featured

NATO’da Kabil Havalimanı için henüz karar yok

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Kabil Havalimanı’nın işletilmesi konusunda karar verilmediğini, ancak Türkiye’nin kilit rolde olduğunu söyledi. NATO zirvesinde, Rusya ve Çin’e karşı ise birliktelik mesajı verildi.

NATO’ya üye 30 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılımı ile Brüksel’de düzenlenen zirve sonrasında Genel Sekreter Jens Stoltenberg, zirvede alınan kararlar konusunda açıklamalarda bulundu.

ABD komutasındaki müttefik güçlerin Afganistan’dan çekilmesinin ardından Türkiye’nin Kabil havalimanındaki rolünün ne olacağına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Stoltenberg, Kabil’deki uluslararası havalimanının hangi ülke tarafından işletileceği konusunda henüz karar verilmediğini belirtti. NATO müttefiklerinin Kabil’deki uluslararası havalimanında görevin nasıl yürütüleceği konusunda çalışmalarını sürdürdüğünü ifade eden Stoltenberg, “Türkiye elbette burada kilit bir rol oynayacaktır” dedi.

Zirve sonrasında yayınlanan sonuç bildirgesinde de NATO müttefiklerinin Kabil havalimanının işletilmeye devam edilmesinin temin edileceği belirtildi. Diplomatik ilişkilerin devamının ve Afganistan’ın dünya ile temasının sağlanması için NATO’nun geçiş döneminde havalimanına gereken finansal desteği sağlayacağı kaydedildi. NATO birliklerinin çekilmesinin Afganistan ile ilişkin sonu anlamına gelmediği belirtilerek, NATO’nun Afgan güvenlik güçlerinin eğitimi ve mali desteği için çabalarını sürdüreceği ifade edildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’in görüşmesi öncesinde, Kabil havalimanının Türkiye tarafından işletilmesi konusu gündeme gelmiş, Türk ve ABD’li yetkililerden bu konuda görüşmelerin sürdüğü yönünde açıklamalar gelmişti.

Sonuç bildirisinde Türkiye vurgusu

“Zorlu güvenlik ortamına yanıt olarak ortak bir duruş sergilemeye ve birlikte hareket etmeye devam ediyoruz” denilen sonuç bildirgesinde, Türkiye için güvenlik tedbirlerine katkının artırıldığı belirtildi.

Bildiride, “Türkiye için güvenlik tedbirlerine katkılarımızı artırdık ve bunların tam olarak uygulanmasına yönelik bağlılığımız sürüyor” ifadesi kullanıldı.

Ayrıca Suriye’den Türkiye’ye gelebilecek tehditlere ilişkin olarak da Suriye’nin NATO ve müttefiklerinin topraklarına kadar ulaşabilecek kısa menzilli balistik füzelerinin olduğu hatırlatıldı. Bildiride, “Suriye’den Türkiye’yi vurabilecek veya hedef alabilecek füzelere karşı tetikte olmayı sürdürüyoruz. Suriye’den gelen balistik füze tehdidine karşı gözlem ve değerlendirmelere devam ediyoruz” denildi.

Çin ve Rusya’ya karşı birliktelik mesajı

ABD Başkanı Joe Biden ilk kez katıldığı zirvede, ittifaka bağlılığını teyit ederken liderler zirvede yeni strateji konsepti “NATO 2030″u kabul etti. Zirve sonunda yayınlanan sonuç bildirisinde ise “uluslararası düzene yönelik sistematik bir sınama” olarak nitelendirilen Çin’e ilk kez geniş bir yer ayrıldı.

Genel Sekreter Jens Stoltenberg, zirvenin ardından düzenlediği basın toplantısında zirvede “ittifak için yeni bir sayfa açtıklarını” belirtti.

“Küresel rekabetin” yaşandığı bu dönemde Avrupa ve Kuzey Amerika’nın NATO çerçevesinde “güçlü duruş” sergilemesi konusunda müttefikler arasında görüş birliği olduğunu kaydeden Stoltenberg, “Özellikle de Çin ve Rusya gibi otoriter rejimlerin kurallara dayalı uluslararası düzene meydan okuduğu bir dönemde” ifadesini de sözlerine ekledi.

NATO ile Rusya arasındaki ilişkilerin Soğuk Savaş’tan bu yana “en düşük düzeyde” olduğunu ifade eden Stoltenberg, “Moskova’nın saldırgan eylemlerinin” güvenliği tehdit ettiğini vurguladı. Stoltenberg, buna rağmen NATO’nun “kendi pozisyonunu anlatmak, yanlış anlaşmaları engellemek ve gerilim tırmanmasını önlemek” için diyaloğa hazır olduğunu söylerken, Ukrayna ve Gürcistan ile NATO’nun dayanışma içinde olduğu mesajını da verdi.

Stoltenberg, Çin’in dünyada artan nüfuzunun “İttifakın güvenliği için bir sınama” olduğunu belirtti. Sonuç bildirisinde de Çin’in izlediği tutumun “kurallara dayalı uluslararası düzen ve ittifakın güvenliği ile ilgili alanlarda sistematik bir sınama” olduğu ifadesi yer aldı. Çin’in bu siyasetinden “endişe” duyulduğu belirtilerek, Çin’e “uluslararası yükümlülüklere” uyma çağrısı yapıldı. Bunun yanı sıra Çin’den nükleer gücü konusunda şeffaf olması ve bu çerçevede güven artırıcı önlemler alması talep edildi.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir