SENDİKA OLMADI, BARİ TALPA'YI ALALIM!

Bildiğiniz üzere, 20 senelik bir dernekçiyim. Bu nedenle sendikal ve derneklere çok önem veririm. Ancak son birkaç senedir ne sendikadan ne de derneklerden hayır yok. Adeta üstlerine ölü toprağı serpilmiş gibiler. Ancak yine de bu suskun kurumlarımızı küstürmemek lazım. Hava-İş sendikasının hiç ciddi maç yapmamış kadrosu ilk maçına çok yakında çıkacak. Bu nedenle sendikayı eleştirmeyeceğim. Durduk yere tam maç başlarken laf atmayı veya takımı yıpratmayı uygun görmem. Şimdi susma zamanıdır. Hatırlarsanız, eski Hava-İş yönetimine yönelik 20 senelik muhalefetimi greve çıktıkları an bitirmiş ve çıkılan grevi ve grev süresince sendika yönetimini destekleyici yazılar yazmıştım. İşverenler sendikalar aleyhine yazılan her yazıyı severler. Bu oyuna gelmeyelim. Bu nedenle tanımadığım, selamım, sabahım olmayan Hava-İş yönetimine ve üyelerine başarılı bir toplu iş sözleşmesi geçirmelerini eski bir emekçi arkadaşları olarak diliyorum.
Sendika ve Dernek seçimlerine meraklıyımdır. Fırsat buldukça veya davet aldıkça takip eder, bazen ise ricaları kıramayıp divan başkanlıklarını yaparım.
Bu aralar gündemde TALPA seçimleri var. Uçuş işletmede kulisler bayağı hızlı. Tabii ki, her ne kadar evden yazılarımı yazıyorsam da her kesimden dostlarım ve arkadaşlarım var.
TALPA seçimlerine kısa bir süre kala ilk aday ortaya çıktı. Kpt. Plt. Ayhan Günal… Mevcut başkanın seçime girmeyeceği söyleniyor. Tabii ki TALPA seçimleri tek liste ile yapılmaz. Mutlaka birkaç liste yarışır. Doğru olanı da budur. Günal’ın listesini bu hafta içinde açıklaması bekleniyormuş. Bakalım başkaları da çıkacak mı?
Aslında Günal Kaptanın, TALPA Başkanlığı için aylar önceden çalıştığını duyuyordum. Her boşlukta meslektaşları ile görüşüyor, listesini oluşturmaya çalışıyormuş. Duyduğumuza göre bayağı da mesafe katettiği söyleniyor. 60 kişilik bir aday kadro yaptığını bunların içinden Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu oluşturacağını herkese övünerek anlatıyormuş. Tabii ki öncelikle Maşallah diyelim.
Günal’ı tanıyanlar “daha iyisini bulursa eski listesini çizer yenileri yazar” diyerek onun hem pragmatik hem de mükemmeliyetçi bakışına vurgu yapıyorlar. Tabii, önceden “listedesin” denilip daha sonra liste dışı bırakılanların bu hayal kırıklığını nasıl karşılayacakları ayrı konu. Herhalde “benden daha iyisini bulmuş beni de çizmiş” diye kimse övünmez, olsa olsa bozulur…
Diğer bir konu, Günal’ın hiç tanımadığı pilotlara da teklif götürmesi. Özellikle oy potansiyeli bulunan isimleri mutlaka listesine alıyor. Ancak seçilirse bu “beş benzemez” kurulun ne kadar devam edeceği kuşkulu. Özellikle, seçilmek için her şey mubah diyerek, “ne olursan ol gel” mantığı ile, fikir ayrılıkları olan kişilerle, oy kazanmak adına davetkâr olunmamayı tavsiye ederim. Çünkü yönetime gelindiğinde bu fikir ayrılıkları, istifaları peşinde getiriyor.
Pişmiş aşa su katarsan?
Sadece Günal’ın değil, TALPA başkanı kim olursa olsun işi bayağı zor görünüyor. Çünkü THY’de Toplu Sözleşme süreci başladı, başlayacak. Sendikanın gücü, yapısı, etkinliği ve THY işvereni ile ilişkileri ortada. Bu durumda sivil toplum örgütlerine iş düşecek gibi görünüyor. Unutmamak gerekir ki, imzalanacak TİS tam 3 yıl sürecek. İşte Ayhan Günal bunun farkında olduğundan, ateşli söylemleri ile pilotları etkilemeye çalışıyormuş. Bir nevi, “Masaya yumruğunu vuran, atak, hakkını arayan” başkan profilini yerleştirmeye çalışıyormuş
Masaya vurma, elini kırarsın!
İyi de gerçek öyle mi? THY yönetiminin hak-hukuk konusundaki karnesini bu yazıyı okuyan herkes bilir. Hamdi Topçu ile başlayan bu Hukuk, adalet bilmezlik devam edebilir. THY yönetiminin kuru gürültüye pabuç bırakmayacakları da açık. Hele hele “Yeni Hava İş” sendikası ile mutlu mesut, şiir gibi bir ilişkileri varken aradan kafa çıkarmayı hoş görmeyeceklerini tahmin etmek hiç de zor değil.
Yani masaya yumruk vurursanız sadece eliniz kırılır, biraz da gürültü çıkar! Hepsi o kadar… Sadece kendinizi değil, iyi niyetle ekibinize katılan arkadaşlarınızı da yakarsınız. TALPA’da Ertuğrul Bilişli ve Erkan Potükönen kaptanlarda masaya yumruk vurmuşlardı. Ne oldu?
Pardon, uçucu camiaya değil TALPA Yönetimine ne oldu? Yorumlarsınız diye yazmayacağım.  Bakın diğer derneklere, hepsi süt dökmüş kedi gibi. Bir tane değil masaya, kapıya bile tak, tak diye vuran yönetimleri bile yok.
Grev de yaparım, kariyer de!
“Grev yaparız biz de” derseniz, işte o zor. Son grevde gördük. THY, çok stratejik bir hamle yapıp grev kararına karşı lokavt ilan etmedi. Yani “işyeri açık, isteyen çalışabilir” dedi. Sonuç, 16.000 kişilik şirkette 300-500 kişi greve çıktı onlar da maalesef perişan oldu. İşverenin personeli bölme oyunu tutmuş, ekmek parası derdindeki çalışanlar “kaos yerine istikrarı” seçmişlerdi!  Hep öyle olmuyor mu zaten? Dolayısı ile ” grev yaparız, asarız, keseriz” demek işin şov kısmı.
Kurumsal hafızanız olsa veya rahmetli Ertuğrul Biliçlİ ve Erkan Potukönen kaptan sağ olsalardı sanırım sizlere neler yaşadıklarını anlatırlardı. TALPA yönetimlerinin işveren tarafından nasıl darmadağın edildiğini anlatırlardı.
Bir an için Ayhan kaptanın bunları yapabileceğini düşünelim ve hayal edelim. Gerçekten sözünü yerine getirebilecek mi? İşverenlere diklenebilecek mi? Hadi daha ileri gidelim “işten atılmayı” göze alabilecek mi? “Evet yapar” diyorsanız sizi 2013 yılı Hava İş Genel Kurulu öncesine götürelim.
Sendika nasıl kaptırıldı?
Yaklaşan Hava İş Genel Kurulu öncesinde saflar netleşmiş, Gökkuşağı hareketinden kopan Ali Gülçiçek  ve arkadaşları Emek Meclisinde bir araya gelmişlerdi.  Ayhan Günal Gökkuşağının THY’ deki lideri konumundaydı. Açıklamalar yapılıyor, kitle örgütleniyordu. Bu arada özellikle kabin ekipleri arasında İşçi komitesi isimli bir grup daha oluşmuştu. Bunların dışında, mevcut Ayçin yönetimi vardı. Sonra birden bire Reform grubu adı altında bir oluşum peydahlanıverdi. Başında siyasi kimliği yüksek bir siyasinin yeğeni vardı. İşveren ile bağlarını gizlemiyorlar, tam tersine bunu bir avantaj olarak görüyorlardı. Bu operasyonel gruba hiç kimse şans vermiyordu (Ben dâhil).  İşçi, işveren yanlısı olarak bilinen birine nasıl oy verirdi ki…
İstanbul ve Anadolu seçimleri başlamıştı. Özellikle beyaz yakalıların görev yaptığı merkez üniteleri ile satış, istasyon ve kargo ofislerindeki seçimlerin çoğunu kazanmışlardı.
Turuncu Devrim yarım kaldı!
Ayhan Günal’ın ağırlık verdiği tek yer İşletme idi. Şaka değil 300 delegenin olduğu Genel Kurula tam 97 delegeyi İşletme seçecekti.  Kabin memurlarının ağırlıkta olduğu liste ile birleşilmiş, İşçi Birliği adı altında seçime girilmişti. Listede pilotların başını Ayhan Günal çekiyordu.
Zaten 97 kişilik delege listesinin birinci sırasında Ayhan Günal’ın ismi vardı. Günal’ın listesinin rengi de manidardı: Turuncu… Soros’un özellikle eski Sovyet cumhuriyetlerinde yaptığı “devrimin” rengi de hatırladığım kadarı ile turuncuydu. Turuncu, pilot ve hostesler arasında en popüler renk haline gelmişti. Seçimler yapılmış, 8000 civarında üyeye sahip işletmede turuncu liste 1722 oy almış ve seçimi kazanmıştı.  Atılay Ayçin’in listesi 1266 oyda kalmış, Emek meclisi ise 610 oy toplayabilmişti. Son derece demokratik(!) bir seçim sistemine sahip Hava İş’te, oyların % 48’ini alan turuncular, delegelerin % 100’ünü elde etmişlerdi. Yani kabaca Genel Kurulun üçte biri Gökkuşağı-İşçi Komitesi birlikteliğine aitti.
Camianın önde gelen isimlerinden, sendikacı geçmişi de bulunan Faruk Sayılır 4 Kasım 2013 günü aynen şunları yazıyordu. “Başta Atilla Kaya, Ayhan Günal olmak üzere; THY patronları ile onların maşası bazı kişiliksiz yöneticilerin her türlü baskı, ısrar, gözdağı ve tehditlerine rağmen korkmadan çekinmeden insana yakışan bir tavırla listede yerlerini alarak gelecekleri hakkındaki kararı ancak kendilerinin verebileceği gerçeğini herkesin gözüne sokan bu insanlara selam olsun. ”
“Katılanı işten atarım !”
Genel Kurul günü yaklaşırken THY yönetiminin delegelere baskı yaptığı iddiaları konuşulmaya başlandı. Bu konularda kimsenin eline su dökemeyeceği muhterem THY yönetimi “Reforma oy vereceksiniz,  yoksa karışmam” demenin mantıksızlığını kavramıştı. Çünkü oylamadan sonra sigaya çekilecek her pilot veya hostes  “Vallahi Reform’a verdik.” diyeceğinden muhalifleri tespit etmek zorlaşacaktı.
İşini sağlama alan THY yönetimi çareyi kendileri aleyhine oy kullanacağı belli olan İşletme delegelerine “seçime katılmayın, yoksa sizi işten atarız “demekte buldu. Üstelik bu iddia Gökkuşağı temsilcilerince seçimden 1 gün önce basın toplantısı ile duyuruldu. Alınan karar da açıklandı: “Genel Kurul salonuna girmeyeceğiz.” İşverenin oyunu tutmuş, 300 delegeli Genel Kurulun 200 delege ile toplanması sağlanmıştı. Yani 110 delegeli Reform Grubunun seçimi kazanması için bütün şartlar hazırlanmıştı.
Er meydanına çık(a)mayan “LİDER”
Genel Kurul toplandı ve Uçuş İşletme delegelerinin katıl(a)madığı seçimleri işverenin desteklediği Reform grubu kazandı. Genel Kurula girmeyen/giremeyen işletme delegelerinden başında Ayhan Günal geliyordu. Faruk Sayılır Kaptanın ifadesi ile, Ayhan Günal, “her türlü baskı ve şantaja rağmen delege listesinde yer almış” ama Genel Kurul salonuna gidememişti.
Hadi üç kuruşa ev geçindiren kabin memurlarını, işsiz kalmayı göze alamayan pilotları anladık da, hareketin liderinin baskılardan korkup salona gidememesini nasıl açıklanabilir ki.
Doğal olarak “lider” korkarsa, altındaki delege ne yapsın? Oysa liderlik; cesaret ister, feragat ister, basiret ister. Lider korkmaz, er meydanından kaçmaz, risk alır, gerekirse kendisini ortaya koyar, örnek olur, çevresindekilere cesaret ve moral aşılar. Demokrasi tarihi, bu özelliklere sahip olduğu için işini kaybeden, hapislerde çürüyen hatta can veren insanlarla doludur.
Sendika gitti, sıra TALPA’da mı?
O gün Genel Kurul salonuna Ayhan Günal, hakaret edilmeyi, hırpalanmayı, işten atılmayı göze alarak gitse ve oyunu kullansa idi, bugün THY pilotları Ayhan kaptanın arkasında kenetlenirdi. Ama şimdi sorun büyük. İşverenin baskısına, tehdidine boyun eğen ve sendikayı altın tepsi içinde 3-5 senelik THY personeline takdim eden bir anlayışın TALPA’ya başkan olursa gelebilecek baskıları göğüsleyeceğine üyeleri inandırmak zor olsa gerek. Yaptıkları, yapacağının teminatı mıdır?  1722 delegenin oyunu, desteğini bir kalemde çöpe atanların, TALPA seçimlerinde destek verecek üyelerin oylarını da heba edip, etmeyeceğini şimdiden bilmek zor.
Hani sendika seçimi 15 sene önce olsa idi belki, “değiştim, geliştim” diyebilirsiniz de, 2 yıl öncesinden bahsediyorum.  Hatırladığım kadarı ile yapılan bu vahim hatadan dolayı İşletme’nin üyelerine özür bile dilenmediği kulağıma gelmişti. Oylarını size güvenerek veren kişilere bir özürü bile çok görenlerin “Kusura bakmayın, bize güvendiniz, sizi yarı yolda bıraktık ama anlayın işte, ekmek parası” diyerek topluma açıklama yapmayanların, öz eleştiri kurumunu bile işletememeleri gerçekten çok acı…
Bizim görevimiz uyarmak. Takdir ve tercih TALPA üyelerinin…
 

Exit mobile version