bir bakış açısının da olması gerekir. İnsanlara ücret dışında sosyal ve psikolojik ihtiyaçları ile yaşamı kolaylaştıran birtakım ayrıcalıkların da sunması gerekir.

Mevcut hakların korunması ve ilave ihtiyaçların karşılanması kadar üyelerle yakın iletişimin, kalıcı bir güven ilişkisi bağlamında yapılandırılması da önem arz ediyor. O yüzden bu işleri takip eden insanların dürüstlüğü ve samimiyeti en önemli kriterlerden biri olmalı. Yaklaşan toplu sözleşmeden aldığımız bazı duyumlar özellikle teknisyenler için hiç de iç açıcı bir tablo olmadığını gösteriyor.  Daha önce uzman ve mühendis iş gruplarındaki tatsızlıklar onların da kapılarına dayanacak gibi duruyor.

Şayet teknisyenlerin ücretlerini bu şirkete maliyet olarak görüp düşürmeye yönelik veyahut kıdem ve kademe ilerlemelerini durduracak yeni ücret tabloları ve terfi koşulları koyarsanız inanın büyük çözülme başlar. Bu öfkeyi ve değersizlik duygusunu çok yakından takip ediyorum. Sürekli iletişim halinde olduğumuz arkadaşlar hem sendika yönetimine hem de bu konuda işveren tarafına çok büyük bir öfkenin olduğunu tepkilerini bastırdıklarını şayet kaybedecek bir şeyleri kalmazsa yurt dışına yöneleceklerini açık açık belirtiyorlar.

Artık EASA lisansı için log book engeli veya SHGM lisansı dayatmaları da teknisyenleri hangarlarda tutmaya yetmiyor. Kaldı ki en basit yemekhane ve servis sorunları bile henüz aşılamamışken, ay sonunda gelir vergisi ile maaşı pul olan adamları nasıl ikna edeceksiniz. Şefi veya başteknisyeni tepesinden inmez, müdürler eyalet valisi gibi bildiğini okur, zaman baskısı, iş yükü, vardiya telaşı, geçim sıkıntısıyla boğuşma derken bir de mevcut ücretleri ile oynama çabanız nedendir.

Her dönem ücretlerle, maliyet odaklı kurallarla, yenilik diye sürekli zorlamalarla birtakım kriterler dayatılmasını anlayamıyorum. Çözüm yerine sürekli işleri zorlaştıran kaba ve baskıcı bir anlayışın hâkim olması çok üzücü. Böylesi güzide kurumların bu nobran kafalara bırakılması, insanların hayatını zorlaştıran anlayışı başarılı bulması sanırım bu asrın en büyük sorunlarından biri. 

Asıl suç işleyen, kuralları ihlal eden, toplumun ve insanların can ve mal güvenliğini tehdit edenlere göstermeniz gereken hiddeti, neden vergisini ödeyen, size oy veren ve kurallara uyarak işini yapmaya çalışan insanlara da gösteriyorsunuz. 

Hepinize sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir hafta diliyorum…

Exit mobile version