Değerli Okurlar,
Ülkemizde maalesef sivil toplum kuruluşları ve dernekler misyonları ve taşıdıkları sorumlulukları ile çelişmekten bir türlü kurtulamıyorlar. Gücünü üyesinden alamayan her oluşum uzun vadede sıkıntı yaşar. Bağımsız ve tarafsız bir anlayışa hâkim, tüm çabanın taşınan misyon ve üstlenilen sorumluluğu hayata geçirmek amacında olan kaç tane sivil toplum örgütü gösterebilirsiniz.
Hele ki işinde içinde mali bir kaynak ve makam varsa asıl yarışın ve hırsın ne kadar vahşi biçimde ortaya çıktığını o zaman görürsünüz. Kirli algı yönetimleri, iftiralar ve iddialar havada uçuşur. Varlığını sürdürmek için her türlü ayak oyunu ve ahlaksızlık mübah sayılır. Kimi mağdur edebiyatına sığınır, kimi çakma muhalefetle sistem eleştirisi çığırır. Kapılar kapanıp masalar kurulduğunda tribünlere oynayan sahte kabadayılar, gerçek zavallılığı ve korkaklığıyla güce sığınmaya başlar.
En üzücüsü ise bu işlerde liyakat ve ehliyetten çok itaat ve sadakat aranır. Buna uymayanları ise zamanla sistem ya kendi içinde yutar ya da sessiz sedasız bir şekilde yok eder. Bu yüzden memleketimizde gerçek bağımsız hür iradelere asla tahammül yoktur ve hiçbir zaman fırsat tanınmaz.
Şimdi TEC’ deki grev ve lokavt sürecinde yaşananlara bakıyoruz. Talepler popülist mi günümüz şartlarında realist mi? işveren tarafı ideolojik mi? yoksa ekonomik gerekçelerle mi uzlaşmaya yanaşmıyor? Mevcut kanun ve işleyişlere göre bu direniş ne kadar sürdürebilir? Ne kadar sonuç alınabilir? Ülkemizde grev koşulları sınırlandırılarak zaten toplumsal direncin beli kırılmaya çalışıldığı bir iklimde, bu ortak iradeye ve haklı direnişe gönülden destek olup kutlamak gerekir. Önemli olan bu süreci dağılmadan ve yılmadan sonuna kadar sürdürüp, mümkün olan en yüksek noktadaki sona erdirmektir.
Tabii TEC’deki bu gösterilen sopanın aynı zamanda yakında başlayacak olan THY A.O. ile THY TEKNİK toplu sözleşmelerine de önden bir mesaj olarak görenlerde var. %27 ücret zammı teklifi öbür taraflarında taslaklarına ve tekliflerine şimdiden tabiri caizse bir ayar verme olarak da yorumlanıyor. Gerçek enflasyonla açıklanan resmi enflasyon rakamlarının birbirinden bu kadar uzak olduğu bir dönemde orta yolun nasıl bulunacağı ve çalışanların nasıl memnun edileceği herkesçe merak konusu.
Kabin ve kokpit ekip ücretlerinin biraz yüksek olması avantajken, yetkisiz teknisyen ve teknik destek gibi düşük iş gruplarında ise mevcut durum büyük dezavantaj oluşturuyor. Düşünün ki 200 bin TL maaş alana %30 verdiğinizde 60 bin TL gibi dişe tırnağa gelir bir artış olarak gözlenebilirken, 60 bin TL alan içinde 18 bin TL gibi çok düşük bir zam oranı yansımış olacak. Bir tarafın zammı kadar düşük ücret alanların muhakkak desteklenmesi gerekir. Sendikalarında buna daha çok kafa yorması ve bu iş gruplarındakiler için güçlü teklifler sunması gerekir.
Öte yandan yetkili teknisyenlerinde değersizlik hissini bastıracak ve vicdanlarını bir nebze rahatlatacak adımlar atılmalı. Son dönemlerde 10. yıl yemekleri ve rozet törenleri çok önemli dokunuşlar ve memnuniyet verici olarak değerlendirilebilir. Bu tarz iş dışında daha samimi görüşmeler yapılarak, çalışanlara kendini ifade edebilme imkanları sunulması son derece önemli ve bu şekilde aradaki buzlar eritilebilir. Yoksa bugün tecrübeli bir personelin maliyetine baktığınızda, onu kaybetmenin zararını zamlara bile yansıtsanız inanın sonucu tahmin edemezsiniz. Havacılık her bakımdan tecrübe ve nitelikli iş gücünün olmazsa olmazı bir sektör. Umarız olayın bu yönünü de ilgililer göz ardı etmez.
Her yıl dağıtılan kar paylarını çalışanlar çok önemseyip desteklese de banka promosyonu gibi hakların şirket tarafından yönetildiği gerçeğini yadsıyamayız. Her geçen gün büyüyen ve dev anlaşmalarla sektöre daha fazla eleman ihtiyacı doğan bu kurumlarda yönetsel hatalar yüzünden iş gücü ve tecrübe kaybına fırsat verilmemeli. Her zaman en büyük şikâyet sebebi olan ara kademelerdeki baskıların önüne geçilmeli ve çalışanın sesine daha çok kulak verilmeli. Özellikle insan kaynakları departmanlarının daha çok sahada bulunarak sorunları ve sıkıntıları yerinde görüp bizzat kendilerinden dinlemeleri bağları güçlendirir.
Yoksa bu iletişim kopukluğu toplu sözleşme masalarında da yaşanırsa TEC’deki kriz hepsinin kapısına dayanır. Sonra megafonlarla ve yanlış anket mailleri ile hata yapar, bir daha sahaya inecek yüz bulamayabilirsiniz. Tamamen iyi niyetli bir uyarı…
Hepinize sağlık ve huzur dolu bir hafta diliyorum…
