featured

THY’den Pembe Tablolar..

Geçtiğimiz günlerde, THY’nin ilk altı aylık bilançosu açıklandı. Gerçekten başarılı bir tablo var, bu yadsınamaz. Fakat, bu tabloyu incelerken diğer haberci gazetecilerin yaptığı gibi, sadece bardağın bir tarafından bakarak tabloyu kamuoyunun önüne koymak ve görünenleri yazmak, işin kolay yönü.
Gidişe, herkesten farklı olarak bir de pembe gözlüksüz bakmak gerektiğini düşünüyorum.
 
Hepimizin bildiği gibi, küresel ekonomik büyümeye denk düşecek şekilde THY, 2004’de Airbus ve Boeing’e verdiği uçak siparişleri ile filosunu ciddi şekilde büyütme adımı attı.
Filosunda bu denli büyümeye giden ve daha önce filosunda bulunmayan iki uçak tipini (Airbus A320 ve A330) filosuna ekleyen bir havayolunda; ilk yıllarda karlılıkda düşüş beklenmesi gerekirken, THY ardı ardına yüksek karlar açıklamaktadır.
Burada, dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var; yeni uçakların ilk 5 yıllık döneminin hem imalatçıların verdikleri garantiler, hem de henüz büyük bakımların (overhaul) devreye girmemiş olması nedeni ile bakım maliyetlerinin en az seviyede olmasıdır.
Oysaki, bu sürenin içinde ya da hemen bitiminde, milyonlarca dolar maliyetindeki motor, APU ve uçak gövde bakımlarının yapılması gerekecektir. Bunun peşinden de motorlar kadar acil olmasa da, iniş takımları bakımları büyük maliyetler getirecektir.
Hafızam beni yanıltmıyorsa; kısa dönem kiralanan uçakları bir yana bırakırsak, THY’nin verdiği yeni uçak siparişi; 19 adet A320, 12 adet A321, 5 adet A330 ve 23 adet B737–800 idi.
Bu uçakların hepsinin 1–3 yıl aralığında teslim edilmiş olduğunu düşünürsek, bu uçakların motor, APU, gövde ve iniş takımı bakımları da aynı zaman dilimine denk gelecekler.
İşte kafama takılan nokta bu olduğundan bakış açımı bu tarafa yönlendirdim.
THY böylesi yüksek karlar açıklarken, acaba bu bakımlar için bakım rezervi içeriğinde bir para ayırmakta mıdır?
Ayırıyor ise, bu hangi mertebededir? Eminim ki usulen konulmuş minicik rakamlar değildir bunlar.
Yapılacak bir motor bakımının, motorun durumuna bağlı olarak 1,5- 3,5 milyon dolar civarında bir bakım maliyeti olduğunu ve yukarıda belirtilen uçaklarda 2 adet motor olduğunu düşünürsek, ne demek istediğim daha anlaşılır olacaktır.
 
Havayolu taşımacılığı tarihimize geriye dönüp şöyle bir bakarsak, özel havayolları ilk 2–3 yıllarında karlıymış gibi görünürken, daha sonrasında birden bire finansman sorunları ile karşılaşmışlar ve pek çoğu ise bunun sonunda batmıştır.
Atladıkları nokta ise; 2–3 yıl içinde karşılaşacakları bakım maliyetlerini öngörememiş olmalarıdır.
 
Hani bilsem ki, THY yönetiminde kendilerini kanıtlamış, işinin ehli yöneticileri var, bu konuda kaygılanmam.
Ama, şu anki yöneticilerin havacılık alanında sağladıkları bilgi birikimleri konusunda çok fikir sahibi olamadığım ve yeteri kadar onlarla çalışma şansım olmadığı için, ister istemez yıllarca mensubu olmaktan gurur duyduğum THY’nin, yukarıda sözünü ettiğim özel havayollarının durumuna düşme olasılığı beni korkutuyor.
 
Hani, olur ya, birileri, maazallah, 3 sene sonraya, “Kim öle kim kala” mantığında bakar ve ”Benden sonra tufan”ı oynamaya kalkıp, bilanço makyajlarıyla günü kurtarmaya giderse vay gelenin haline derim.
 
THY halka açık bir şirket olduğuna göre, sanırım böylesi önemli bir konuda bir açıklama yapacak ve ne kadar rakam ayırdığını da kamuoyuyla paylaşacaktır.
Aksi takdirde, kredi kartı kullanarak devamlı borca girerek gününü gün etmeye çalışan, yarınını düşünmeyen, son ödeme tarihi geldiğinde ödeme güçlüğüne düşen vatandaşlarımızın haline benzeriz.
 
Ne THY’nin, ne de yöneticilerinin; Enron ve de yöneticilerinin başına gelenin gelmesini istemeyiz sonunda. Enron, bildiğiniz üzere Amerika’nın en büyük enerji şirketlerinden biri ve yöneticilerinin kardan pay almaları nedeniyle senelerce bilanço oyunları ile karda gösterilmiş ve sonunda durum anlaşıldığında şirket batmış ve bilanço makyajcısı tüm yöneticileri hapse atılmıştı.
 
THY’nin değerli yönetiminde Enron gibi kardan pay alma durumu yok, ama, THY’nin yönetiminin siyasi iktidara; “bak ben neler yapıyorum” diyerek, kendilerinin nasıl da bu işte başarılı olduklarını anlatabilmelerine ve iktidar sürelerini artırmaya ihtiyaçları olabilir.
 
Ayrıca; THY’nin Avusturya havayolunu alma olasılığının maddi ve siyasi zorluklardan ötürü sıfır olarak görmeyle birlikte, yine de alabiliriz demelerini tribüne oynama olarak görüyor ve eğer bu eylemi gerçekleştirebilirlerse, burada aynı sütunumda özür dilemeyi kendime bir borç telakki ediyorum.
 
İyi haftalar…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir