Değerli Okurlar,
Ülkemizin dört bir yanında günün ilk ışıklarıyla başlar mesai. Ama analığın ne gece nöbetleri ne de gündüz mesaisi bitmek bilmeyen bir enerji ile sürer emeği. Kimi fabrikada, kimi tarlada, kimi de okula çocuğunu bırakıp işe yetişmenin telaşıyla koşturan bir annenin topuk seslerinde başlar bu mesai. Bu da yetmez, yaşamın görünmeyen ağır yüklerini sırtlar, sessiz bir kahraman gibi hayatımızı, çamaşırımızı, bulaşığımızı ve ütümüzü de omuzlayıp taşır bu mesai.
Bir kadın sadece emeği ile değil; hayalleri, fedakârlıkları ve yorgunluklarıyla tükenir çalıştığı masalarda. Geleceği inşa eder, dünyaya yaşam verip büyüttüğü evladında. Ama ne yazık ki bu kadim emeğinin ne karşılığını alabilir ne de hak ettiği değeri görebilir.
“Kadının emeği, toprağa can veren su gibidir; görünmez ama hayat verir.”
Kadın emeğine saygıyı artıracak eğitim ve yayınlarla sosyal bir farkındalık yaratılabilir. Sendikalar kadınların sosyal ve ekonomik haklarını pozitif bir ayrımla daha da güçlendirebilir. Özellikle her sektörün zorluklarına ve ortaya çıkan sorunlarına yönelik etkin bir denetim mekanizması kurulabilir. Kades gibi uygulamalarında sosyal güvenlik ve çalışma hayatı merkezli alan kurularak buralardan yasal ihlal ve haksızlıklar daha etkin biçimde denetlenebilir. Uçuş personeli olan annelere, anne dostu planlama yazılımlarıyla, daha konforlu vardiya sistemleri geliştirilerek daha güvenli bir çalışma hayatı ve daha dengeli bir aile yaşamı sunulabilir.
“Bir kadının emeğini yok sayan bir toplum, kendi geleceğini de yok sayar.”
Başta emektar Annem olmak üzere tüm annelerin gününü gönülden kutluyorum… iyiki varsınız, iyiki varlık sebebimizsiniz.
Gökyüzü Kazanıyor, Yerdekiler Sayıyor
Emirates yine yaptı yapacağını. Üçüncü kez üst üste rekor kâr açıkladı ve bu kârı çalışanlarıyla paylaşmayı da ihmal etmedi. Ne kadar mı? Tam 22 haftalık maaş, yani 5,5 maaş ikramiye. Yanlış duymadınız. Aylarca havadan para kazanıp sonra da o parayı gökyüzünün kahramanlarıyla paylaşmak… Gerçekten masalsı.
Şimdi bu masaldan uyanalım ve gerçeklerle yüzleşelim…
THY geçen yıl ciddi bir kâr açıkladı. “Kârlıyız!” diye bas bas bağırdı. Ama çalışan ne aldı? Sadece bir maaş ikramiye. “Yatırımcılara temettü dağıtıyoruz, personel de idare etsin” denildi. E dedik, peki. Belki bayramda bir jest olur… Ramazan’da küçük bir ikramiye verilmişti; personelin morali biraz da olsa toparlanmıştı. Herkes “Acaba bu bayram da olur mu?” diye umutlandı.
Beklendi… Emirates 5,5 maaş dağıttı, bizimkiler Excel dosyasını bile açmadı.
İGA güzel bir adım atarak “Ben çalışanıma bayram ikramiyesi veriyorum” dedi. THY ve iştirak çalışanları umutlandı, kalpleri “Acaba?” diye çarptı. Ama umutlar yine apron kenarında unutuldu. İkramiye yok. Sessizlik… ve hayal kırıklığı.
Hele iştirak şirketleri… Zaten ana firmadan daha düşük maaş alıyorlar. Sorumluluk tam gaz, ama ne bir jest var ne de jestin “j”si. Bayram geliyor, yolcu yoğunluğu artıyor, stres tavan yapıyor. Ama çalışan hâlâ neyle motive olacak bilen yok. Gökyüzü dolup taşarken yerdekiler hâlâ “Belki bu bayram?” diye iç geçiriyor.
Şimdi yöneticilere sesleniyorum: Kâr etmek güzel. Ama bu kâr sadece rakamlarla mı ölçülür? Çalışanın yüzündeki gülümseme, motivasyonu, huzuru hiç mi önemli değil? Emirates bunu anlıyor ve uyguluyor. Peki biz neden hâlâ “Yetmez ama bir maaş” mantığındayız?
Uçaklarımız uçuyor olabilir. Ama yere sağlam basan bir şirketin önce çalışanını mutlu etmesi gerekmez mi?
Yoksa kazandığımız gökyüzünde, kaybettiğimiz emek mi?
Kurban Bayramı yaklaşıyor. Dilerim bu kez şirketler kurbanı yine çalışanlar olarak seçmez.
Pilot Sigortası Tamam, Peki Ya Vicdan Sigortası?
HAVA-SEN… Kısıtlı kaynaklarla, karşılık beklemeden, sadece üyeleri için çalışan bir sendika. Sendika dendiğinde çoğumuzun aklına aidat toplayıp çay ocağına masa takımı almaktan başka bir şey gelmiyor. Ama HAVA-SEN öyle değil. Gerçek sendikacılık mı dediniz? Buyurun, örneği burada.
Son adımları: Türkiye İş Bankası iştiraki Anadolu Sigorta ile yapılan “Lisans Kaybı (Loss of Licence – LOL)” sigortası anlaşması. Ne için? Pilotların mesleki güvencesi için. Geçici ya da kalıcı lisans kaybı durumunda artık pilotlar daha güvende. Bu ciddi bir adımdır. “İyi uç, başına bir şey gelirse bakarız” devrinden, “Başına bir şey gelirse biz yanındayız” anlayışına geçmek, sadece işini ciddiye alanların işidir. Bravo.
Ama şimdi bu satırlardan övgü değil, öfke çıkacak.
Çünkü gökyüzünün yıldızları, yerde çamura batırılıyor. İş bilmezlik sektörde norm olmuş durumda. Halk tabiri ile birinin dayısı varsa, iş hazır. Referans artık eğitimden, tecrübeden, etikten daha değerli. Yöneticilik bilmeyenler, EASA logbook’unu engelleyip başka firmalara “O teknisyeni almayın” diyebiliyor. Sağlık raporuna, yıllık izne, iş yüküne karşı uygulanan mobbing olaylarına insan olanın içi kaldırmaz.
Madem her yerde torpil var, madem yöneticilere güven yok… O zaman herkese yurt içi/yurt dışı rotasyon hakkı tanıyın. Müdürler, şefler için gizli oylama yapın. Kim güven vermiyor, kim mobbing yapıyor ortaya çıksın. Sonuçlara göre radikal değişiklikler yapın. Çünkü sizin en büyük hazineniz, o yetiştirdiğiniz teknisyen, pilot, yer personeli. Ama siz bu hazineyi çürütüyorsunuz.
Hele Kurtköy, Tuzla’da oturan çalışanı AHL’ye zorla göndermek hangi vicdana sığar? Sayın yetkililer, vicdanlı insanlar olduğunuzu umarak söylüyoruz: Bu düzene lütfen dur deyin. Bu, sizin mesuliyetiniz.
Kalite tarafında yaşananlar da ayrı bir fiyasko. İddiaya göre yetkilendirme süreci tam bir karmaşa. Prosedür var ama uygulama kimin keyfine kalmış belli değil. Her gün onlarca RII kart (Kritik işlemler için çift kontrol gerektiren denetim kartıdır.), NRC kâğıt (Rutin olmayan bakım/onarım işlerini belgeleyen düzeltme kağıdıdır.) üstünde kapatılıyor. Uçak uçağa gitmeden “iş tamam” deniliyor. Böyle kalite mi olur?
Bu şirket kan kaybını durdurmak istiyorsa, önce yönetim anlayışına neşter vurmalı. Kaliteye, operasyona, idari kadroya radikal müdahaleler şart. Yoksa bir gün bu şirkette uçağı uçuracak kaptan, bakımını yapacak teknisyen, yönetecek adam kalmayacak.
Bugün HAVA-SEN bir sigorta yaptı. Ama asıl ihtiyacımız olan şey vicdan sigortası.
Ve maalesef… onu kimse satmıyor.
Hepinize sağlık, mutlu ve huzur dolu bir hafta dilerim,